1

28.5K 1.7K 1.6K
                                    

Ehehehe ilk kez prensli birşeyler yazıyorum.

Nasıl olur, olur mu bilmemek ama umarım seversiniz

Unutmayın ki ben kafama göre yazarım.

Not:Eski zamanlarda geçmiyor fazla, moderniteye doğru ilerleyen bir krallık olarak düşünebilirsiniz.

Hadi başlayalımm



Taehyung'tan

Bunaltıcı sıcakta herkesi bir odada toplayan adamlara korku dolu bakışlar atıyordum, ben Kim Taehyung. 23 yaşında köle pazarına verilen bir omegaydım. Köyümüzün kesimi böyleydi, aileme ne kadar yalvarsam da dinlememiş günler önce beni köle pazarına satmışlardı. Odaya yaklaşık 5 tane kalıplı ve iyi giyimli adam girdiğinde eğildik saygıyla, korkuyordum. Çok korkuyordum, hayatım korkarak geçmişti çünkü pekte iyi değildi ailem. İki kardeştik, abim alfa olduğu için el üstünde tutulurken ben hep ev işi yapmıştım. Tanrıma dua ediyordum beni seçmesinler diye, başımızdaki adam kolumdan tutarak sürüklercesine götürmeye başladığında kurdum suskundu.

"Alın"

Konuşamadım, korkum bedenimi ele geçirirken ağlamakla yetindim ve at arabasına bindirildim.

Yalvarırım susma Taehyung, korkuyorum

"Biliyorum, bende korkuyorum"

Kurdum tekrar sessizliğe büründüğünde hıçkırdım, gözlerim fazla ağlamaktan kapandı bir süre sonra. Ani gelen vurma sesleriyle hızla doğruldum.

"Kalk hadi! Geldik"

Arabadan indim yavaş adımlarla, koskocaman bir sarayın bahçesindeydik. Bir dakika, gece olmuş?

"Pardon efendim mazur görün beni lütfen, neredeyiz?"

"Burası Jeon krallığı, bilmez misin prensimizi?"

Usulca kafamı eğdim yere, biliyordum Jeon'ları... Korkum geçmemişti, kim bilir ne olarak kullanılacaktım burada. Bir kadın içeriye girdiğimizde bana baktı tiksintiyle.

"Benimle gel, prensimiz seni bekliyor"

Prensin huzuruna mı çıkacaktım! Utanıyordum, üstümdeki eski püskü kıyafetlerle prens huzuruna çıkmak utanç vericiydi. Büyükçe odaya girdiğimizde eğildim hemen yerlere kadar, ayak sesleri duymamla gözlerimi kapattım sıkı sıkı. Daha sonra gözlerimi hafifçe araladığımda düzenli ve temiz ayakkabılarla bakıştım.

"Kim Taehyung"

Boğuk sesin sahibi titrememi sağlarken çenemden kaldırıp kahve gözlerini ela gözlerime dikti.

"Yaşın kaç senin?"

"B-ben efendim-"

"Konuşsana, dilini mi yuttun?"

"23 yaşındayım efendim"

Titremem geçmezken uzaklaşarak süzdü beni.

"William, onu götür ve kıyafet ver. Düzgün giyime özen göster Kim"

"P-peki efendim"

Tekrar eğildiğimde adam kafasıyla işaret etti önüme düş dercesine, ne yapacaklar bana?

"Burası prensimizin odası, en üstte olmasının nedeni ses sevmemesidir. Sakın saygıda kusur etme, ismiyle hitap etme prensimize. Odan prensimizin çapraz odası, her şeyiyle ilgilenip sabahları kahvaltısını odasına götüreceksin. Kıyafetlerini hazırlayıp, küvetini bile kendin suyla dolduracaksın. İyi iş çıkarırsan seni ödüllendirir, iyi iş çıkaramazsan geldiğin yere geri dönmezsin bu yüzden öyle davranma. Normal bir hizmetçi parçası olmak istemiyorsan düzgün davranmalısın"

Save Me PrinceWhere stories live. Discover now