cesaretim sende kırılıyor

33 7 0
                                    

Jeongseong verdiği kararı sorguluyordu. Gereğinden fazla mı cesur davranmıştı? O kadar insanın içinde canlandırma yapacaktı, hem de şarkı söyleyerek. Ne düşünüyordu ki gönüllü olurken? Daha okula kendisi alışamamışken nasıl başkaları alışsın diye gösteride olurdu ki? Derin bir nefes aldı ve 3'e kadar saydı Jeongseong. İşe yaramış mıydı emin değildi, ama işe yarayacağına inandığı için işe yaramış gibi hissediyordu. Sonuçta olan olmuştu değil mi? Geri adım atamazdı. Ayrıca daha olmamış senaryolar için telaşlanmaya da gerek yoktu. Değiştiremezdi durumu o yüzden kabullenecekti. Olmamıştı korktukları o yüzden üstüne düşünmeyecekti. Eğer ki gerçekleşirlerse, o takdirde endişe edio telaşlanacaktı. Bu fikirler onu biraz daha olsun yatıştırmıştı. Şimdi gerginliğini saklamak için kaçtığı tuvalet kabininden çıkabilirdi. Bu kadar mola yeterdi, yoksa saklandığı belli olacaktı. Kabinden çıkıp elini yüzünü yıkadı. Kurulamak için peçete kalmadığı için elini silkelemeye başladı. "Heeyy!" sinirli bir ses. Daha doğrusu sinirli bir Sunghoon. Yüzüne gelen 1 damla yaşın hesabını mı yapıyordu? Ne gerek vardı ki tepkiye, asit sıçratmıştı sanki. Yine de özür diledi Jeongseong. "Iyy, pis ellerinden akan su muydu o?" Jeongseong kendini tutamayıp güldü. "Şaka mısın sen ya. Ellerimi yıkadığımı anlamak senin için bu kadar mı zor? Beyin gerekiyor diye mi zorlandın yoksa el yıkama fikri sana uzak mı geldi?" Jeongseong aynı onun iticiliğini kopyalayarak konuşmuştu. Bu kadar sert çıkışmasına şaşırsa da şu an geri adım atamazdı. Abarttığını düşündüğünü anlarsa iyice başına binerdi çünkü. Sunghoon da böyle bir çıkışı beklemiyor olsa gerekti. "İkisi de değil canım, bu medeniliği sana yakıştıramadığımdan." Jeongseong şoka girmişti. Genelde Sunghoon laf attı mı Jeongseong'un 1 karşı saldırısı oluyordu, bu çocuk ise kötülüğü içine işletmiş gibi her seferinde karşılık verebiliyordu. Şimdi ne diyecekti Jeongseong? "Hıı, tabi tabi. Kendin çok biliyorsun ya başkasınınkini yorumlamak da sana kaldı." Jeongseong ne dediğini tam bilmiyordu ama onu susturmaya yetmesini ummuştu. Aksine Sunghoon gülerek hafifçe Jeongseong'un üzerine de eğildi, onu küçümsediğini iliklerine kadar hissettirmek istiyormuş gibi. "Çok düşündün mü bari fındo?" Fındo? O ne demekti öyle? "O da ne öyle? Ne diyorsun yine sen bana?" Sunghoon aşağılarcasına güldü. "Daha fındo ne onu bile bilmiyor musun? Sen bu kafayla nasıl gösteri sergileyeceksin ki? Bu seneki temanız ne, kendimizi utandıralım mı?" Sunghoon'un az önce cebelleştiği yarasına basması kötü olmuştu. Jeongseong yutkunarak bir adım geriye gitti. Sunghoon haklıymış gibi hissediyordu Jeongseong. Gerçekten herkesi utandırırsa nasıl bir daha giderdi ki kulübe? Sesi, dansı, mimikleri... Birden zorla topladığı tüm güveni yerle bir olmuştu. Kendisine vereceği utançla bir şekilde baş ederdi ancak oraya birçok insanı temsilen çıkıyordu, işte onlara vereceği utançla başa çıkamazdı. "Ne o fındo, pıstın bi sanki." Sunghoon yine pis pis gülmüştü. Jeongseong onu görmezden gelip yanından gitmek istedi ama Sunghoon yine önünü kesti. "Nereye birden, konuşmamız bitmemişti." Jeongseong bu sefer diğer tarafa hamle yaptı ama Sunghoon yine önünü kesti. "Ama böyle yüzüme bakmadan cevap vermeden olur mu hiç? Gerçekten görgü kurallarını biliyorsun Seongjeong tch tch tch!" Jeongseong gerçekten çok gergin ve kaygılı hissediyordu, elleri titremeye başlamıştı bile. "Defol Sunghoon!" Jeongseong sert bir şekilde söylemişti ama anlayan kim! "Oyy kızmış mı bizim görgüsüz fındo." Sunghoon Jeongseong'un burnunu sıkıştırdı. Jeongseong sertçe elini itip hızlıca ondan kurtuldu ve çıktı tuvaletten. Çenesini sıkmıştı gayri ihtiyari. Sunghoon neden böyle yapıyordu ki? Kötü olan söylediklerinden çok Jeongseong'un bu ihtimale inanıyor olmasıydı... Jeongseong kafasında bir sürü düşünceyle yürüyorken Sunoo ona rastladı. "İşte burdasın, her yerde seni arıyorduk. Tuvalete gidiyorum dedin kaç saattir gelmedin, provaya naş naşş!" Sunoo ancak yeni fark etmişti Jeongseong'un iyi gözükmediğini. "Her şey yolunda mı Jeongie?" Jeongseong zorla gülümsedi. "Sorun yok Sunoo." Sunoo cingözdü, inanmadı bu söze. Onun gözünden kaçar mıydı hiç? "Var var bellii. Ne oldu söyle hadii." Jeongseong söylemek istemiyordu, Sunoo'ya güvenmediğinden değil, sadece söylemek istemiyordu şu an. "Kızları bekletmeyelim, bu arada Sunoo" Sunoo hevesle gözlerinin içine baktı Jeongseong'un. "Evett??" Jeongseong nefes alıp biraz daha kendini toparlamaya çalıştı. "Fındo ne demek?" Sunoo biraz düşündü. "Bilmiyorum ki, ilk kez duyuyorum. Nerden çıktı birden bire?" Demek ilk kez duyuyordu. Küçümseyici bir argo olsa gerekti. Sunghoon kendisine başka ne derdi ki zaten. "Neyse hadi gidelim."






o benim mandalinamdı , jayhoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin