10.BÖLÜM

46 4 0
                                    

Emir ve Merti ilk gördüğümde umursamasam da Ateşin onlara bakışı tedirgin etmişti beni. Kendinden emin bir şekilde durmuş öylece ikiliye bakıyordu. Koluna dokunacaktım ki elimi yumruk yapıp geri çektim.

''Gidelim mi ağrım çok '' beklentiyle ona bakarken elindeki poşetleri yanımıza gelen adamlara verip

''Arabayı getir '' dediğinde adam başını sallayıp

''Halledelim mi Ateş bey? ''

''Sonra '' deyip bana baktı imayla. Kavga istemiyordum ki Ateşten ciddi anlamda korkuyordum, ne yapabileceği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Mertin en fazla neler yapabileceğini biliyordum ki emirle boşuna yan yana değildi şimdi. Belime doladığı koluyla yürüme yetimi kaybetmemi sağlamıştı resmen. Biraz daha kendine çekse ayaklarım havalanacaktı ki bi an halime güldüğümde karnımın üzerindeki elinin parmaklarını sırayla kaldırıp indirdi.

O kadar garip olmuştum ki, alttan alttan ona bakarken iç sesimi susturmaya çalışıyordum. Az önceki ikili kaybolmuştu bir anda. Ya da ben Ateşe fazla odaklanmıştım.

Ateşin evine ulaştığımızda sadece Aytaç evdeydi ve ben içeri adım atar atmaz

''İç bunları çabuk '' uzattığı ilaçları içip yüzüne baktım. Gözlerini yumdu sadece.

Kimseye bir şey demeden yukarı çıktığımda ayakkabılarımı çıkarıp yatağa girdim. Sırt üstü yattığım an acıyla inleyip elim belime gitti. Kaburgalarım ağrıyordu ki yüz üstü uzandım mecburen. Üzerine yatamıyordum.

Babam büyük ihtimal baygınken bile vurmaya devam etmişti ki dinmiyordu bir türlü sızı. Yorgunlukla gözlerimi yumduğumda bir an önce düzelmeyi diliyordum.

AYTAÇTAN

Afranın ağrıları bir türlü dinmiyordu ki bu Ateşi geriyordu. Ağrıların dinmemesi normaldi o kadar darbeden sonra bir süre daha hareketlerini kısıtlayacaktı. Garip olan Ateşin bu konuyu bu kadar takmasıydı. Salonda oturduğumuz yerde telefonuyla ilgilenirken sinirle telefonu fırlatıp

''Bu siktiğimin ağrıları ne zaman bitecek ''

''Dün de anlattım, biliyorsun niye bu kadar uzun sürdüğünü ''

''Geç kaldım ''

''Senin suçun değil '' dizine yasladığı ellerini alnına bastırıp bir anda orta sehpaya yumruğunu geçirdiği gibi büyük bir gürültüyle cam kısmı kırılırken o öylece oturup düşünmeye devam ediyordu. Afraya çok başka bakıyordu ki bunun ne olduğunu anlamış değildik. Aşk mıdır takıntı mı, hislerini belli etmiyordu ki bizde anlayalım.

Duyduğum ayak sesleriyle ayağa kalktığımda Afra şiş gözleriyle önce kırılan cama sonra korkuyla Ateşe baktı. Ateşte onu farkettiğinde aralarındaki bakışmayı kesen Afra olmuş, geldiği gibi gitmişti.

''Ortalığı toplatayım '' cevap gelmeyince koltuğun üzerinde duran telefonumu alıp ayağa kalktığımda içeri giren Afra bana bakmıyor doğruca Ateşe doğru ilerliyordu elindeki ilk yardım çantasıyla.

Ateşin yanına oturup iki eliyle kavradığı kanlar içindeki ele bakarken yüzünden hiç bir ifade okunmuyordu. Alışkanlık belki de diye geçirdim içimden.. Ne acıydı ama her türlü yarayla küçük yaştan beri tek başına ilgilenmek.

Ben, Ege ve Can hiç tek kalmamıştık çocukluktan beri her anımızda beraberdik. Ateşte hep vardı ama bi o kadar yoktu. Bazen haftalarca ortada görünmezdi sonra birden ortaya çıkardı. Alışmıştık ona. Bizi sever her konuda arkamızda olsa da hiç bir zaman tam anlamıyla güvenmiyordu. Birçok kez şahit olmuştuk, verdiği işleri yaparken çıkan sorunları daha biz ona söylemeden bilir ve çoktan halletmiş olurdu.

BEYAZ TOPRAKDove le storie prendono vita. Scoprilo ora