1.6

134 12 38
                                    

Bazı nedenlerden dolayı bölüm atmıyordum. Bugün boş bir vakit bulmuşken hemen yazıp atayım
dedim.

İyi okumalarr💗
______________________________________

"Noksan oğlu noksan doksan kere soksan gene noksan gene noksan." Matematik hocamızın dağıtıp üstüne bir de diğer derse kadar bitirmemizi istediği fotokopi ile bakışıyordum.

Gerçekten bakışmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum.

"Söylenme kanka söylenme. Hiç çaba göstermiyorsun. Bari yalandan da olsa kalemini oynat." Sarp söylenmelerime dayanamayıp arkasını dönmüştü.

Olayın üstünden iki gün geçmesine rağmen hala Sarp'ın dedikleri aklımdan çıkmıyordu. Büyük bir ihtimal kendisi çok sarhoş olduğu için söylediği şeyleri hatırlamıyordu. Çünkü çok normal davranıyordu. Benim tanıdığım Sarp söylediği şeyleri hatırlasa evinden dışarı bir adım bile atmazdı.

Bu konuyu onunla konuşmak isteyip istememekte kararsızdım. Aslında çok da şaşırmıştım. Sara, Sarp için her zaman daha farklıydı. Ben ise bunun sebebini çocukluktan beri tanışmalarına bağlıyordum.

Ama artık biliyordum. Ve onun için üzülüyordum.

Sara'nın eskiden olsa bile şuan Sarp'a karşı duyguları olduğunu düşünmüyorum. Aslında Sarp ile konuşup ona destek olabilirim ama bunu istemiyorum.

Belki çok bencilce ama bu arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyorum. Sarp eğer duygularını öğrendiğimi bilse, istemeden de olsa aramıza mesafe koyacaktı.

Bunu istemiyorum. Arkadaşlarımdan başka kimsem yok. Yalnız kalmak, bu hayatta isteyeceğim son şey bile olamaz.

Gülümsemeye çalışıp, konuşmaya başladım."oynatamam canım kalem falan. Zaten aynı soruyu bin kere okumaktan başım ağrıdı."

Sabahtan beri mal mal teste bakıyordum. Dilim damağım kurumuştu resmen. Çantamdan şişemi çıkarıp, içmeye başladım.

"Tabi senin tuzun kuru. Herkes senin gibi altında son model arabası olan koca bulamıyor. Bazılarımızın çalışması gerek."

Duyduğum şeylerle su resmen boğazımda kalmıştı. Ben deli gibi öksürürken, Sara da duydukları ile arkasını dönmüştü. "Oyyyy ölücemm"

Sara malı da gülmeye başlamıştı. Ama ben hala öksürüyordum. Ölüyorum sanırım.

"Arka üçlü! Çabuk dışarı!" Dışarı mi çıkalım? E tamam canıma minnet. Tam kalkacaktım ki aklıma devamsızlığımın sınırda olduğu geldi.

"Hocam yok yazmayacaksanız öyle çıkalım biz." Bu dediğimle kadın sanki daha çok sinirlenmişti. Korkmadım değil.

"Yazmayacağım. Yeterki dersimi bölmeyin. Hadi defolun." Tamam canım ne kızıyorsun. Allah Allah.

Çıkmadan sıranın altındaki telefonumu alıp, tişörtümü hafifçe kaldırdım. Tişörtümün altından telefonumu pantolonumun bel tarafına sıkıştırdım.

Malum telefon yasak olduğu için madde taşıyormuşcasına telefonu saklıyorduk.

Üçümüzde ayağa kalkıp kapıya ulaştığmızda, kapıyı tam kapatırken "iyi dersler hocaaam." Dememle kapıyı kapatmam bir oldu.

AĞUSTOS BÖCEĞİ | YARI TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin