35.Bölüm

284 35 3
                                    


O gece huzursuz bir şekilde uyudu. Jiang ShaoYan birkaç kez vücudundaki belli belirsiz çalkantılı bir sıcaklıkla uyandı, ancak her uyandığında bu his ortadan kaybolmuştu.

Sabah yüzünde yorgun bir ifadeyle kalktı. Yan tarafa baktığında yanındaki adamın çoktan gitmiş olduğunu gördü. Aşağıya indiğinde Wang Zhe'yi kahvaltı tabaklarını dağıtırken buldu.

"Xuezhang, günaydın." Wang Zhe her zamanki gibi hafifçe gülümsedi.

"Günaydın, dün gece ne yaptığını hatırlıyor musun?" Jiang ShaoYan bir kaşını kaldırdı.

Wang Zhe'nin gülümsemesi dondu, sonra hızla normale döndü. "Hatırlamıyorum, sarhoştum."

Jiang ShaoYan homurdandı, bu aptal köpeğin yalan söyleme yeteneği gerçekten berbat. Yüzündeki ifade ve kaçan gözleri ona tamamen ihanet ediyordu.

"İyi, çok olgunca, yalan söyleyebiliyorsun." Jiang ShaoYan ona soğuk bir şekilde baktı, artan öfkesi patladı, "Kötü bir örnekten ders alma. Bugün benimle konuşma, sadece kendi başına kal."

Dün gece beni zorladın ve bugün yalan söyledin. O zaman umurumda değil, hadi kiremitleri sökmek için çatıya tırmanalım.*(cezayı geciktirmemek anlamında bir deyim)

Geçmişte, Wang Zhe bu tür şeyleri duyduktan sonra kesinlikle haksızlığa uğradığını hisseder ve af dilenirdi, ancak bugün hiçbir şey söylemedi, itaatkar bir şekilde başını salladı ve ardından sakin bir şekilde kahvaltısını yemeye devam etti.

Jiang ShaoYan ölesiye sinirlenmişti, yemek yiyecek durumda değildi.

He Yan üst kattan aşağı indi. “Aiyo, ikiniz de erken kalktınız. Ne, veda partimi mi hazırlıyorsunuz?” Neşeyle oturdu, bir sandviç aldı ve bir ısırık aldı, “A-Zhe gerçekten düşünceli biri, yumurtalarımı nasıl sevdiğimi hatırlıyor. ”

Jiang ShaoYan, kendi kızarmış yumurtasının tamamen iyi pişmiş olduğunu, Wang Zhe'ninkinin ise hâlâ az pişmiş olduğunu gördü.

He Yan ayrıca şunu fark etti: "Yumuşak yumurta sarısını yemeyi sever misin? Bir dahaki sefere evime misafir olarak geldiğinde senin için bir tane kızartacağım.”

Wang Zhe belli belirsiz gülümsedi, "Ben bundan hoşlanmam ama Xuezhang bundan hoşlanıyor."

Bu tuhaf sözleri dinleyen Jiang ShaoYan bir şey sormak istedi ama bugün onunla konuşmayacağını söylediğini hatırladı.

Böyle bir düşünce zaten ilkokul öğrencilerinin kavga etmesini tartışmak gibi biraz çocukça görünüyordu.

Neyse ki He Yan ona sordu: "Neden ShaoYan'ın sevdiği gibi kendi yemeğini pişiriyorsun? Ama sen ona iyi pişmiş bir tane verdin, karıştılar mı?”

"Xuezhang'ın bana vuracağı bir şey söylersem korktum." Wang Zhe başını eğdi, "çok acı verirdi."

Yani henüz senle işimiz bitmedi.

Jiang ShaoYan aniden ayağa kalkarken, gözleri buz hançerleriyle doluyken sandalyesi gıcırdamaya başladı.

Devam et, zavallı gibi davran, o zaman ben de inatçı olacağım. Bakalım yenilgiyi ilk kim kabul edecek?

He Yan'ı yukarı çekti, "Vay canına, gitme zamanı, anlaştığımız gibi."

He Yan şaşkınlıkla şöyle dedi: “Ah? Henüz yemeğimi bitirmedim, gerçekten acelen mi var?”

"Seni yemeğe götüreceğim." Jiang ShaoYan öfkeliydi, bu yüzden sonraki sözlerinde hiç merhamet göstermedi: "Her sabah aynı şeyi yiyorum, bundan bıktım."(füze ataydın)

The Short Story of Shao-Wang [ABO]Where stories live. Discover now