ilk dilek şansı

42 5 1
                                    

"O zaman ilk dileğimm, hmm, buldum. Git bana çilekli süt al Jays" Jake Jeongseong'un sırasına kurulup konuştu. Çilekli sütü sorgulayacaktı başta ama sonra vazgeçti, Jake'in aklının çalışışına yetişemiyordu Jeongseong. Gitti ve kısa sürede Jake'in çilekli sütüyle geri geldi. "Afied canıms" Jeongseong sütü Jake'in önüne koydu. "Ne bakıyorsun Soobin, pipeti açıp taksana." Jake ukala bir biçimde konuştu. Soobin her ne kadar göz devirse de dediğini yaptı, kaybetmişlerdi iddiayı bir kere. "E o kadar yaptın içir de bari." Jake gülmemek için kendini zor tutuyordu, çok zevk alıyordu bu durumdan. "Hepsini içirmem ama ya bana ne yarısını da Jay içirsin." Soobin omuz silkelerken konuştu. "Yaa, beni niye işin içine sokuyorsun ya." Soobin Jeongseong'a dil çıkarttı. "Demek bana süt içirmek istemiyorsun hı? Hepsini Jay içirsin istiyorum." Jake sağ kaşını kaldırıp Jeongseong'a baktı. Jay avucunun içini alnına vurdu. Kendi kendini yakmıştı. "İç bakalım koca bebek." Jeongseong asık suratıyla Jake'in isteğini yerine getiriyordu. O esnada sınıfa Sunghoon geldi. Sunghoon içinden "Uff, yine mi bunlar! Sabah sabah şamataları da ayrı bir çekilmez oluyor." dedi. O tarafa bakmamaya çalışıyordu ancak iki çift göz ondan ayrılmıyordu. Özellikle de Jake'in bakışları oldukça rahatsız ediciydi. "Immm, çok lezzetliymiş. Çilekli süte bayılırım. Jay'imin elinden de ayrı güzel oluyormuş." Jake Sunghoon duysun diye sesini biraz yükselti. Neyin nisbetiydi bu? Sunghoon gözünü abartılı bir şekilde devirdi. "Teşekkür ederim fıstık." Jake uzanıp Jeongseong'un yanağından makas aldı. Jeongseong bir yandan yargılayarak bakıyordu, bir yandan da gülümsüyordu. Jake'in flörtlerine laf atsa da hep, flört ederkenki tavırları insanın hoşuna da gitmiyor değildi. "Daha çok çilekli süt içmek istiyorum ya, sen de ister misin Soobinie" Jake Soobin'e de uzattı. "Bayılırım, tabi kii." Soobin gözlerini Sunghoon'dan ayırmadan sütten içti. Jeongseong biraz daha devam ederlerse kahkaha atacaktı. Arkadaşları çok saçmaydı, ama onları sevdiği için ne yapsalar sevimli ve komik geliyordu. "Hah, bebek." Sunghoon mırıldandı, aslında diğerleri duysun diye mırıldanıyor gibi yapıp gayet de normal bir şekilde konuşmuştu. "Pardon, ne?" Jake kolunu oturapa yaslayıp yerinde dönmüştü. Sunghoon da aynısını yapıp Jake'e döndü. "Tabi seversin, bebekler süte bayılır. Diğer bebeğe zor geliyorsa biraz da sütünü ben içilebilirim, bebek." Sunghoon olabildiğince gıcık bir ses tonuyla konuştu. Jake'in çenesi Sunghoon'u dinlerkem hafif açılıp çarprazlanmıştı. Bu manzaradan Jeongseong sabrının sınandığını anlıyordu. "Oh sweetie, bebek gibi yüzümüzün olması ve arkadaşlarının seninle ilgilenmesi bebek olduğunu göstermez. Sevildiğini gösterir. Tabi sen bilmezsin o yüzden bu yorumunu hoş görüyorum." Jake gıcık bir şey gülümsedi, her yerinden yapmacıklık akıyordu. Sunghoon sinirlenmişti. Sevilmeyecek biri olmasının ima edilmesi biraz adiceydi. Neyseki Sunghoon o kadar çok nefret hissediyordu ki buna üzülmeyecekti bile. "Hayret, konuşmayı bilmen de güzel. Yaşın kadar iq'nla cümle kurabilmen bir de bana akıl vermen falan." Sunghoon itici bir şekilde güldü söze devam etmeden. "özgüvenine hayran kaldım açıkçası Jake."  bu sefer itici şekilde gülümseyen Sunghoon'du. "Ay, laf mı soktun sen şimdi? Paragraf düzdün mübarek." Bu sefer Soobin aşağılayıcı sesini takınmıştı. "Oy kıyamam, 3 cümle bünyene çok mu geldi Soobin? Paragraf kapasiten 3 cümlecikmiş demek." Sunghoon üzülüyor gibi rol yaptı. "Yeter! Çatacak kişi arıyorsan her zamanki gibi buradayım. Arkadaşlarıma bulaşma. Normal iletişim kuramayacak kadar eziksin diye bunu herkesin gözüne sokmak zorunda değilsin." Jeongseong arkadaşlarının önüne geçti bir adım. Sunghoon burnundan nefes verdi alayla. "Hooneyy, çabuk bura-" Huening Kai yanında Taehyunla birlikte kapıdan içeri heyecanla giriyordu ki gerilen ortamı fark edince sessizleşti. "Off yine mi?" diye yakındı Taehyun. "Abi sizin sorununuz ne? İki dakika yalnız kalınca kedi köpek gibi birbirinize giriyorsunuz." Taehyun bıkkınlıkla konuştu. "O zaman köpeğinize sahip çıkın da kedimize bulaşmasın." Jake Sunghoon'a bakarak tısladı, her ne kadar Taehyun ile konuşuyor olsa da. Taehyun kafasını sağa sola salladı yüzünde acıyan bir gülümsemeyle. Fazla ergenlerdi, hem de fazla. Hayatlarında her şey bu kadar mı düzdü ki düşünecek hiçbir şeyleri mi yoktu? Bu kadar sığ davranışlar ona komik geliyordu sadece. Anlamayacklarını bildiği için konuşup onlarla vakit öldürmeye gerek bile duymuyordu. Sunghoon ona yeterdi de artardı. "Sözlerimize dikkat edersek seviniriz yalnız." Kai çıkışsa da hala sesi kibardı. Bu hali Soobin'i biraz daha olsun sakinleştirmişti, ancak Jake o kadar kolay yola gelmezdi. Jake tam yine laf söylemeye hazırlanıyordu ki Taehyun araya girdi: "Tek sorun sizce Sunghoon mu? Olayı gerçekten böyle mi görüyorsunuz? Sunghoon hata yaptığında siz sanki ağırbaşlı bir şekilde mi karşılıyorsunuz durumu? O bir gidiyor, siz iki gidiyorsunuz sonra o da üç gidiyor böyle devam ediyor. Siz de sütten çıkmış ak kaşıkmışsınız gibi davranmayı bırakın." Taehyun konuşurken herkes cidden herkes, tüm sınıf onu dinlemişti. O konuşurken çevresindekileri etkileyen bir tarzı vardı. Jake bile susmuştu, dedikleri doğruydu bir yerde ne de olsa, ne diyebilirdi ki. Taehyun'un en çok da Sunghoon üzerinde etkisi vardı. Başını eğip yerinde büzülmüştü Sunghoon. Büyük ihtimalle bugün Jeongseong'u rahat bırakacaktı. "Hadi gel Hoon. Sana göstereceğimiz bir şey var." Taehyun az önce bir şey olmamış gibi ilk konuya geri döndü. Sunghoon sessizce yerinden kalkıp arkadaşlarıyla sınıftan çıktı. Üçlü biraz sessiz kaldıktan sonra Soobin konuşmaya girdi: "Belki de Taehyun haklıdır. Biz de çok kibar sayılmayız Sunghoon'a karşı." Soobin biraz kötü hissetmişti. "Bilmiyorum olabilir." Jeongseong da mahcubiyet hissine bürünmüştü. "Aslında Taehyun haklı gibi. Ama hiç ses çıkartmazsak da Jay'in tepesine biner ki." Jake düşünceleri içinde konuştu. "Haklısın." Jeongseong ve Soobin buna da hak vermişti. "Ama sanki o kadar da kötü şeyler yapmıyor dimi? Yani zorba diyemeyiz." Jeongseong kararsız bir şekilde sordu. "Öyle sanki, ama nazik de değil. Zaten neden en başta uğraşıyor ki?" Soobin de ortalığa düşündürücü bir soru bıraktı. Durum tuhaftı, düşünmek yoruyordu. "Kai tatlıştı ama dimi?" Jeongseong dayanamayıp söyledi. "Uff dimii? Bize kızacaktı ama onda bile kibardı." Soobin gözlerini kısarak konuştu. "Hooney diyişi pekii. Bir an Sunghoon gözüme tatlı geldi." Jake de gülümseyerek konuştu. Huening sevimli biriydi, bulunduğu ortamları yumuşatma gibi bir özelliği vardı.









o benim mandalinamdı , jayhoonΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα