28. Bölüm 🍀

16 5 2
                                    

Instagram | calantheross

♫ | Güliz Ayla - Bahsetmem Lazım

Ertesi günkü sınavımdan çıktığımda kapının önünde Ozan'ı tek başına beklerken gördüğümde çok şaşırmıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ertesi günkü sınavımdan çıktığımda kapının önünde Ozan'ı tek başına beklerken gördüğümde çok şaşırmıştım. Sınav çıkışıma gelmesini planlamamıştık çünkü. Ben direkt eve geçecektim. Bunu o da biliyordu.

"Nasıl geçti sınavın?" dedi bana birazdan söyleyeceği şeyi geciktirmek ister gibi.

"Güzeldi. Seninki?" Onun asıl söylemek istediği şey için kendini rahat hissettiği zamanı bekledim. Bana fiziksel olarak da çok yaklaşmıyordu. Çünkü muhtemelen kafasındaki kelimelere fazla odaklanmıştı.

"İdare eder. Vizelerim yüksek olduğu için finallerden geçer not alsam yeterli. Ortalama benim için önemsiz biliyorsun. Yani önemsiz değil ama çok önemli de değil. Nasıl olsa..." Gerginlikle saçmalamaya başladığında uzanıp elini tuttum. Onu strese sokan şeyin ne olduğunu çok merak ediyordum fakat onu zorlamak istemiyordum. Elini tuttuğum için gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Arabayı al bugün," dedi birden. Ne demek istediğini anlayamamıştım. Hangi arabayı? Ne için araba alacaktım? Benden hemen bir tepki gelmeyince gözlerini açtı. "Bugün eve giderken benim arabamı al. Taksiyle gitme."

Söylediği şeyi algılayabilmem birkaç saniyemi almıştı. Arabamı derken gerçekten kendi arabasından bahsediyordu. Şok içinde elimi aniden çektim. Vereceğim tepkinin belirsizliği onu strese sokmuş olmalıydı. Ve stresli olmakla haklıydı. Ne gereği vardı şimdi böyle bir teklifin? Arabasına ihtiyaç duyduğumu mu düşünmüştü? Ehliyetim vardı, evet. Fakat arabasına ihtiyacım yoktu. Kimseye muhtaç değildim.

"Taksiyle döneceğim," dedim alınmış bir sesle.

"Dönebileceğini biliyorum. Ama benim seni bırakmama izin vermiyorsun. En azından arabamı al. Aklım sizde kalıyor. Lütfen." Ellerimden tuttu. Gözlerinde gördüğüm şey alınganlığımın çok hızlı bir şekilde kaybolmasına neden olmuştu. Onun beni bırakmasına veya almasına izin vermiyor oluşum onu yaralıyordu. Bizim için bir şeyler yapmak içinden geliyordu, doğal bir şekilde gelişiyordu. Bunu da şu an yapamıyor olmak aynı dün akşamki gibi onu çaresiz hissettiriyordu. Bizim için bir şeyler yapmak istiyordu sadece. Az önceki bir anlık alınganlığımın çok yersiz olduğunu fark edince utandım.

"Ben uzun süredir araba kullanmadım," diye mırıldandığımda teklifini kabul edecek oluşumun umuduyla gülümsedi.

"Yemin ediyorum çok kolay bir araba. Ayrıca ne aptallar trafikte sen biliyor musun? Benim yetenekli sevgilimin halledemeyeceği hiçbir şey yok." Hâlâ tereddüt ettiğimi görünce konuşmaya devam etti. "Hadi gel sana göstereyim." El ele tutuşarak binadan çıkıp fakülte girişine park ettiği arabasına doğru ilerledik.

Arabayı açıp beni sürücü koltuğuna oturttu. Onun ön taraftan dolaşıp yan koltuğa oturmasını tedirgin bir şekilde izledim. İlk önce koltuğu boyuma göre ayarlattı. Sonra arabayı nasıl çalıştıracağımı ve nasıl durduracağımı gösterip birkaç düğmeyi daha anlattı. Ne olur ne olmaz diye navigasyonu nasıl kullanacağımı da gösterdi. Böyle pahalı bir arabayı bana koşulsuz güvenip veriyor olması beni çok duygulandırmıştı. Fakat yine de onu pür dikkat dinlemeye özen gösterdim. Emanet bir araç kullanacaktım sonuçta.

Bahar RüzgârıWhere stories live. Discover now