20. Bölüm

4.3K 230 39
                                    

Dersten sonra Murat ile Ankara'nın en lüks alışveriş merkezine gelmiş alış veriş yapmıştık. Sevda'ya da gelmesi için ısrar etsemde benden önce sınıftaki kızlara söz verdiğini söylemişti. Birde şirkete gidip babasına yardım edecekmiş.

Kendime üç tane takım elbise aldım.
Bir siyah bir lacivert diğeri de griye yakındı bir tondu. Murat'a da siyah bir takım elbise almıştık. Birde ne kadar hayır dese de çok ünlü bir markadan kendimize birer pantolon ve birer deri mont almıştık. Ve bunları derhal kargoyla eve götürmelerini rica etmiştim

Şimdi ise kahve içmek için kafeye doğru yürüyorduk. "Yusuf ne gerek vardı bu kadar elbiseye. Sayende bir sürü elbisem vardı zaten"

Muzip bir ifadeyle "Olsun bu o yumruğun hediyesiydi. Yoksa ben kafa atacak canımı acıtacaktım" deyip kıkırdadım.

Murat refleks olarak elini alnına götürüp "Harbi lan! Valla kafam acıdı ha! Beyin yok ki sadece tas kafa" deyince kahkaha attım.

Bir an başımı karşıya çevirdiğimde Burak'ı bir kadın ile alt kattan yürüyen merdivenlerden gülerek yukarı çıktığını gördüm. Bu görüntü karşısında yerimde mıhlanarak duraksadım. Benim durduğumu gören Murat önce bana ardından benim baktığım yöne yüzünü çevirdi.

"Burak abi değil mi o?" yutkunarak Murat'a baktım ve başımı belli belirsiz salladım. Saniyesinde bütün keyfim kaçmıştı. Hayır bu kadar komik ne anlatıyordu ki soğuk nevale Burak bile dudaklarını titrete titrete gülüyordu. Asıl bu durum benim daha çok merak etmeme neden olmuştu. Çevik bir hareketle Murat'ın kolundan tutarak onların çıktıkları yöne doğru aceleyle sürdüm. Dakika geçmeden onların çıktıkları yönde durduk ve soluklanmak istedim.

Ellerimi dizlerime götürüp derin bir nefes içime aldım. Başımı kaldırmadan gözlerimi oynattığımda Burak'ın afallamış suratına merhaba dedik. Son bir soluk alıp belimi doğrulttum.

Murat Burak'ın yanına ilerleyerek "Burak abi hoş geldin!" diye elini uzatırken Burak onu kendine çekip sıkıca sarıldı.

"Ne arıyorsunuz burada?" diye sorunca Murat karşılık olarak "Alış veriş yaptık abi" dedi.

Elini Murat'ın omzuna attı ve "Hmm ne aldınız aslanım?"

Hayırsız Murat bana dönmeden "Yusuf'a üç tane takım elbise aldık" diye geçiştirdiğinde sinirden gözlerimi yumdum ve içimden sabırlar diledim.

Gözümü açarak Burak ile göz göze değdiğimizde göz kırptı bana. "Aferin aferin, sözümü dinleyip aldın sonunda"

Dudaklarımı birbirine bastırıp memnuyetsiz bir şekilde kafamı sallamakla yetindim.

"Siz nereye abi?" sorusuna Burak Murat'a ters bir bakış fırlattığında Murat yıldırım hızında başını önüne aldı. İkimizde biliyorduk ki soğuk nevale Burak asla kimseye yerini yurdunu söylemezdi.

Size iyi eğlenceler deyip yanımdan tam gececek iken, yüzüme bakmadan elini iki üç kere omzuma vurdu. Sonra da kulağıma "Aferin" diye fısıldayıp gitti.

Neydi bu şimdi. Sanki karşısında çocuk varmış gibi imalar afralar tafralar yapıyordu sürekli. En önemlisi yanındaki bu kadın kimdi (!)? Saçımı başımı yolacaktım sinirden, meraktan.

****

Burak'ı Alış veriş merkezinde gördüğümüzden sonra bir hafta boyunca hiç görmemiştim. Bugün görecektim ama.

Halam, oğlu Efe'yi babaanneme teslim ederek işe erken gelmemi söylemişti. Bugün çok önemli  bir toplantı yapacaktık. Tabi bu toplantı da sadece Burak yoktu. Diğer ortaklarımız da iştirak edecekti

GözYaşı Where stories live. Discover now