Bölüm 19 İpucu

102 67 34
                                    

Bölüm 19: İpucu

Testereyi alıp sadece ileri hareket ettirerek yavaş yavaş keseceğim çitleri. Geriye hareket ettirmek çok fazla ses çıkaracaktır.

Gecenin koyu ve bulutlu karanlığı içinde eline aldığı turuncu saplı testerenin soğuk ve ağır metalini derinden hissediyordu Lucas. 

Bulutların altında kaybolmuş ay ışığının yokluğunda, telefonunun fener ışığı ile ıslak çamurda adım adım ilerlerken her hareketi sessizlikle karışıyordu.

Çitlerin tam ortasına geldiğinde dürdü ve testereyi çitlere sürttü. Testerenin her ahşaba sürtünmesiyle çıkan 'drrrrt' sesi, bu karanlık ve gizemli atmosferde yankılanıyordu.

Lucas, elini ustalıkla kestiği bölgenin yanına yerleştirmiş, tahta çiti sabit tutarak hem kontrolü artırıyor hem de çıkan sesi minimuma indirgeyerek geceye bir sessizlik hediye ediyordu. Her hareketi, gecenin karanlığında bir gölge gibi hem dikkatli hem de ölçülüydü.

Bir süre kesme işlemine devam ettikten sonra Lucas, hayalet gibi iki metre sola süzüldü ve aynı incelikle oradaki çitlere de müdahale etti. 

Eğildiği yerden kalkarken, zayıf ama kararlı kollarıyla çiti kucaklar gibi sarıldıktan sonra elleriyle sıkıca kavradı. Çitin çamura gömülü köklerini kuvvetle yukarı doğru çekip zorlukla yeryüzüne çıkardı. Zeminin çamurlu yapısı bu sefer ona adeta bir müttefik gibi yardım ediyordu.

Çıkardığı çit parçasını kenara fırlatıp, derin bir kararlılıkla cesetlere doğru yöneldi. Artık aklında yapması gereken son iki görevi kalmıştı:

İlki, bu adamların üzerlerini herhangi bir ipucu bulmak için titizlikle aramaktı. İkincisi ise aradıktan sonra onları bataklığın karanlık, bilinmez derinliklerine yutulması için teslim etmekti.

Elindeki fenerin titrek ışığı altında Lucas, daha önce yan yana getirdiği üç cansız bedenin yanına sessiz adımlarla yaklaştı. Ardından soğuk ve hareketsiz cesetlerin yanında hafifçe eğilerek, onları en ince ayrıntısına kadar araştırmaya koyuldu. Elleri, ölümün soğuk dokusunu hissederken her bir katmanı dikkatle ve sabırla inceliyordu.

Sonuç olarak yaptığı aramalardan ortaya çıkan üç cüzdan, iki cep telefonu ve bir avuç kurşundu. Cüzdanları yanına alarak zaten açık olan fenerin ışığını daha yakından kullanmaya başladı. Işık, geceye ve cesetlerin üzerine düşen gölgelere keskin bir kontrast oluşturuyordu. Cüzdanların içini aydınlatırken, bu sessiz ve kasvetli sahnede tek hareket eden varlıksa Lucas'ın ta kendisiydi.

(Kontrast, renklerin veya biçimlerin birbirine olan zıtlığına denir. Renklerin ya da lekelerin, en parlak bölümü ile en karanlık bölümü arasındaki ton farkıdır.)

Bulabildiğim 170 sterlinleri var toplamda. Neden bu kadar az? Benim evimde bile bundan fazla var. Türkiye'nin ekonomik şartları pek iyi değil sanırım.

Baksana şuna, ben fakirim, beni öldürmeye gelen adamlar benden de fakir. Elbette kartlarında da para vardır ama bu kadar az nakitleri olması fakirliğinin göstergesi. 

Eğer doğruyu söylediyse diğer adamın adı Alp Yamandı. Bu adamlar da Mert, Zafer, Serhat. Soyadlarını da aklımda tutayım, belki internette sosyal medya falan kullanıyorlardır. 

Telefonlara gelince onları atacağım; satmak bana ilerde sorun çıkarabilir, ayrıca görünüşe göre hepsinde şifre var. Bunlarda bir şey kalmamış gibi duruyor, Şimdi Alp Yaman denen adama gideyim, o adam bunlardan çok başka bir seviyedeydi.

Dikkatli adımlar atarken Lucas, ayaklarının altında çamurun hafifçe "şlap, şlap" sesler çıkarmasına izin veriyordu. 

Her adımında, çamurun yapışkan dokusu ayakkabılarının altında birikirken, yüzü daha gergin hale gelmeye başladı. 

Yaklaştığı avcının cansız bedeni karanlıkta bir gölge gibi uzanıyordu. Bu cesede yaklaştıkça Lucas, daha önce başına doğrultulan silahın getirdiği korkunun hâlâ içinde olduğunu hissetti. O anı hatırladığında, tüyleri diken diken oluyor, vücudu istemsiz bir şekilde titriyordu.

Avcının yüzüne bakarken, o korku dolu an canlanıyordu zihninde. Silahın soğuk namlusunun alnına değdiği o keskin an, hayatta kalma mücadelesinin zirve noktası olmuştu. 

Lucas'ın içini saran bu ürpertici hatıra, ona yaşadığı olayın şiddetini ve gerçekliğini yeniden hatırlatıyordu. Gözleri, avcının cansız bedeninde takılı kaldı; o anı yeniden yaşarken, gecenin soğuğu ve çamurun yapışkanlığı, gerçekliğin acımasız yüzünü ona hatırlatıyordu.

Lucas, avcının ölü bedenine son bir kez bakarken içinden geçirdi: "Bu adamın ölmüş hali bile korkutucu..." Söylenen bu sözler, çevredeki sessizliğe gömülürken, onun zihninde yeni bir kararlık uyandırdı.

Gözlerini kısarak, yağmurun ıslattığı geceye meydan okurcasına, "Neyse, aramaya devam edelim. Bu canavarların bir lideri olmalı," dedi kendi kendine.

Dikkatli hareketlerle ölü adamın üzerini aramaya başladı Lucas. Soğuk yağmur damlaları onun sırtında hissedilirken, parmakları hızla ancak dikkatlice adamın cebindeki eşyaları karıştırıyordu. Nihayet bir cüzdanı ele geçirdi.

Cüzdanı açtığında, içinden 120 sterlin çıktı. Parayı sayarken kendi kendine mırıldandı:

"Buldum cüzdanını, içinde 120 sterlin var. Liderleri bile fakir." Bir anda, bu avcılara karşı belirsiz bir acıma hissi uyandı içinde.

Yağmur altında, karanlıkta, bu adamların da kendi çaresizlikleri ve hayat mücadeleleriyle yüzleştiğini düşünmek, Lucas'ın kalbinde hafif bir sızıya neden oldu, fakirlik gerçekten acıydı.

Cüzdanın arasında bulduğu kimlik kartını inceledi. Kartta "Alp Yaman" ismi yazıyordu. Lucas, bu bilginin kendisine daha önce verilen bilgilerle uyumlu olduğunu fark etti.

"Anlaşılan bana verdiği bilgi doğruydu," diye düşündü. Bu, onun için bir rahatlama kaynağıydı; en azından, bu karmaşık ve tehlikeli durumda doğru bir ipucunun peşinde olduğunu biliyordu.

Lucas, kimlik kartını ve cüzdanı geri koyarken, bu bilgilerin, gecenin ilerleyen saatlerinde ona nasıl bir yön göstereceğini düşünüyordu. Yüzüne vuran yağmur, düşüncelerini yıkıyor ve ona, önündeki zorlu görevi hatırlatıyordu.

Adamın ceplerini karıştırmaya devam etti Lucas. Soğuk ve ıslak elleriyle arama yaparken parmaklarının altında beklenmedik, keskin bir kenar hissetti. Aniden dikkatini çekti bu his.

Çamur ve yağmurun arasında, diğer aradığı adamlarda bulduklarından farklı bir şey bulduğunu düşündü. Nesneyi dikkatlice çıkardı ve gözleri merakla parladı. 

Bu, diğer eşyalardan farklı, belki de bu gizemli olayın sırrını açığa çıkarabilecek bir şeydi.

Bu kadar çilenin ardından sonunda bir ipucu bulabildim, bir kart.

Yağmura ve çamura rağmen kartın üzerindeki yazı hâlâ okunabiliyordu. Lucas, ıslak parmaklarıyla kartı düzeltti ve üzerinde yazanı okumaya başladı:

"ShadowTech Endüstri"

Bölüm Sonu

Okuyan herkese teşekkür ederim.

Oy ve yorumlarınızla bana destek olursanız moral kazanırım.

İyi geceler...

Parçalanmış Evrenin Gizemi 1Where stories live. Discover now