27. Bölüm 🍀

24 5 9
                                    

Instagram | calantheross

♫ | Erol Evgin - İşte Öyle Bir Şey

Sınav haftasının ortalarında Ozan'la birbirimize yeterince zaman bulamıyor oluşumuz moralimi bozmaya başlamıştı artık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sınav haftasının ortalarında Ozan'la birbirimize yeterince zaman bulamıyor oluşumuz moralimi bozmaya başlamıştı artık. Beni her sabah evden alamayacak kadar yoğun geçiyordu özellikle onun sınav haftası. Her sabah prensesler gibi evden alınma şımarıklığımdan değildi fakat beni alıyor olması ilişkimiz açısından ne kadar önemli bir gelişme olduğunu yeni fark ediyordum. Her sabah onu görebiliyor olmak bile günümü güzelleştirirken şimdi gün ilerledikçe zorla görebiliyorduk birbirimizi. Bu durum beni çok üzüyordu. Onu çok özlüyordum. Akademik hayatım boyunca ilk defa bir an önce sınav haftasının bitmesini istiyordum.

Günün tek sınavı bittiğinde grubumla buluşmak için Mavi Kafe'ye doğru ilerlerken aklımda en son geçirdiğimiz o güzel pazar günü vardı. Mert, Anıl'la dışarı çıktığında biz Ozan'la yataktan bile çıkmama kararı vermiştik. O bana günlükten bir şeyler okumuştu. Ben ise ona dokunarak güzel sesini dinlemiştim. Dertsiz tasasız çok güzel bir gündü. Daha çok böyle zamanlarımız olsaydı keşke.

Ben düşünceler içindeyken birden karşı çaprazımdan Ozan ve Mert'in Mavi Kafe'ye yürüdüğünü gördüm. Onlar beni henüz görmemişti. Bu yüzden hızla koşup hiç beklemediği bir anda Ozan'ın boynuna atladım. Allah'ım! Onu o kadar çok özlemiştim ki gerçekten normalde toplum içinde asla yapmayacağım hareketler sergiliyordum. Kısa bir şaşkınlık anından sonra Ozan da bana sıkıca sarılıp ayaklarımı yerden kesti.

"Sevdiğim," diye mırıldandı kulağıma. İkimiz de istemeyerek geri çekildik. Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup beni yere indirdi.

"Evlatlarım benim. Zırıl zırıl ağlatacaksınız beni," dedi Mert yalandan göz yaşlarını silerek. "Utangaç iki saftirikten, mıç mıç aşk böcekliğine... Katettiğiniz yolla gurur duyuyorum." Ona cevap veremeyecek kadar birbirimize odaklanmıştık.

"Çok canımı sıkıyor bu sınav haftası." Elime bir öpücük kondurdu yürümeye başladığımızda.

"Kötü mü geçti sınavın?" diye sordum can sıkıntısını bu nedene bağlayarak. Mavi Kafe'ye girip sınav haftası doluluğunda kendimize bir yer bulmaya çalıştık bir süre. Bulduğumuz köşede bir masaya yerleştikten sonra sanki yeterince yakın değilmişiz gibi sandalyemle iyice dibine sokuldum.

"Seni daha az görüyorum. Bir de kötü geçse sınavlarım hiçbir anlamı olmaz sensizliğimin," dediğinde başımı yana eğip gülümsedim. Elini elimden çekti. Sırt çantasından bir defter çıkardı. Defteri açtığında çok fazla sayfa koparıldığını gördüm. Kalemini çıkarıp bir şeyler yazdı ve o sayfayı kopardıktan sonra katlayıp bana verdi. Kâğıtta ne olduğunu anlamıştım hemen. Birbirimize kavuştuğumuz için ağacımıza artık gitmiyorduk. Günlerdir not almıyordum bu sebeple. Notu alıp açtım merakla.

Bahar RüzgârıWhere stories live. Discover now