24(Smut)

946 50 155
                                    

(yazar-chan gözü)

"Annie'den mi?" Akhen eline gizlice ulaşan mektubu açıp okumaya başladı. "Bak sen... Küçük şeytan." Akhen sadece bebekten kurtulmayı planlarken böyle bir isteğin gelmesine şaşırmıştı. "Benim için fark etmez." Açıkçası seni öldürmek planında bir değişiklik yaratmazdı, varlığın ve yokluğun onun için göz ardı edilebilecek kadar değersizdi.

Ne aptalca bir düşünce... Bilgisizlik amaca giden yolu tıkar.

"Armin?" Akhen karı ve kocadan iki farklı mektup alışına güldü. "Demek birbirinizin de arkasından iş çeviriyorsunuz ha?" Akhen gülümseyerek okumaya başladığı mektupta ciddileşti. "İmkansızı istiyorsun Armin... Ama bu dolaylı yoldan istediğime geliyor. Tek fark sevgili Annie buna pek sevinmeyecek." Mantığını dinleyerek Armin'in isteğini yerine getirmeye karar verdi. "Zor olacak ama hadi ne yapacağımı düşüneyim. Hemen yerine gelecek bir istek değil." Akhen, Armin'e biraz zaman zaman istemek için mektup yazmaya başladı.

(Yn'nin gözünden)

"Bence direkt Roma'ya Atom bombası atalım." Atum yemek masasını çok sessiz bulduğu için olsa gerek yine heyecanlı heyecanlı herkesin dikkatini topladı.

"Atom bombası?" Levi dilimlediği etini ağzına götürürken ilgili bir şekilde sordu. Mikasa ve İsabel gibi küçük kız kardeşleri dışında en değer verdiği kişi Atum'du. İkisinin arasındaki ilişkiyi kıskanmıyor değilim.

"Atum'dan yani benim mükemmel, harika, muhteşem ismimden türettiğim şahane bir silah ismi. Bombayı atıyorsun ortalığın amına koyuyoruz, Roma falan kalmıyor, nasıl?" İkisinin sohbetine güldüm. Levi da çocukça gülümsüyordu. "Henüz öyle bir teknolojiye ulaşamadık ama senin için yine de Roma'yı ezerim."

"Aldatılıyorum ama!" Sahte bir sinirle Levi'a kızdım. "Üzgünüm yengeciğim, sen yokken ben vardım o yüzden Levi en çok benim."

"Sen öyle san, çocuk bile yaptım kocamdan."

"Benim için kavga etmenize gerek yok." Levi araya girip ikimizin önüne de ortadaki büyük etten biraz servis etti. "Yalnız evlenirken kumamın da olacağı bana söylenmemişti kralım."

"Hop hop, orada dur yenge. Ne kuması? Asıl sen benim kumamsın."

Elimdeki bıçağı kaldırarak gösterdim. "Bak bunu görüyor musun?"

"Yemek bıçağıyla mı öldüreceksin beni?"

"Yok ama sokabileceğim yerler var."

Levi güldüğü için içtiği su da boğulacaktı az kalsın.

"Bu iyiydi!" Yanımda oturan Mikasa omzumdan tutup gülmeye başladı. Çaprazımda oturan İsabel ise göz devirip yemeğine devam etti. Şu kızıl sürtük... Levi'ın karın kardeşi olmasa onunla da işim var ama n'aparsın Levi'ın biricik kardeşi.

•°•★

"Çalışmaya devam mı edeceksin?" Minik bir geceliğimle Levi'ın kucağında o evrak işlerini hallederken onu izliyordum. Bu aralar işleri çok yoğun olduğu için bebeğimle vakit geçirememek yoksunluk hissimi daha da arttırıyor. "Koca Mısır başıma kalınca maalesef böyle oldum."

Kucağında yan otururken bir kolumu boynun dolamıştım, diğer elimle ise çıplak gövdesinde geziniyordum. "Şu işleri Farlan ve Atum'a bir geceliğine yıksan olmaz mı?" Kulağına doğru fısıldadım.

"Biraz daha onlara iş yıkarsam dayak yiyeceğim." Yüzünü yana çevirmesiyle boynumla yüzleşti. Açık gerdanıma saldırmak istediğini biliyordum ama kendisini dizginlemeye çalıştı.

"Hadi Levi..." Boştaki elimle yanağını kavrayarak yukarı bakmasını sağladım. Yavaşça dudaklarımı dudaklarına sürttüm. "Seni cennete götürmemi istemiyor musun?..." Bacağımın üzerindeki eli kasıldı. Beni bir yerlere dayayıp acımasızca içime vurmak istediğini biliyorum bebeğim..

Firavun (Levi X Yn)Where stories live. Discover now