Daha kaç kere gerçekler yüreğime ağır gelecekti bilmiyordum? Her yeni bir gerçekte yüreğim ağırlaşmıştı. Yükünü aldıkça ayağa kalkamaz olmuştum. Bir gerçek daha omuzlarıma yüklenmiş İstanbul'un yolunu tutmuştum. Çünkü katil Osman amca diyorlardı.
Yıllardır tanıdığımız iyi kalpli adam benim sevdiğimin katiliydi. Tamam dedemin sağ koluydu ama onun hiç bir zaman kötü işlerine yapmazdı. Sadece şoförü olarak çalışırdı. Bile isteye Mirhan'ı öldürmesi hemde dedemin emriyle hiç mantıklı gelmiyordu. İçime öyle bir şüphe düşmüştü ki bu işin içinde başka bir olay olduğuna adım gibi emindim.
Emniyete geldiğimizde ise beni büyük bir sürpriz karşılamıştı. Çünkü babam Aslı ve Ece Hanım hepsi buradaydı. Beni gördüklerinde ise onlara karşı bende sürpriz olmuştum. Babam hemen yanıma gelerek sıkıca sarıldı. Fakat ellerimi kaldırıp karşılık vermedim. Oda sarılmayacağımı anladığında benden ayrılıp bir adım geri gitti.
"Liya senin burada olmaman gerekiyordu."
Babam öyle söyleyince şaşırarak ona baktım.
"Böyle bir zamanda konu Mirhan'ken benim burada olmamam sence ne kadar doğru baba?"
Babam birden sinirle kolumu tutup kenara çekti. Bakışları ise Ece hanımdaydı.
" Burada o kadın varken nasıl gelirsin mantığım almıyor? O bizi öldürmek istiyor en çokta seni ama sen korkmuyorsun."
Benimde bakışlarım Ece hanıma kayınca onunda öfkeyle bize baktığını gördüm. En çok şaşırdığım ise onun bakışları değil yanında elinden tutmuş Aslı'nın olması benim için büyük şoktu. Demek Aslı'yı oda tanıyordu. Mirhan'ın ablasını ben tanımazken önce o tanımış, önce o sevdirmişti kendini...Benden ise nefret ediyordu.
Bakışlarımı onlardan çekip babama cevap verecekken karşıdan yabancının geldiğini görünce kolumu babamdan kurtarıp ona doğru yürüdüm. Yabancı beni görünce bir süre gözlerimde takılı kaldı.
O her gözlerime baktığında yüreğimdeki ağırlıklar biraz olsun hafifliyordu. Sanki gözlerime, kalbime şifa oluyordu.
Oda bana doğru gelecekken Ece hanımın önüne çıkmasıyla durmak zorunda kaldı. Bende biraz daha yanlarına yaklaşıp yabancının söyleyeceklerine kulak verdim.
" Ayaz o adam itiraf ettimi sonunda? Kardeşimin katili bu aileymiş değil mi?"
Yabancı bakışlarını tekrar bana çevirdi. Sonra arkamda duran babama...Tekrardan Ece Hanıma döndü.
" Evet itiraf etti. Mirhan'a bile isteye o çarpmış."
Yabancının dudaklarından firar eden sözlerle bir an başım döndü. Tutunacak bir yer aradım. Ama kimse tutmadı elimden...Derin nefes alıp kendime gelmeye çalıştım. Tıpkı Aycan Hanımın öğrettiği gibi...
"Eğer zor zamanında birine tutunmak istersen önce kendine tutun Liya! Çünkü kendinden başkasına sana iyi gelemez. Kötü hissettiğin an gözlerini kapa derin nefes al! Ben çok iyiyim, her şey iyi olacak. Kimse benim yaralarımı iyileştiremez, sadece ben kendime iyi bakarsam iyi olurum. Bu sözleri tekrar et kendine!"
Aklım bir an geçmişe kaydı. Bu sözleri hatırladıkça biraz olsun iyi hissetmiştim. Ama sonra gelecekten işittiğim sözlerle yeniden o ana geri döndüm.
"Peki ona emri veren bu kızın ailesi mi?"
Ece Hanımın konuşmasını duyunca bulanık gözlerle yabancıya baktım.
"Ece abla emri veren Ahmet Çınarmış."
İşte sözün bittiği an derlermiş ya benim içinde sözler bitmiş artık gerçekler konuşuyordu. Son ana kadar umut etmiştim belki demiştim. Belki dedem yapmaz. Ama yapmıştı. Ben gerçeği haz etmeye çalışırken babamın sesi duyuldu.
YOU ARE READING
Elma Şekeri
RomanceÇocukken küçücük kalplerinde filizlenen bir aşk... Bu aşkın yeniden doğmasını vesile olan bir elma şekeri... Şekerler ülkesinde yaşayan şeker kız ve şeker oğlan... "Geçmişim,çocukluğumun, geleceğim gözümün önünde tek tek ölüyordu. Oysa ben vuslatı b...