1.7

89 10 17
                                    

Guess who's backkk???
______________________________________

"Neyse, Peri'nin rahatsızlığı sayesinde bir eksiğimizi farketmiş olduk. Gizem'in de provalara katılması daha doğru olacak. Herhangi bir aksilikte çok yardımcı olacaktır." Sesim tamamen düşlediği için bugün ilk provamızı gerçekleştirmiştik.

Ama bir kişi fazla bir şekilde.

Benim açımdan sorun yoktu. Hatta doğru olan bu idi. Yine hasta olabilirdim veya farklı bir şey, benim yüzümden Bahar hocanın mahçup olmasını istemezdim.

Normalde bu yarışma için çok istekli olan Gizem, provalara katıldığı için mutlu değil gibiydi. Hatta tek sorun bu gibi de gözükmüyordu. Her zamanki halinden biraz daha farklıydı bugün Gizem.

Normalde her zaman uçuşan kumral saçlarını bugün toplamıştı. Makyaj bile yapmamıştı. Dudakları soluk, göz altlarında siyah halkalar vardı. Üzerinde fazlasıyla bol gri peluş bir hırka vardı.

Onu incelemeyi bıraktım ve Bahar hocaya dediklerini onaylar bir şekilde başımı salladım.

"Hocam çıkabilir miyiz?" Asaf'ın sorduğu soruya Bahar hoca sadece eliyle kapıyı göstererek cevap vermişti.

Müzik sınıfından çıkıp koridorda yürürken elinde test kitabıyla fizik hocasına soru soran Sarp'ı görmemle yönümü onlara doğru çevirdim.

İlk defa Sarp'ı bir hocaya soru sorarken görüyorum. Dersleri benim ki kadar kötü olmasa da hiçbir zaman onu elinde test kitabıyla bu şekilde görmemiştim.

"Tamam hocam anladım. Teşekkür ederim."

Hocanın gittiğini görmemle hemen Sarp'ın arkasından tek kolumu onu boğarcasına boynuna doladım.

"Lan!" Kolumu tutup ters döndürmesiyle acıdan küçük bir çığlık attım. Çığlığımdan beni tanımasıyla hemen kolumu bırakıp bana doğru döndü.

"Gerizekalı bin defa söyledim arkadan yaklaşma diye." Sinirli bir şekilde konuştuktan sonra kolumu tekrardan tutup hasar tespit kontrolü yapmaya başladı.

"Tamam ya geçti. Anlık bir ağrıydı zaten. Hem sen hayırdır soru göstermeler falan."

"Bilmem bu aralar kafam çok dolu. Bende böyle bir yöntem buldum. Sorularla boğuşunca daha az düşünüyorum. Böylece daha az yıpranmış oluyorum. Son cümleyi fısıldar gibi söylemişti ama duymuştum.

Sarp'ı böyle görmek beni çok üzüyordu. Ama elimden gelen birşeyde yoktu ki. Sara'nın yakasına yapışıp Sarp'ı sevmesini isteyemezdim.

Kolumu omzuna atıp, moralini yerine getirmeye çalıştım. "Olum filozof, sen okuyacan lan. Doktor olacan mühendis olacan."

Sarp taklit etmeye çalıştığım repliğe kahkaha atınca bende gülmeye başladım. Sarp gerçekten mutlu olmayı hakediyordu.

Birlikte sınıfa girdiğimizde, Sarp'ın mutluluğu kısa sürmüştü.

Asaf, Sarp'ın yerine oturmuş gülerek Sara ile konuşuyordu. Endişe ile Sarp'a baktığımda gayet ifadesiz olduğunu görmemle şaşırdım.

AĞUSTOS BÖCEĞİ | YARI TEXTİNG Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt