48

6K 123 93
                                    

Artık kusana kadar mı içeriz? Yoksa bayılana kadar mı içeriz? Ağlar mıyız? Güler miyiz? Hepsi aynı anda mı olur? Hiçbir fikrim yok. Ama evet kederden sarhoş olasım var bu akşam. Emma ile de iyice bokunu çıkarırız. Keyifli bir gece olacak diyemeyeceğim ama en azından çok derbeder bir gece olmayacak. Arada güleriz en azından. Derdimize, kederimize mola verip eğleniriz arada.

...

Oda servisi geldi. Emma tabi ki alkole yüklenmiş. Bir şişe Martini, bir şişe de viski söylemiş.

-Hayatım az bunlar ya. Bir şişe daha bir şey söyleseydin.

Emma: Ben de düşündüm onu da... Saat daha erken duruma göre söyleriz bir daha dedim.

Cidden gitmiş bunun da kafalar. Emma'nın bu hale düşeceğine cidden hiç ihtimal vermezdim.

Her şeyi verandaya taşıdı. Oradaki masaya da yerleştirdi bir güzel. Güzel bir ortam oluşmuştu cidden. Verandamız da yeşilliklere bakıyordu. Kusacak olan da şuradan sarkıp çimlere kusar işte. Geceyi öyle böyle atlatırız.

Martinilerimizi hazırladıktan sonra sandalyelerimize yerleştik. Hemen yemeklere saldırdım. Lan bütün gün hiçbir şey yemedim gibi bir şey oldu ya. Tansiyonum düşmüş. Farkında değilim.

Bir süre hiç konuşmadan sessiz sessiz yemeklerimizi yedik. Hava da çok güzel bugün. Akşam güneşiyle beraber huzurlu bir ortam oluşmuştu iyice. Ama tabi bu durum çok uzun sürmedi, süremedi. Emma'nın telefonu çalmaya başlamıştı.

-Kim?

Emma: Aslı arıyor.

-Aç ya da açma diyemem. Sen bilirsin. Ama dediğim gibi beni görmedin, benimle hiç konuşmadın.

Emma: Efendim Aslı.

Aslı, Valentina'ya göre daha az suçlu bu arada. Bilmiyorum. Ben öyle düşünüyorum. Çünkü telefonda da Valentina'nın ismini görünce daha çok sinirlendiğimi fark ettim. Aslı'nın ismini görünce sinir oranım daha düşük oluyor.

Bunun sebebi de o an Aslı'nın kendinde olmayışı. Kız baya şok geçirmişti o gece. Sinirden ve şoktan titriyordu yanımda. Pek kendinde sayılmazdı. O yüzden dediğim gibi Aslı'ya bir tık daha az sinirli ve kırgınım. Ama yine de bu demek değil ki affedeceğim. Sonuçta o da beni unuttu. O arabada o da vardı. İkisi de beni unuttu.

Emma: Yasemin? Nereye daldın?

-Aman neye dalabilirim sence?

Emma: Dinledin mi sen bizi?

-Hayır. Ne oldu?

Emma: Seni sordu tabi. Senin için aramış. Benim de telefonlarımı açmadığını söyledim. Ulaşırsam eğer sana Aslı'nın seninle baş başa görüşmek istediğini söylememi istedi.

-Nedenmiş?

Emma: Sana ihtiyacı varmış. Ayrılmış evden o da.

-Evi mi terk etmiş?

Emma: Aynen. Öyle söyledi. 'Beni arasın. Ben de evde değilim. Ona ihtiyacım var.' dedi.

Haydaaaaaa! Ben yine bir şekilde aynı evde kalırlar diye düşünmüştüm. Aslı'nın evi terk edeceğini hiç düşünmemiştim. Evet, o gün çok kızgındı. Kolay atlatcaklarını düşünmedim asla da... Yine de ne bileyim? Valentina asla Aslı'nın evi terk etmesine izin vermez çünkü. Ekstra olaylar mı oldu acaba benden sonra?

Emma: Telefonunu getireyim mi? Aramak ister misin?

-Hayır. Onun bana ihtiyacı olabilir ama... Benim şu an ikisine de ihtiyacım yok. Biraz kafamı dinlemek istiyorum. Mantıklı düşünebilecek kıvama gelemedim. Zaten dün oldu her şey abi. Ne ara toparlanayım?

Özgürlüğe Yolculuk ( GxGxG) (GxG)Where stories live. Discover now