bir su sıçraması

38 6 11
                                    

"Havalar daha da soğumadan parka gitmeye ne dersiniz?" sınıfın etkinlik delisi başkanı konuşmuştu. Hoş kızı severdi Jeongseong, yine de başkanlık işini bu kadar ciddiye almasını hala daha anlayamıyordu. Beresini düzeltip homurtuları umursamadan söze daldı: "Sadece sınıftakilerle mi olacak yine?" Soobin arkadaşının atlamasına şaşırmıştı. "Yani öyle olması her zaman için daha iyi görünüyor. Davet etmek istediğin biri mi vardı yoksa?" sınıftakiler hemen gaza gelmişti. İmalı mırıltılar çıkarıyorlardı. Jeongseong başını sallayınca sesler yükseldi. Soobin'in ise gözleri dışarı fırlayacaktı. "Oha neler oluyor şu an?" Jeongseong Soobin'in ensesine vurdu. "Salak Jake'i çağırıcam." Soobin rahatlamıştı, onunla birlikte rahatlayan biri daha vardı. "Ne bilim oğlum, gaza geldim ben de." Chaewon söze girdi: "Hıı, şu gösteride yanağını okşadığın çocuk muu?" Al işte sınıfın diline düşmüştü Jeongseong. Evet demek hiç istemiyordu ama demeliydi. Hoş ona kalmadan dramasever Soobin söze atlayıp onaylamıştı. "Arkadaşlar, kaç yıllık arkadaşım o benim, ona değil de kime öyle davranıcam?" Jeongseong savunmaya geçmişti otomatik olarak. "Ayy, friends to lovers, bayılırımmm." Söyleyenin Soobin olması sınıftakilere daha çok cesaret veriyordu. "Şimdi enemies to lovers daha güzel tabi ama konu Jake ve Jeongseongsa ben okeyimm."
"Arkadaşlar baya baya beni everdiniz ama fazla mı uçuyorsunuz ne?" Jeongseong olaya el atmaya çalıştı ama duyan kim? "Ayy, o zaman hemen taraf seçelim kim Jakeci kim Jeongseongcu?" sınıf kapısından onları izleyen Ningning sormuştu. "Sen nerden çıktın be?" Jeongseong şokla sordu. "Valla konuşma bi sardı." bu sefer de kafasını kapıdan sarkıtan Giselle konuştu. Sınıf ikiye ayrılmıştı bile Jake ve Jeongseong diye. Sınıf ne kadar çabuk Jeongseong'u kabullenmişlerdi de böyle şakalaşıyordu. Malum Jeongseong geçen sene yıl ortasında gelmişti sınıfa. "Ben ne yapacağım peki?" Soobin ciddi ciddi soruyordu. Jeongseong garip garip baktı. "Soruyor musun cidden? Tabi ki de benden yanasın." diyip yanına çekti. Jeongseong da onlara uymuştu. "Ben aşktan yanayım şahsen. Eh, aşk da Jeongseong olduğuna göree." Kızları yarıp Jeongseong'un yanına geldi Sunoo ve koluna sarıldı. Sınıftan yine ooo sesleri yükseldi. Bir kız "love triangle!" diye bağırmıştı ama Jeongseong kimdi çözemedi. Sesler iyice birbirine karışmıştı. Sunghoon iğrenir bakışlar atıyordu bir süredir ve Jeongseong ensesinde o soğukluğu hissediyordu. Yine de umursamamaya devam edecekti. "Hoşgeldinn, hepiniz nereden çıktınız böyle?" Jeongseong kolundaki Sunoo'ya sordu. "Ben yanına geliyordum zaten, kızları da görünce dinlemeye başladım." Sunoo konuşurken Jeongseong'un beresini çıkarıp saçlarını düzeltmeye başladı. Yine anlamıştı. Aslında Soobin de farkındaydı ama onu üzmekten korktuğu için çıkarmaya cesaret edememişti. Biraz daha Jake ve Jeongseong aşkının gırgırı dönmüştü. Araya Sunoo da girmişti. "Üff, ne boş konuştunuz. Başım şişti." Jeongseong da ne zaman konuşmaya başlayacak bu Sunghoon diyordu. "Ay sana ne ya, dinlemek istemiyorsan çık git." Soobin bıkkınlıkla konuştu, ama Sunghoon ona cevap verme tenezzülü bile göstermedi. "Gidiyor muyuz parka yani?" Juyeon konuyu değiştirmek istemişti. "Sunoo ve kızlar da gelebilir mi ve tabi Jake de?" Jeongseong şu an popüler olmanın verdiği cesaretle konuştu. "Yeonjun?" Soobin kedi gibi konuşup araya kaynamaya çalıştı. "Oldu, herkes birini çağırsın okulca gidelim." Sunghoon göz devirdi. Başkan biraz gerilmişti, şu durumda Sunghoon haklıydı ama onu savunası gelmiyordu. Jeongseong ve Soobin yavru köpek gözleriyle başkana bakıyordu. Ama onun da zor durumda kalmaya başladığını anlamışlardı. "Neyse, bix sonra hep birlikte de giderizz, siz sınıfça eğlenin. Ama bence Jake artık gelmeyi hak etti." Sunoo sevimlice konuştu. Jeongseong dayanamayıp yanağını sıktı. Sınıftakiler de Jake konusunda hem fikir olunca sadece ona bir iltimas geçildi. Bir türlü gün ayarlayamadıkları için bir çılgınlık yapıp bugün ders çıkışı gitmeye karar verdiler.















Zil çaldığı gibi Jake sınıflarına geldi. "Ah, benim aileemmm. Öz ailemden daha öz üvey ailem benimmm." Jake kollarını açıp dramatik bir şekilde herkesi kucaklıyormuş gibi davrandı. Sunghoon abartılı bir şekilde göz devirmişti. Bunu gören Jake de aynı şekilde iade etti göz devirişini. Jeongseong çantasını toparladığı için bunu fark etmemişti. "Hazırsanız gidelim!" dedi hevesle başkan. Herkes hazırdı. Jeongseong sırasından çıktığı gibi tökezledi. Sunghoon çelme takmıştı, neyse ki düşmemişti Jeongseong. Soobin'in kulaklarından duman çıkıyordu Sunghoon'a bakarken. Sunghoon ise sanki hiçbir şey yapmamış gibiydi. Burnu havada bir şekilde ilerlerken bu sefer de o tökezlemişti. Sınıftan kıkırtılar çıktı. Sunghoon sertçe arkasına bir bakış attı. Bu sefer pis pis sırıtma sırası Soobin'deydi. Yaptığından gurur duyuyor gibi bir ifadesi vardı. Jeongseong olay çıkmasın diye Soobin'in kolundan tutup çekiştirdi. Diğer eliyle de Jake'i kavrayıp sınıftan çıktılar. Otobüs durağına gideceklerdi zaten. Bazı sınıf arkadaşları katılmak istemediği için evlerine gitmişti. "Keşke şu Sunghoon bozuntusu da gelmese." diye söylendi Jake. Soobin de onu onayladı. "Fazlalıkların da bunu demesi komik." Sunghoon yanlarından geçerken durmadan konuştu. "Fazlalık olmak varlığının istenmemesinden çok daha iyidir!" diye Sunghoon'un duyması için arkasından bağırdı Jake. Sunghoon birkaç saniyeliğine duraksamıştı, Jeongseong'un gözünden kaçmamıştı. Ağır mı olmuştu? Çok da takılmadı Jeongseong, üzen Jake değildi kendisiydi. Bazı şeyleri başkaları bize yapmazdı, biz yaşamamızın nedeniyizdir. O yüzden kötülük yaparken kendimizi durdurmak zorundayız, eğer bunu içindeki iyilik demiyorsa bile kendini düşündüğün için yapmalısın. Aslında Jeongseong için nedeni artık çok da önemli değildi, yeter ki insanlar kötülükten vazgeçseydi. Otobüse durağına vardıklarında neyse ki otobüsün gelmesine fazla kalmamıştı. Birkaç dakika sonra gelen otobüs 10. sınıf öğrencileriyle dolmuştu. Durağa önceden gitmelerinin faydası olarak otobüse önce binmiş ve yer bulabilmişlerdi. Şanslıydılar, bu kalabalıkta ayakta durmayı kimse istemezdi.














o benim mandalinamdı , jayhoonWhere stories live. Discover now