4: ''Eski Sevgili ve Terk Edilmek''

637 109 138
                                    

Taehyung

Joohyuk arabadan indiğinde, içinde dolup taşan bir hırs ve ateşli bir öfkeye sahipti.

Yanımda başka bir adam olmasaydı, bana saldırma teşebbüsünde bulunacağını tahmin etmek pek de zor değildi ancak şu an, sadece karşımda dikilmeye muhtaç kaldı ve yumruk yaptığı elleri havayı dövmekle yetindi.

"Demek sen böyle bir adammışsın..." dedi. Ruhundaki nefret, hayal kırıklığına ağır bastığı için benden tiksindiğini fark ettim ve gülmek istedim. O ise, hâlâ aynı yerde dikiliyordu ve işaret parmağını bana doğrulttu. "Fırsatını bulduğun ilk an, benden daha zengin birisini buldun ve beni terk edip, ona gittin. Annem senin hakkında söylediklerinde öyle haklıymış ki..."

Annem yerine koyduğum kadının benim hakkımdaki gerçek düşüncelerini duymak istiyordum. "Annen benim hakkımda neler söylüyordu?" diye sordum, sesim cılız ve duymaya korktuğum gerçekler yüzünden, ürkek çıktı.

"Senin bir para avcısı olduğunu söylüyordu! Beni seviyordun, yanımda durmaya mecburdun çünkü seni doyuruyordum, sana bakıyordum. Eğer ben olmasaydım, Seul'un kuytu sokaklarında açlıktan ölmeye mecburdun. Şimdi ise etrafına bak!" diye haykırdı, sesi tüm sokak boyunca yankılandı. Ellerini iki yana açtı ve etrafında dönerek şu an bulunduğum yeri gösterdi bana. "Baksana! Dört, beş sene önce hayal ettiğin yerdesin artık. Kaliforniya ayaklarının altında, tıpkı arzuladığın gibi. Buna sahip olmak için hiç çalışmadın, hiç çaba sarf etmedin. Ah! Pardon, çabaladığın şeyler var, mesela ablamın nişanlısını çalmak gibi! Ve... O adamın sana sahip olması karşılığında, senin de bedenini ona sunman gibi. Bu senin çabaladığın şeyler. Sadece bedenini kullanarak yaptın tüm bunları!"

İşitmiş olduğum bağışlanması zor, acımasız ve hırçın hakaretler canımın yanması için yeterliydi ancak ruhumdaki yaralar öylesine derinlere saklanmıştı ki Joohyuk'un, her gün azar azar kanayan ve bir türlü kabuk bağlamayan o yaraları bulması için biraz daha hakaretlerini sürdürmesi, daha da derinlere inmesi gerekirdi.

"Seni gebertmemi istemiyorsan siktiğimin çenesini kapat ve siktir olup git şuradan!" diye hırladı Jungkook, saldırıya uğrayan yavrusunu korumak isteyen bir şahin gibi Joohyuk'un üzerine atıldı ve onu siyah tişörtünün yakasından tuttuğu gibi ileriye, benden uzağa savurdu.

"Bırak onu." diye mırıldandım. "Bırak, ne istiyorsa söylesin. Bu sözler canımı yakmaz benim." Dudaklarımı büzdüm ve Joohyuk'a boş boş bakmaya devam ettim. "Başka neler söyledi annen benim hakkımda?"

Joohyuk, Jungkook'tan sıyrılmaya ve bana ulaşmaya çalışırken ve Jungkook'ta eski sevgilimi hırpalayıp ezici üstünlüğüyle onu alt etmeyi başarmışken, tüm bu kaotik durumun ortasında, neden sadece eski sevgilimin, annesinin, benim hakkımdaki gerçek düşüncelerini öğrenmek için can attığımı anlamam pek de zor değildi.

Jungkook, koyulaşmış gözleriyle bana tehditkâr bir bakış fırlattı. Joohyuk'a izin verdiğim için öfkelendiğinin farkındaydım. Ben de Jungkook'a gözdağı vermek amacıyla tek kaşımı kaldırdım ve ona dik dik baktım. "Bırak onu." dedim, sesim hâlâ durgun ve tek düzeydi. "Bırak da söyleyeceklerini dinleyelim."

Ben izin vermediğim sürece Jungkook Joohyuk'un kılına bile zarar veremezdi. Her şeyi mahvetmekten en az benim kadar korktuğunu biliyordum. Arzu ettiği bu olmasa bile, Joohyuk'u rahat bıraktı.

Joohyuk asabi adımlarla üzerime yürüdü ve "Annem en başından, senin gibi bir sürtükle hayat kurmamam gerektiğini biliyordu!" diye bağırdı, yüzüme karşı. Saldırgan bir köpek gibi üzerime atılmayı bekliyordu. "Onlara yalvaran bendim. Evimize taşındığın zaman, annem senin bir hırsız olduğunu bile düşünüyordu, bunu biliyor musun? Sen basit bir sokak çocuğuydun ne de olsa. Ama ben seni korudum, her seferinde, korudum! Her yaz tatilinde annem seni bırakmam gerektiğini söylediğinde ben ellerinden tuttum. O çok keyif aldığın, ailen varmış gibi hissettiğin ve erken döndüğümüzde üzüldüğün o tatiller var ya! İşte her birinde, aslında orada istenmedin."

Like California | Taekookحيث تعيش القصص. اكتشف الآن