"Bahar Rüzgârı kendi özel çiçeğini yaratmak için herkesi kandırarak estiğinde Fulya Çiçeği bu oyuna düşmez. Ancak diğer çiçeklere olanı görünce üzüntüden mevsiminden önce uykuya dalar. Bir kış günü karların arasından çıktığında ise Karlar Prensi kış...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mehir salona geldiğinde onu bir süre süzdüm. Siyah bir taytın üstüne beyaz bir tişört ve ona aşırı büyük gelen Umut'un kot ceketini giymişti. Saçları banyodan yeni çıktığı için nemliydi ancak bu nemli halinin yarın sabaha kadar dayanabilmesi için gerekli ürünleri kullandığını biliyordum. Yüzünde ise bir sürü ürün olduğunun farkındaydım ancak karşımda olan görüntü sadece çok doğal bir parlaklıktaki bir sonuçtu.
"No makeup makeup look hiç hata yapmaz," dedi Mehir gururla. Küçük el çantasına telefonunu koyarken zil çaldı. Ben de Mehir'le kapıya doğru ilerledim. Mehir diafonla konuşmak için düğmeye basınca Umut'un sesi koridoru doldurdu.
"Hazırsanız inin de gidelim. Biz bekliyoruz."
"Geliyoruz." Mehir, Umut'u yanıtladıktan sonra ayakkabılarımızı giydik. Evden çıkmadan önce suratına iyi olup olmadığını kontrol etmek için baktım. "Her gidişimde olduğu gibi biraz sarsıldım sadece. Şimdi çok iyiyim. Sizinle olduğumda hep iyiyim," dedi bakışlarımı anlayarak.
"Hep iyi olmana gerek yok. Kendine ara sıra bu izni ver. Biz hep yanında olacağız zaten. Kötü halin bile bizim için değerli," dedim ona sarılarak.
"Teşekkür ederim." Fısıltısına karşılık gülümsedim. Sonra el ele tutuşarak beş katı indik zıplayarak.
"Merhaba eski dostum! Canım kot ceketim!" dedi Umut yalandan gözyaşlarını silerek. "Mehir seni çorlamadan önce çok iyi anlaşırdık. Çok özledim seni." Yaptığı role karşılık ben bir kahkaha patlatırken Mehir de gözlerini devirdi. "Her neyse. Lina sen öne geç. Evini tarif edeceksin Ozan'a."
Ben itiraz edemeden çoktan iteklenerek öne oturtulmuştum Umut tarafından. Çok da itiraz etmek istemiyordum açıkçası. Bu sabah el ele tutuşmamıza şahit olmuşken hem de. Emniyet kemerimi takarken Ozan'ın beni izlediğini hissettim. Ona baktığımda gülümsedim ve direksiyondaki eli kayarak yanlışlıkla kornaya bastı. Gülümsemem kıkırtıya dönüşünce o da elini saçına geçirerek gülümsedi.
Mehir ortada oturmaktan nefret ettiği hakkında mızmızlanarak arabaya bindiğinde sonunda yola çıkabildik.
"DJ müzik aç, DJ!" dedi Mehir iki dakika sonra. Onay bekleyerek Ozan'a baktım.
Bakışlarımı hissederek "Torpido gözünde bir CD var. 'Türkçe karışık' yazması lazım üstünde," dedi gözünü yoldan ayırmadan.
Söylediğini yapıp torpido gözünde CD'yi buldum hemen. CD giriş yerini orta konsolu kısa bir incelemeden sonra buldum ve dokunmatik LCD ekranda seçenekler çıktı. CD'nin karışık çalması için ekranla biraz oynadım ve sonra arabayı Candan Erçetin'in şarkısının tanıdık melodisi doldurdu.
