26

393 50 132
                                    

Oy ve yorum atmayanı domaltıyorum
•°•★•°•

(İlahi bakış açısı)

"Ne halt peşindesin?" Levi hiç beklemeden kindar bakışlarıyla sorusunu uzun masada hemen karşısında bulunan Armin'e yöneltti. "Barış iki taraf için de-"

"Zırvayı kes. Neyin peşindesin?"

Levi'ın gerginliği ve Armin'in rahatlığı arasında Etiyopya kralı Asmun kazasız belasız bu görüşmeyi atlatmak için dua ediyordu. İki kavgalı filin arasında kalan tavşan gibi hissediyordu kendisini.

"Levi hazretleri barış teklifini kabul ederse böylesine bir savaştan herkesi kurtarmış olur." Barış konusunda biraz daha Levi'ın üzerine gitmeyi tercih etti Kral.

"Barışmış," Levi güldü. "Karşınızda da ahmak vardı zaten." Tekrar ciddileşip seni parçalamak istiyorum diyen bakışlarını Armin'den ayırmadı.

"Bir müddet düşünüp ikimiz ve çevremizdekiler için de en iyi kararın bu olduğu sonucuna vardım. Teklifimi geri çevirmemelisiniz." Armin'in neye güvendiğini ikisi de anlayamamıştı ama bu sakin tavırlar hiç de hayra alamet görünmüyordu.

"Yapılan saygısızlığı unutacak kadar gurursuz birisi değilim. Kan dışında bir bedeli olamaz."

"Evlilik teklif ediyorum. Kız kardeşimle kuracağınız bir evlilik iki ülkenin de kan bağının oluşmasıyla bütün bu sorunları çözecektir." Levi, Armin'in kendi kardeşini bu kadar değersizce sunmasına şaşırdı. Gerçekten kız kardeşini köpeğin önüne kemik atar gibi fırlatmak onu için bu kadar kolay mıydı?

Levi kendi kardeşlerine asla böyle bir şey yapmazdı. Diğer herkes gibi değildi onun ailesi. Birbirlerine gerçekten kardeşlik duygusu ile bağlıydılar -bazıları hariç-.

"Kız kardeşini kendi yediğin haltı temizlemek için üzerime mi atacaksın? Üzgünüm ama ben senin aksine eşine sadık bir adamım. Eşimden başkası hiç olmadı ve olmayacak." Ackerman'lar böyledir. Bütün ömürleri boyunca tek bir kişiye sadık yaşarlar, yeri geldiğinde hayat arkadaşıyla birlikte ölmeyi tercih edenler bile olmuştur.

"Duygusal düşünmeyin lütfen. Siyasette duygulara yer yok."

"Yok, henüz onurumu kaybetmedim." Levi ayağa kalktı. "Bir ay sonra kelleni almaya ben geleceğim." Boğucu aurası odayı kaplarken ezici gözleri tepeden Armin'e bakıyordu. "Bekliyor olacağım ancak." Ateşi Levi'ın kucağına atma zamanı gelmişti. "Eşiniz hakkında bu kadar bilgisizken onu böylece savunmak... Gülünç."

"Yine ne zırvalıyorsun!?"

"Eşinizin köle kanı taşıdığından hatta babasının annemizin ölümünden sorumlu olduğundan habersizsiniz. Sadık (!) eşiniz size yalan söylüyor ama siz hala evlilik teklifimi reddederek ona sadık olacağınızı söylüyorsunuz." Meydan okuyan ve aşağı gören bakışlarını bu kez o Levi'ın gözlerine dikti. Levi annesinin adının geçmesiyle donakalmıştı ama böyle bir ortamda kendisini kaybedemeyeceği için hemen toparlandı.

"Bunları zaten biliyorum. Zırva." Yalan söylemek en iyi yoldu. "Eşinizi korumak için yalan söylemeyin-"

"Kes sesini! Senin haddine değil." Odada olanları endişeyle izleyen diğer kişiye döndü. "Şahitsin. Bir uzlaşmaya varılmadı." Sonra hızlıca fırlayarak yerinden kalktı ve odadan hışımla çıktı.

O iti kendi ellerimle geberteceğim.

•°•★

"Çok yorgunum..." Levi'ın yokluğunda kokusunun sindiği yastığına sarılarak idare etmeye çalışıyordun ama yaramaz miniğin -aslında sadece o değil- babasını istemeye devam ediyordu. "Annecim baba hemen gelemez ki... Ben de onu çok özledim..."

Neden bu kadar duygusal olduğun hakkında bir fikrin yoktu ama bildiğin tek şey Levi'ın kollarıyla seni sarmasını ve seni severken hiç durmadan ağlamak istemendi. "Ağlamak istiyorum ama ağlamak için bir nedenim yok..."

(Yedi yirmi dört böyleyim aq)

"Yengeciğiiim!" Nuru'nun sesini duyunca başını gömdüğün yastıktan kaldırarak destursuz odaya giren Nuru'ya baktın. Ah, şu kız hiçbir zaman ele avuca sığmayacak.

"Yengeciğiiim! Bugün nasılsın? Yeğenim nasıl? Çok yorgun musun?..." Diye başladığı soruların büyük bir kısmını algılayamadın ama "iyiyiz" diyerek geçiştirdin onu.

"Neden bu kadar kötü görünüyorsun ama? Neden üzgünsün? Abiciğim bir şey yaptıysa eğer söyle ben ona kızarım!"

"Levi ne zaman dönecek?" Dedin sorusunu es geçerek. Geri dönmesini istiyordun. Nedendir bilinmez ne sen ne de bebeğin hiç rahat değildi. Sanki... Kötü bir şey olacaktı...

"Bilmem ki. Bu gece dönemezse yarın mutlaka burada olur."

"Çabuk olsun." Levi'ın yastığına daha sıkı sarıldın ve gözlerini yumdun. "Biraz uykum var yalnız bırakabilir misin beni?" Uyku ile uyanıklılık arasında sayıkladın. "Elbette yengeciğim."

•°•★

"Ah, sevimli yengeciğim. Sen hep böyle uyursan işim zor olur ama..." Akhen'in uyuyan bedeninin yanına gelip başında dikildi. "Çok güzel bir kadındın yazık olacak." Çizmesine sakladığı hançerini çıkardı.

Hayal meyal onu görür gibi olmaya başlamıştın. Uykusu ağır birisi olsan da Akhen'in sesi uykunu bölmüştü. "Uyandın mı güzellik?"

"Sen ne?-" Ağzına kapanan elle kendine gelmiştin. Korkudan kalp atışların hızlanmaya başlamıştı bile.

"Şimdi sessiz olalım ki karnındaki ufaklığa bir şey olmasın değil mi?" Sinir bozucu bir şekilde sırıtması korkunu arttırıyordu. Kollarınla karnındaki huysuzlanan bebeğini korumak istedin.

"Aferin, şimdi seninle sessizce gitmemiz gereken bir yer var. Aksi hâlde ufaklık için hiç iyi şeyler olmaz tamam mı?" Ellerini ağzından çekti. Elindeki hançeri rahatlıkla görebiliyordun. "Ne-ne oluyor?"

"Armin'in yanına kısa bir yolculuğa çıkıyorsun güzellik. Bir daha geri dönmemek üzere." Armin'in adını duymanla büyük bir korku bedenini sardı. "Bunu neden yapıyorsun?"

"Hakkım olanı geri alabilmek için. O taht benim hakkımdı ancak o çok sevgili eşin kardeşlerimizi bizzat öldürerek kuralları çiğnedi." Bunları söylerken yüzü tiksinen bir hâl almıştı. "Levi kimseyi öldürmedi. Sadece hainleri-"

"Kime göre hain? Hekith ve abisi hain değildi. Sadece kendi canlarını kurtarmak için Sümerden destek almak istediler ama Levi onları öldürdü."

(Hekith ve abisi 2. Bölümde geçiyordu belki hatırlarsınız)

"Sus artık. Bırak beni." Kolumdan tutup beni yataktan kaldırdı. "Kes kesini. Levi'ın da birilerini kaybetmenin ne demek olduğunu öğrenmesi gerek."

Bomboş olan koridora çıkardı seni. O gece saray muhafızlarının hepsine rüşvet verdiği için onu durduracak kimse yoktu. "Bırak beni lütfen! Levi seni affetmez! Vazgeç bu aptallıktan, seni öldürür!"

"Kes kesini." Seni neredeyse sürükleyerek götürürken gücünün yettiği kadar izin vermemeye devam ettin. "Biraz daha aylaklık edersen o karnındaki piçi Armin'den önce ben geberteceğim." Dişlerinin arasından sıkarak konuştu. Sinirlenmeye başladığı her halinden belliydi.

"Gitmek istemiyorum lütfen bırak...." Ağlamak dışında bir şey yapamamak sinirlerine dokunuyordu. Karnındaki bebeğin de olan bütün kötülüklerin farkındaymış gibi içeride hareketlenmişti.

"Armin'in suyuna gitmeye bak çünkü geri döneceğin bir Levi olmayacak."

•°•★•°•
Yn'cik uzun bir yolculuğa çıkıyorsun 😈

Firavun (Levi X Yn)Where stories live. Discover now