29. Bölüm

3.8K 239 42
                                    

Babaannem yumuşacık sesiyle fısıldayarak Kur'an okuyunca sesi kulağıma gelmişti. Gözlerimi hafiften aralayarak babaanneme baktım. Rahatsız olmasın diye tek kelime dahi etmedim. Sonra Kur'an'ı Kerim'i kapatarak yerine koyunca elini kalbine götürüp gözleri kapalı dua etmeye devam etti. Duası bitip ellerini yüzüne sürünce dudaklarımı oynattım.

"Ba-babaanne" dediğim an ellerini yüzünden çekti ve günler sonra nihayet göz göze gelmiştik. Sevinçten ne yapacağını bilemiyordu. Elini ağzına götürüp "Allah'ım şükürler olsun. Torunumu bize bağışladın...Ben hemen dedenlere haber edeyim yavrum, kurban olduğum benim"

Hızlıca kapıya giderek kapıyı aralık bıraktı. Dedemlere haber verince dedem ve halam bir solukta içeri damladılar. Bu tatlı bir o kadar da heyecanlı manzaraya karşımda görünce gözlerimden iki damla yaş yanağımdan süzüldü. Yanaklarım ıslanınca babam ile olan diyaloğumuz aklıma geldi.

"B-ben artık, ağlayabili-yorum" günlerdir konuşmadığımdan sesim çatallı çıkıyordu. Babaannem başındaki şalın kenarıyla göz yaşlarını siliyordu.

Dedem ise "Yüce Rabbime binlerce kez şükürler olsun. Torunumuzu bize bağışladı"

Halam ağlayarak yanıma geldi. Defalarca kez yüzümün her yerine öpücükler kondurdu. Ben ağladıkça, dedem dayanamadı. O da yanıma geldi. Elleriyle gözyaşlarımı tek tek siliveriyordu. Sonra da eğilip gözyaşlarımdan öptü. Kısa bir süre sonra Haldun amca içeri geldi.

Elleri cebinde "Vayy! Dostum uyanmış. Nasıl hissediyorsun kendini?" diye sordu

Boğazımda beliren acıyla yutkundum ve "Sırtım" diye karşılık verdim. Verdiğim cevapla birbirlerinin gözlerine baktılar. Hal böyle olunca umursamadım. Sırtım da kapanmayacak yaralar olduğunu biliyordum.

Haldun amca yanıma gelerek elini koluma attı. "Sırtını ameliyat ettik Yusuf'um. En kısa zamanda eskisi gibi toparlanacaksın inşallah. Ama bir süre hareket etmemen gerekiyor" diye uyarıda bulundu.

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı pencereye çevirdim. Pencereden yine aynı şekilde o şerefsizi görünce gözlerim büyüyüp hızlanan nefesimle dedeme baktım. Dedem de bendeki değişikliği fark edince kafasını pencereye çevirdi.

"Hayırdır oğlum. Birşey mi oldu?"

Dedeme cevap vermek yerine tekrar pencereye baktım. İşaret parmağını dudaklarına götürmüş bana sus işareti yapıyordu. Birde elinde bıçak vardı ve şeytani bir sırıtmayla bıçağı boynuna götürdü.

korkuyla daha çok telaş yaptım. Anında dedeme dönerek "Dede orada!! Pencerede bize bakıyor"  dediğimde odadakiler hayretle pencereye baktılar. Halam elini elimin üzerine koyup beni sakinleştiriyordu. Saniyelik olarak halama baktım ve yüzümü tekrar pencereye çevirdim.

Dedem sakin bir ses tonuyla "Ne oldu oğlum. Temizlikçi işini yapıyor" diye konuştu.

Dedem orada temizlikçi olduğunu söylese de o hala orada durmuş, dilini çıkartıp bıçağın keskin yerini yalamaya başladı. Dilinden de kan gelince ağzı kanlar içerisinde koluyla sildi. Tekrar sus işareti yaparak o iğrenç kahkahalar eşliğinde çekip gitti.

Gözlerim dolu bir şekilde babaanneme döndüm. "Babaanne beni eve götür nolur. Burada kalamam. Korkuyorum. O burada" dediğimde babaannem bana sarıldı.

Haldun amca elini dedemin omzuma koyup kendisiyle kapının oraya götürdü ve sessizce konuşmaya başladılar. Fısıltılı sesleri az da olsa duyabiliyordum. Babaannem bana birşeyler anlatınca sesler iyice uzaklaştı kulaklarımdan.

"Haldun ne oluyor? Neden böyle davranıyor?"

"Dostum, bunu söylemek istemem ama sanırım, Yusuf'un psikolojik tedavi alması gerekiyor. Belli ki sadece sırtına kırbaç vurmamışlar..."

GözYaşı Where stories live. Discover now