sesindeki tını alışılmışlığımın dışı

39 5 0
                                    

Bizim üçlü bu sefer de müzik odasında toplanmışlardı. Öğle arasına gireli 10 dakika olmuştu ve aç karınlarıyla durmuş birbirlerine laf yetiştiriyorlardı. "Hayır ya o olmazz." Jake Soobin'e çıkışıyordu. "Bana ne ya ben de seninkini istemiyorum." Bu sefer de Soobin altta kalmıyordu. "Uf saçmalamayın ikisi de olmaz. Sizin amacınız beni rezil etmek." Jeongseong son sözü söyleyip nokta koyduğunu sanıyordu ama arkadaşları bir ağızdan "E orası öyle." diyince somurttu. "Neden beni sevmiyorsunuz ki, halbuki mükemmel biriyim." Jeongseong dudak büzüp konuştu. "Iyyak, yapmak şöyle ya."
"Bunun da doğuştan aniden çıkan aegyosundan da kusasım geliyo." sevgi dolu arkadaşları yine ondan esirgememişti sevgilerini. "Benim aegyom yoktur ki." Jeongseong kendini savundu. Buna karşılık olarak birbirlerine vurarak kahkaha atan arkadaşları oldu. "Aynen kanka öyledir." Gerçekten de öyleydi. Jeongseong hiç aegyo yapmazdı. "Sadece tatlı, sevimli ve şirin biriyim. Sevesiniz geliyor diye benim suçum ne?" Jeongseong yine sahte egoyla ve tatlı sesiyle konuştu. "Bak işte yine yapıyosun!" Jake ısrar etti. "Ne? Ne yapıyorum Jake-ıı" Bu sefer inadına aegyo yapmıştı Jeongseong. Gözlerini hızlıca kırpıp Jake'e sırnaştı. "Iyy, kurtar beni Soobin!" Jake ağlar bir şekilde Jeongseong'u kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. "Kusmam bitsin gelicem." Ne, ne, ne? Soobin de mi sırnaşılmak istiyordu? Jeongseong hedef değiştirdi ve kollarını Soobin'in boynuna doladı. "Soobin-ahh~ Midene çikolata iyi gelir, o yüzden beni yiyebilirsin. Ne de olsa çikolatadan daha tatlıyımm." Jeongseong o kadar cıvıklaşmıştı ki bu son yaptığı kendisine bile fazla gelmişti. Soobin Jeongseong'un kollarından kurtulmaya çalışırken Jake kurtulduğu için şükrediyordu. "Iy tamam benim cidden midem bulandı." Jeongseong geri çekilip eski haline döndü. "Oh olsun. Bir de bizi düşün." Jake bıkkınlıkla söyledi. "Sana ne yaptı be. Tüm ceremesini ben çektim." Soobin üstünü silkelerken konuştu. Jake'in Soobin'e gülmesi ona hak verdiğini gösteriyordu. "Yazık kafana Soobin ya." Jake konuşunca Jeongseong son bir hamle yaptı: Yaahh, neden öyle diyorsun ki oppaa~" üçü de aynı anda cringelikten bayılmış olmalılar ki kendilerini yere attılar. Çığlık çığlığa yerde tepiniyorlardı. Bu son raddeydi ve oldukça berbattı. Jeongseong kendinden iğreniyor ve tüm kararlarını sorguluyordu. "Her neyse, çabuk karar ver Jay acıktımm." Soobin karnını tutarak konuşmuştu. Jeongseong bir süre düşündü. "Tamam, hazırım. Hala bunu yaptığımıza inanamıyorum." Jeongseong'un yanakları şimdiden kızarmıştı. "Ayy, çok heyecanlı. Süper olacak!" yine de Jake daha heyecanlıydı. Jeongseong sandalyesini camın oraya çekti. Okulun mavi elektro gitarını kullanacaktı. Okulunun ders dışı aktivitelere bu kadar önem vermesi hoştu. Kamerayı Jeongseng'u alacak şekilde ayarladı Jake. "Hazır mısın Jayjay?" Soobin gözleri ışıldayarak sordu. Jeongseong heyecandan terleyen ellerini pantolonuna sildi. "Sanırım." Jake geriye doğru saymaya başladı: "3...2...1. Vee kayıt." Jake videoyu baaşlattı. Sunghoon ile olan iddiasını kaybetmişti Jeongseong. Her ne kadar Jake ve Soobin o tatsız günden sonra iddiayı boş verelim deselerde Jeongseong ortamın daha da kötüleşmesini istemiyordu ya da arkadaşlarının kendisine üzülmesini. Asla istemese de kameranın başına oturmuştu. Şimdi elinde gitarı şarkı söylemek için o cesareti bekliyordu. Her şarkı söylendiğinde aralarında dönen "Kanka kesinlikle O Ses'e katılmalısın. Birinci olursun ya net." konuşmaları ilk kez bu kadar ileri gidilmişti. Halbuki Jeongseong bu sözün ilk kurbanının Soobin olacağını düşünüyordu, aralarında en güzel şarkı söyleyen oydu. Hatta akıllarındaki plana göre Yeonjun ile birlikte katılacakları bir senaryo bile vardı. Ulusal kanalda birbirlerine aşk şarkısı söyleyeceklerdi ama sonra iki yakın arkadaş olarak birbirlerini tanıtıp yaşayacakları gay panikle kendilerini rezil edeceklerdi. Jake ve Jeongseong da bunu kayda alıp ömür boyu onlarla dalga geçeceklerdi. Planlar çok güzeldi, ta ki ana karakteri sen olana kadar. Şimdi şarkı söylerken videosu çekilecek olan ve kendisini rezil edecek olan oydu. Keyifsiz hissediyordu bu durum karşısında. Artık bu düşünceleri bırakıp şarkıya başlamalıydı. Gitar telleri ile parmaklarını buluşturdu. Yavaşça hareket eden eli hızlanmaya başlamıştı. Jeongseong kısa süre sonra şarkıya girmişi. Gfriend'den Crossroads söylemeye başlamıştı. Arkadaşları şarkı seçimine şaşırmıştı, Jeongseong'dan daha farklı bir şarkı bekliyorlardı ama ne olduğunu söyleyemiyorlardı. Garip bir şekilde şarkı ile Jeongseong'un sesi güzel bir uyum yakalamıştı. Jeongseong başta ne kadar utansa da şarkı söyledikçe bu utancını unutuyor gibiydi. Arkadaşları onu utandırıp rezil etmek için ısrar etmişti ama Jay oldukça iyi bir iş çıkarıyordu. Kendisine gülünecek bir durum oluşmuyordu. Arkadaşları hayranlıkla Jeongseong'u seyrederken o sırada onlara eşlik edecek biri daha vardı. Kapının eşiğinde bir mucizeye şahit oluyormuş gibi Jeongseong'a kitlenen biri. Onu rahatsız etmemek için nefes alışlarını bile kontrol ediyordu. Sonunda Jeongseong şarkıyı bitirdiğinde gülümseyerek arkadaşlarına baktı. Ağızları açık bir şekilde alkışlıyorlardı. Bir yandan da dur durak bilmeden övgüler yağdırıyorlardı. Şimdiden egosu kalkmış gibi hissediyordu. Jeongseong kapıdaki kişiyi fark etti o sırada. Göz göze geldiklerinde hafif paniklemişti. Jeongseong da onun burada olmasına şaşırmıştı. Şimdi tekrar utanmaya başlamıştı. Soobin ortamdaki garip durumu sezince arkasına döndü olup biteni anlamak için. "Ahh, merhaba Sunoo." Soobin gülümsedi. "Waooww, gerçekten ne desem bilemiyorum. Bu harika ana şahit olduğum için çok şanslı olmalıyım." Sunoo'nun hayran bakışları altında ezildi Jeongseong, şimdi çokça utanıyordu. "Jeongie, bu kadar yetenekli olduğunu bilmiyordum. Harikasınn! Elindeki gitarla oldukça havalı görünüyorsun. Şarkıyı mükemmel söyledin gerçekten." Sunoo aşkla konuşuyordu adeta. "Birileri düşmüş." Jake hemen araya girdi. "Senin Heeseung hyunga düştüğün gibi mi?" Soobin kaşınmayı severdi. Ortalığa kendini atmadan duramadı. Jake hemen kızarıp bozarmıştı. "Neeee!! Heeseung hyungtan mı hoşlanıyorsun?" Sunoo heyecanlanmıştı. Dedikodu kadar insana can veren başka bir şeyin olmadığı görüşündeydi. "Ne yani sen de Jay'e düştüğünü kabul mu ettin şimdi?" Jake gay panik geçirmekten halden hale girerken Soobin sordu. "E yani görünen köy klavuz istemezz. Düşülmeyecek gibi mi?" Sunoo gidil Jeongseong'a sırnaştı. Jeongseong biraz utansa da Sunoo'yu tanımıştı artık. Rahatça şakalaşabilen biriydi. O yüzden çok da aldırmadı. Ayrıca yamulan Jake'i izlemek şu an daha cazip geliyordu. "Heeseung hyung seni ne zaman kendine aşık etti bakalım?" Sunoo neşeli bir tavırla sordu. "Beni mi? Onu görmek yeter ki zaten." Jake aptal aşık rolüne çabuk girmişti. "Yani diyor ki festivaldeki performansında kaybettik kendilerini." Soobin tercüme etti kısaca. "Ahh, anlıyorum. Haklı tabi Deri ceketiyle dans eden Heeseung hyung birçok kalbi delip deşti o gün. Kulübe hoş geldinn." Sunoo'nun konuşmasıyla Jake kafasına taş düşmüş gibi hissetti. "Ne demek kulüp? Kaç kişi aşık ki ona? Ne demek istedin ki yani şimdi sen?" Jake telaşla Sunoo'nun burnunun dibinde bitti. "Tabi yani ben aşık olduysam kim bilir kaç kişi daha aşık olmuştur. Kaç kişi olmuştur? Kaç mesela?" Jake hızlı hızlı konuşurken Soobin onun bu haline gülüyordu. "Sen neye gülüyorsun enayi. Yeonjun hyung meselesini açmayalım istersen?" Jeongseong elinde ikisine de ait kozun bulunmasının verdiği rahatlıkla konuşuyordu. Artık tek bir çare vardı, asla aşık olmamalıydı. Yoksa ikisinin gazabından da kurtulamazdı. Ama şimdilik Soobin'i susturabilmişti be bununla göğüs kabartacaktı. "Hadi Sunoo ya, kaç kişi? Bana rakam verrr." Jake çaresizce Sunoo'ya bakıyordu. "Yani şimdiii, bilemiyorum kii. Neredeyse tüm okul bir kere Heeseung hyunga crushlanmıştır herhalde." Jake'in yüzü hemen düşmüştü. "Hatta ben de Heeseung hyung için tiyatro kulübüne girmiştim." Jake Sunoo'nun gülümseyerek söylediği sözden sonra hemen ondan uzaklaşmıştı bir adım. Sunoo bunu fark edince güldü. "Uf, saçmalama Jake yaa. Hoşlanmıştım demek hala seviyorum demek değil ki. Aynı şekilde bu herkes için de geçerli. Hatta senin için bile. Herkes potansiyel rakibin değil. Hoşlanıp geçmişlerdir, pes etmişlerdir ya da Heeseung hyung istemeyecektir. Sen gerçekten ondan hoşlandığına emin misin?" Sunoo'nun konuşması Jake'e bir sürü duygu hissettirmişti. Gerçekten hoşlanıyor muydu yoksa anlık hisler miydi? Heeseung peki onu sevecek miydi, hatta farkına varacak mıydı? Heeseung'dan bu kadar çok hoşlanan kişiyle nasıl başa çıkacaktı? Bir sürü soru vardı artık aklında. Öncesinde hiç bunları düşünmemişti. Kendi hoşlantısını düşünmek yetiyordu ona. Yüzü düşmüştü Jake'in ve Sunoo kendini kötü hissetmeye başlamıştı. Amacı kesinlikle bu değildi. "Hadi ama Jake, yapma böyle. Ne var yani bir sürü kişi ondan hoşlanıyorsa? Bunun derdi sana düşmemeli. Hoşlansınlar bize ne? Sen de hoşlanıyorsun, onlarla aranda bir fark yok ki. Bu karar zaten Heeseung hyunga kalmış bir karar. Elinden gelmeyecek şeyler için canını sıkma. Hele ki karşında benim gibi bir örnek varken nasıl ümidini kaybedersin? Bilmiyor musun sanki Yeonjun ile birlikte olana kadar olanları? Belki de ihtimali en düşük olan bendim ama bak şimdi kim onun elini tutuyor? Ayrıca gerçekten hoşlanıp hoşlanmadığını da düşünerek çözemezsin. Zamana bırakacağız. Hoşlanmıyorsan zaten bitmiştir ama eğer ki hoşlanıyorsan da onun da yoluna bakarız. Kendini üzeceğin bir durum değil. Sadece duygularını hissetmeye bak şimdilik. Gerisi zaten gelecektir." Soobin gülümseyerek Jake ile konuşmuştu. Soobin'in yumuşak sesi ve söylediklerine olan inancı Jake'e oldukça iyi gelmişti. İhtiyacı olan aslında bu kadar da basitmiş. Seni anlayan ve seninle empati yapan biri ile konuşmak sanılandan çok daha fazla iyi his getirir. Jake Soobin'e sarılıp teşekkür etti. "Aaa, yeter ama rol çaldığınız. Hadi beni biraz daha övün. Nasıldım ama!" Jeongseong ortamın kasvetli havasını dağıtmaya çalıştı. "Yeter be gözün doysun. Dağlara çıkardık seni daha n'apalım. Gfriend'i bu kadar sevdiğini de bilmiyordum bu arada." Soobin bıkkınca konuşmuştu başta ancak konu kız grupları olunca havası değişmişti birden. "Gfriend deme yaralıyım zaten. Ayrıca benim müzik skalama akıl sır erdiremezsiniz hehehehe." Jeongseong gururla konuştu. "Açım bennn." Jake morali düzelince yine iştahına kavuşmuştu. "Ben de yaa." Jeongseong ve Soobin de aynı anda ona katılmıştı. "Oha daha yemediniz mi yemek?" Sunoo şaşkınlıkla sordu. "Oğlum ne aceleniz vardı? Önce yeseydiniz Jeongseong sizin için çalardı zaten." Sunoo'nun konuşmasına üçü de güldü. "Asla çalmazdı by the way." Jake konuşunca diğer ikisi de kafaları ile onayladılar. "Ya biz iddiaya girmiştik Jeongseong ile. Kaybetti enayi. Biz de dedik ki o zaman O Ses'e başvuracaksın. O da kıvrandı durdu başta ama şimdi gördüğün gibi buradayız. Video çektik ön başvuru için. Onu gönder- Oha video kaldı." Soobin sonunda biraz bağırmıştı. "Aboww, unuttum ben kapatmayıı!" Jake koşup videoyu kapattı. Jeongseong gayet mutluydu bu durumdan ama belli etmemek için bıyık altından gülümsüyordu. "Ah yaa, tühh. Gitti video. Katılamayacağım galiba. Halbuki tam da bu fikre alışmıştım." Jeongseong'un sahte üzüntüsü kimseye geçmemişti. "Sonları kırpıp başvururuz?" Soobin'den gelmişti bu fikir. "Ahh, keşkee. Ama olmuyor ki öyle. Kırpılmış videolar kabul edilmiyormuş maalesef." Jeongseong durumu açıkladı. "Neden ki?" Bu seferki soru Jake'tendi. "Umm, çünkü.. Üzerinde oynanmış sayılıyormuş öyle videolar. Sesimle de oynanmış olma ihtimali olabilir diye." Jeongseong'un açıklaması üçünün de aklına yatmıştı. Halbuki Jeongseong aklına gelen ilk yalanı uydurmuştu. "Neyse artık, kısmet değilmiş. Belki sonra tekrar çekersiniz, hı?" Sunoo masumca sordu. "Yooo, asla olmaz. Anlaşmada bir video çekme vardı. Tekrar olmaz. Hadi yemeğe gidelim, karnım gurulduyor." Jeongseong diğerlerini beklemeden ayaklanmıştı bile. "Ben yemiştim önceden. Size afiyet olsun, sonra görüşürüüzz." Sunoo el salladı arkadaşlarına. "Ah bu arada, Sunghoon ile arkadaş olduğunuzu bilmiyordum." Sunoo diğerleri gitmeden ekledi. "Sunghoon mu?" "Değiliz ki zaten." Jeongseong'a kalmadan arkadaşları cevaplamıştı. "Oh, sanki girmeden önce kapıda onu gördüm gibi geldi de. Belki de karıştırmışımdır. Neyse görüşürüzzz." Sunoo bombayı atıp gitmişti bile. Üçlü birbirlerine bakarken Soobin'den gelen bir guruldama sesi ortamı bölmüştü. Birbirlerine gülüp yemekhaneye gittiler. Daha doğrusu saatin kaç olduğunu fark edince koşarak gittiler.







o benim mandalinamdı , jayhoonWhere stories live. Discover now