"MARDİN"

4K 208 40
                                    


Medya: binbaşı Lodos

Karakter tanıtımı yapacağım zaten ama bu da şimdiden burda dursun canım ufak bir spoiler iyidir...

****

Son valizin ağzını da kapatıp Hole, kapının önüne bıraktım. İkisi orta, biri küçük ve birde büyük boy olmak üzere toplam dört valiz hazırlamıştım. Odama gelip laptopu kucağıma aldım ve yatağın üzerine geçtim. İnternetten, Mardin'de kalmak için ev bakmaya başladım. Bir kaç ev içime sinmişti onları not aldım. Bir saat kadar uğraştıktan sonra uykusuzluğa daha fazla dayanamayıp kendimi geriye doğru bıraktım. Başımı yastığa bıraktığım an uyku beni içine çekmeye başlarken, Tuğgeneralle olan son konuşmalarımız aklıma geldi.

*

Sorgu odasından çıkıp , harekat odasının yolunu tuttum, bilindik koridorları hızla ilerlerken astlarımdan aldığım selamları da bir yandan kabul ediyordum. Harekât odasına gelince kapıyı çalıp içerden aldığım 'gel' komutu ile kapıyı açıp girdim ve arkamdan kapıyı kapatıp selam durdum. Tuğgeneral selamımı ufak bir baş hareketi ile kabul etti. İçerde ben, Arif albay ve tuğgeneral Yasin AKTAY tek vardık, Arif albay da odaya yeni girmiş olmalı ki hâlâ ayakta duruyordu. Gelen 'oturun' emri ile ben sol tarafta otururken onlar hemen karşımda oturmuştu.

Tuğgeneral bana bakıp" yüzbaşı, tahin işin ayarlandı. Artık görev yerin Mardin. Biliyorum bu görevi bitirdikten sonra gitmek istemiştin, ancak üstler kurtarma operasyonuna ölüm timi ile beraber katılmanının daha doğru olduğunu düşünüyor. Bugün dinlen yarın yeni görev yerine gidip , orada timinle beraber gerekli hazırlıkları yapıp , MİT'in berzan adlı hainden alacağı bilgiler doğrultusunda, operasyon düzenleyeceksiniz."
"Emredersiniz komutanım!" Demekten başka seçeneğim yoktu tabikii.

Bunları konuşup kısaca bir kaç şey daha konuştuktan sonra , vedalaşıp evime geldim. Yarın Mardin'de olmam gerektiği için vakit kaybetmeden toparlanmaya başladım zaten eşyalar eve ait olduğu için sadece kişisel eşyalarımı toplamıştım. Sonrası da zaten bildiğiniz gibi valizleri kapının önüne bırakıp, ev bakmam ve kendimi uykunun kollarına bırakmam ile sonuçlanmıştı.

*

Sabah 5'de uyanıp hızla bir duş aldım. Banyoda bulunan eşyalarımı da kapının önündeki valizlerime katıp , dünden ayırdığım elbiseleri giydim. Siyah yırtmaçlı geniş pantolon, siyah ince askılı crop ve siyah kot ceketimi de giyip saçlarımı salık bıraktım. Yüzüme güneş kremimi de sürüp çantama kattım. Ev sahibim zaten alt katımda oturan teyze olduğu için önce valizlerimi ikişerli aşağıya indirip arabaya yerleştirdim. Evin kapısını da kapatıp aşağı inerek anahtarı ev sahibine teslim ettim.

Aşağı inip arabaya binerek yola koyuldum. Zaten bu işlerimi yapmak bir saatimi almıştı. Hakkari ve Mardin arası 5-6 saat sürdüğü için öğlen vakitleri orda olurdum. Birde ev bakmakla vakit kaybetmemek için valizleri arabamda bırakıp, görev dönüşü ev işini halletmeyi aklımın bir köşesine not ettim. Bir süre sessizce ilerledikten sonra gözüme çarpan dinlenme tesisine girip kahvaltımı yapmıştım. Bundan sonrası molasız yolculuk olarak devam edecekti çünkü.

**

Sonunda Mardin'in girişine geldikten sonra , navigasyondan karargahın konumunu girdim. Yarım saat kadar sonra karargahın kapısına gelince kapıdaki görevli er araca yaklaştı. Camı araladıktan sonra konuştu.

"Ziyaret kabulü yarın olacak bacım alamam içeri." Dedi
Üslubu azıcık hoşuma gitti. Yaa bacın mıyım gerçekten?? Şaka şaka canım. Asker olduğu için kapıda ahkam kesmeye çalışan çok kişiye rastladım bu yüzden üslubu hoşuma gitti terslemeden 'ne işin var' diyip kestirip atmadan kibarca uyardı. Bu yüzden hızla cebimden askeri kimliğimi çıkarmak için hareketlendim, ancak aniden hareket etmemle burnumun ucuna namluyu kaldırması bir oldu. Namluyla bakışırken demin söylediğim sözleri içimden geri aldım , pekte kibar değilmiş.

KARA RUH  'gecenin Ruhu'Where stories live. Discover now