Bölüm 17 Tuzak

135 68 36
                                    

3 SAAT SONRA...

Lucas, karanlık bahçede, kara bulutların koyu gölgesinin altında, huzursuzca sırtını soğuk duvara dayamıştı. Yere düşen ince yağmur damlaları, sessizliği bozmadan yerdeki çamurlu zemine karışıyordu.

Lucas soğuk, gri duvara yaslanmış, her bir tuğlanın kendisine dayattığı gerçekliği hissediyordu. Omuzlarına işleyen soğukluk, harekete geçmesi için ona suskun bir komut gibi geldi.

Gözleri, dar koridorun sonunu araştırırcasına hızla taradı. Herhangi bir hareket, herhangi bir gölge, ufak bir sese bile anında tepki vermek üzere tetikte bekliyordu. 

Elindeki silah, sıradan bir ağırlıktan çok daha fazlasıydı; hayatta kalma mücadelesindeki tek dostuydu.

Tabancası, hayatta kalması için en değerli hazinesiydi. Ağzına aldığı soğuk silahın namlusu, olası bir tehlikeye anında yanıt verebilecek şekilde dışarıya doğru bakıyordu. 

Ne yazık ki silahını saklayacak bir cebi veya bir kemer sıkıştırma alanı yoktu; bol eşofmanının içinde kayıp gitmek üzereydi.

Adımlarını hızlandırdı ve kararlılıkla merdivene yöneldi. Beyni, sanki bir fırtınanın ortasında yönünü bulmaya çalışan bir pusula gibiydi; her olasılığı hızla tartıyor, potansiyel tehlikelere karşı tedbirler geliştiriyordu. 

Merdiveni kendi bulunduğu evin çatısına dayadı ve yukarıya, gece göğünün kara bulutlarla kaplı çatısına doğru tırmandı.

Omuzlarında taşıdığı saman balyasını yırtarcasına çatının üstüne serdi. Her bir saman çöpü, Lucas'ın hayatta kalmak için kurduğu düzenin parçalarıydı.

Samanların arasına yerleştirdiğim ince dallar, çatıya basan her adımda minik bir alarm sistemi gibi işlev görecek. Adam bu çatıdan gelse bile, samanların altındaki kırılgan dalların çıkardığı çatırtı sesler, bana yaklaşan tehlikenin erken uyarısını verecek.

Her bir çıtırtı, adrenalininin biraz daha yükselmesine neden olacaktı. Adam dalları oradan kaldırmak istese bile samanlar sürtünecek, Lucas'a tehlikenin yaklaştığını haber verecekti.

Lucas'ın her hareketi, olası bir çatışma anında ona avantaj sağlayacak şekilde planlı ve metindi. Şimdi ise, kendisini ve mevziisini düşman gözlerden saklamak üzere harekete geçmişti.

Çevik adımlarla merdiveni indikten sonra, etrafa hızla bir göz attı ve yan taraftaki çitlere odaklandı. Gözüne kestirdiği on odun parçasını, yakın çevrede sessizce topladı; her biri iki metre kadar uzunluktaydı, yeterince sağlam ve düzgündüler.

Bahçedeki tahta depoya yöneldi ve kapıyı sessizce araladı. İçeride, karışık bir düzen içinde yığılmış malzemeler arasında, amacına hizmet edecek mavi bir çadır muşambasını buldu.

Muşamba, yoğun bir maviye sahipti, bu da gece karanlığında daha az dikkat çekeceği anlamına geliyordu.

Odunların uçlarını itinalı bir şekilde muşambanın kenarlarına sabitledi. Her biri, şimdi bir savaşçının kalkanı gibi, Lucas'ın gizlendiği bahçe için bir bariyer oluşturuyordu.

Daha sonra, bu hazırladığı bariyeri, koridor tarafındaki evin bahçesiyle kendi bulunduğu bahçeyi ayıran çitlere yasladı. 

Odunları ustaca yerleştirerek muşambayı gerdi ve etrafı kolaçan etti. Görünmez kılınmış bir mevzi oluşturmuştu; bu, onun düşmanını görmeden düşmanın onu görmesini engelleyecekti.

Eğer gelen adam bu bariyeri aşarsa, kurduğum engel bozulacak, bu da beni durumdan haberdar edecek. Umarım işe yarar bir engeldir.

Lucas, koridordan gelen herhangi bir sesin yağmurun ritmine karışıp kaybolmasını istemiyordu. İçinde, olası bir pusuya karşı hazırlıklı olmanın getirdiği bir huzursuzluk vardı, bir yandan da akıl oyunlarına ve kurnaz tuzaklara olan inancı.

Lucas, yağmurlu bir sır perdesinin ardından gelen tehdide karşı bir çözüm arayışındaydı.

Dudaklarında bir kıvılcımla gülümsedi ve mırıldandı:

"Eğer yağmur sesleri, o şeytanın ayak seslerini bastırırsa, koridordan gelen herhangi bir hışırtıyı kaçırabilirim. Ama belki de adam bana yaklaştığında bir tuzakla etkisiz hale getirebilirim."

O sırada aklından geçen tek şey, düşmanını alt etmek için kullandığı insan kafası boyutundaki taşla ilgili bir planı hayata geçirmekti.

Lucas'ın kıvrak zekâsı, çevresindeki her objeyi potansiyel bir alet olarak görmesine olanak tanıyordu. 

Kırmızı file çuvalı tekrar eline aldığında, artık onu yalnızca bir saklama aracı olarak değil, aynı zamanda bir tuzağın bileşeni olarak görmeye başladı. Parçalara ayırdı ve sağlam ipler elde etti.

Planının kurnazlıkla dolu ayrıntıları, zihninde giderek belirginleşiyordu. Çatıya bir taş yerleştirme fikri, onun beyninde pırıltılı bir ampul gibi parladı. 

İnce bir iple taşı çatıya bağlayarak, herhangi bir tehlike anında, bu gizli silahı düşmanına karşı kullanabilecekti.

"Belki de şansım bu sefer iyidir ve bu taşla kolayca kafasını yarıp etkisiz hale getiririm, hehe."Sinsi bir gülümsemeyle mırıldandı Lucas.

Bu düşüncelerle, Lucas, yağmurun altında, neredeyse heyecandan titreyerek, tuzakları kurmak için hızla harekete geçti. 

Çatıya tırmandı, taşı sabitledi, ipi gizledi ve her şeyin mükemmel çalışıp çalışmadığını kontrol etti. Gözlerinin önünde, zihninin derinliklerinde canlanan bu tuzağın, acımasız düşmanına karşı zaferinin anahtarı olacağına inanıyordu.

"Her şey göz alıcı bir şekilde mükemmel," diye fısıldadı içinden. "Şimdi tek yapmam gereken, beklemek."

Lucas, düşüncelerinin ve içgüdülerinin onu doğru yönlendireceğini umarak, gizlendiği gölgenin içinde sessizce beklemeye başladı. Her sinir ucu, mücadeleye hazır, her kas gergin ve hazırlıklıydı.

Şimdi, avının gelmesini bekleyen bir avcı gibi, sabırla ve dikkatle, düşmanının bir sonraki hamlesini gözlemliyordu.

3 SAAT SONRA(ŞİMDİ)

Bölüm Sonu

Arkadaşlar bu hafta, günde 2 bölüm atmaya çalışacağım. 

Normalde bu bölümü daha uzun tutmak istedim ama gözlerim yanıyor artık.

Bölüm 4 5 6 düzenlendi derinlik katıldı.

Eğer bölümde bir hata ya da anlam karmaşası varsa beni uyarın lütfen.

Oy ve yorum yaparak bana moral verebilirsiniz.

Umarım bölüm sizi mutlu etmiştir yarın görüşmek üzere.

İyi geceler...

Düzenleme:Benim bölümüme benden önce oy veren @Ansi_01 e teşekkür ediyorum.

Parçalanmış Evrenin Gizemi 1Where stories live. Discover now