Saat neredeyse akşam 9 olmuş o saate kadar Chan dışında kimse yanıma gelmemişti. O da zaten yemem için bir kaç defa pirinç lapası getirmişti. Bir süredir odamda tek başıma yatakta yatıyor gözlerimi tavana dikiyordum.
Çalınmadan aniden açılan kapı ile korkudan yerimden sıçramış yatakta doğrulmuştum.
Gözlerimi korku ile kapıdan kafasını uzatan Jisung'a diktim.
- Ah, özür dilerim. Korkuttum mu?
Gözlerim, hemencecik o büyük gülüşünü bulmuştu.
Kafamı iki yana sallayarak cevap vermiştim.
- Hadi seni bekliyoruz.
Gülüşünü bozmadan tekrar konuşmuştu.
Derin bir nefes alıp kalktığım yataktan kendime kimseyi hayal kırıklığına uğratmayacağıma dair söz verdim. Bu gece herkes için güzel olsun Tanrım.
Yataktan kalktığımı gördüğünde sanki gelmeyeceğimi düşünüyormuş gibi daha çok gülümsedi Jisung.
Onun arkasında merdivenleri inerken burnuma harika kokular gelmeye başlamıştı bile. Ortak salona girdiğimizde gördüklerim, gözlerimi bir kaç defa kırpma ihtiyacı uyandırmıştı bende.
Felix, neler yapmışsın sen böyle?
- Ah, cidden gelmişsin Misun!
Ayağa kalkan Jeongin ellerimden birini tutup beni koltuğa, Minho ve Hyunjin'in arasına oturtmuştu. Felix, sehpanın üzerinde duran brownilerden bir tanesini bir tabağa koyup önüme doğru bırakıyordu bu sırada.
Filmin başlamasından itibaren Chan, oturduğu tekli koltuktan bana bakıyordu. Arada sırada gözlerim onunla buluşsa da hemen filme dönüyordum.
Yanımda oturan Hyunjin, sargıdaki eli ile çatal tutmaya çalıştığında kalbimin acıdığını hissedebiliyordum. Uzun süre onun çatal tutuşuna bakmış olmalıyım ki bana doğru eğilip fısıldayarak konuştu.
- Bir tane daha yemek istersen Felix'e söyleyebilirim.
Cümlesi bittiğinde usulca kıkırdamıştı. Chan dışında herkes filmi izlediği için bizi duyan kimse yoktu. O da bi süredir bana bakıp iyi oldup olmadığımı anlamaya çalışıyordu zaten.
- Hala acıyor mu elin?
Şaşırmış gözlerle bana bakarken tekrar fısıldadı.
- Hayır tabiki de. Yarın sargı da çıkacak zaten.
Gözümden bir damla akıp giderken odanın karanlık oluşuna şükrettim.
Kafamı sallayıp filmi izliyormuş gibi yapmaya devam ettim. Ama gözümdeki yaşlar düzgünce ekrana bakmama bile izin vermiyordu. İzlediğimiz bir komedi filmiydi üstelik, kendine gel Misun.
Kalbim deli gibi çarpıyor, avuç içlerim terliyordu artık. Gözyaşlarımı kolumun ucuyla ne kadar silersem sileyim yeniden akıyorlardı. Chan, hala oturduğu yerden beni izliyor ne yapacağımı merak edercesine bekliyordu sanki.
Son kez gözlerimi sildikten sonra kısım bir sesle konuştum.
- Siz devam edin. Çok uykum geldi benim.
- İyisin değil mi?
Minho, oturduğu yerden gözlerini bana çevirip konuşmuştu.
- Evet, uyumam gerek artık.
- İyi geceler Misun.
Seungmin, odanın diğer tarafından seslenmişti bana. Onun söylediği cümleyi diğerleri de tekrar ettikten sonra aynı şekilde onlara cevap verip odadan çıkmıştım sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories | Stray Kids
Teen FictionKendimi onların anneleri gibi görmekten alıkoyamıyorum. Ve sadece Jeongin'den büyük olmama rağmen! Benim için endişelenmelerine gerek yok, her zaman onların yanında olacağım. Hayatta olduğum sürece...