31. Bölüm

3.6K 207 51
                                    

Kendime biraz olsun geldikten sonra, Aras'tan ayrıldım. Üstüm çıplak Aras'a sarılmıştım fakat bunu umursayacak halde değildim. Sırtım ise fena halde sızlıyordu. Merdivenlerden tıkırtılar gelince o tarafa baktım. Halam elini beline koymuş yukarıya doğru geliyordu.

Bitik halimi görünce gözleri korkuyla telaşa kapıldı. Hızla geri kalan merdivenleri de tırmanarak elini yanaklarıma getirdi. "Yusuf, kuzum bu halin nedir?"

"Yok birşey hala. Yine onları görd..." devamını getiremeden kolumu gözüme götürüp hıçkırmaya başladım. Aras bir adım kenara kaydığında halam beni kendine çekerek sıkıca sarıldı.

Ben bu hale düştüğüm için yerin dibine girmişken halam beni kendinden biraz uzaklaştırdı ve tekrar yüzümü avuçları arasına aldı. "Bak bana halacım. Onlar gerçek değil! Sadece hayal görüyorsun tamam mı? En kısa sürede geçecek göremeyeceksin bir tanem"

"Kim gerçek değil anlamadım?"

Halam, başını arkaya çevirip Aras'a baktı. Ona cevap vermeden bana döndü ve gözümün içine bakarak "Kuzum haydi sen üstünü giy. Sırtın enfeksiyon kapmasın. Hadi halacım. Hem Burak abin de aşağıda seni bekliyor"

Burak dediğinde yutkundum. Az önceki hali gözümün önüne geldiğinde ıslak yanağımı silerek "Tamam hala siz aşağı gidin. Ben giyinip geliyorum" halam ıslak yanağımı öperek Aras'a döndü.

Hafif tebessüm ederek "Aras bey!" dedi ve eliyle aşağıyı gösterdi. Aras ise telaşla yüzüme bakıyordu. Bir an utanma duygusu bedenimi zapt etti. Gidip çıplak bir halde adamın boynuna sarılmıştım. Aynı saniyelerde Murat'ta aşağıdan geldi.  Murat başıyla Aras'a selam verip yanıma geldi.

Halam elini Murat'ın omzuna atarak "Murat'cım, sen Yusuf'la biraz ilgilen sonra beraber aşağı inersiniz"

"Peki Elif hanım, merak etmeyin"

Halam ve Aras aşağı indiğinde Murat meraklı bir yüzle "Yusuf, kardeşim ne oluyor? Nedir bu halin? Nefes nefese kalmışsın"

Bir müddet Murat'a bakarak susmayı tercih ettim. Çünkü kendimi konuşacak kadar iyi hissetmiyordum.

Murat'ta bu halimi fakedince "Ben hemşireye haber vereyim. Yemekten önce pansumanını yenilesin" başımla onayladım.

Murat tam arkasını dönüp gidiyordu ki elimi koluna attım. "Ha Murat, ım şey...Burak hâlâ aşağıda mı?"

"Evet aşağıda. Ama morali bozuk gibiydi. Üstüne çok gitmesen mi diyorum! O da senin için çok endişelendi"

Başımı belli belirsiz sallamakla yetinip tekrardan odama doğru yürüdüm. Kısa bir süre sonra hemşire geldi. Önce eski pansumanı güzelce temizledi. Ardından yenisini yaparak bantla sardı.

Merakıma yenik düşerek "Hemşire hanım! Sırtımın durumu nasıl? Yani eskisi gibi temiz olur mu?"

"Evet Yusuf bey. Sizde biraz daha dikkat edin. Stres ve sinirden uzak durun ki yaralarınız daha çabuk iyileşsin"

"Teşekkürler! Peki ya izler?"

Umursamadan sorduğumda, Hemşire bir süre sırtıma baktı. Sonra da boğazını temizleyerek "Dikiş izleri çok olmasa da hafif kalabilir ama merhemleri sürerseniz, maksimum düzeyde kaybolacaktır inşallah" dedi ve sıcacık gülümseyerek odadan gitti.

Murat'ta hemen yanıma gelip oturdu. Önce atletimi ardından kazağımı giydirdi. Sonra da bana destek verircesine elimi omzuna yaslatarak beraber aşağı indik.

Merdivenlerden inerken bir an Murat'a çevirdim yüzümü. "Burak ile Aras beraber mi gelmişler?" diye sorduğumda karşılık olarak "Yok, babaannen Aras'ı davet etmişti. Burak abi de beni aradı. Seni sordu eve geldi dedim" diye cevaplayınca anladım der gibi başımı salladım.

GözYaşı Where stories live. Discover now