28

355 44 175
                                    

"Merhaba~" Historia neşeli bir şekilde elinde yemek tepsisiyle geldi, burada esir olduğun süre boyunca sana arkadaşlık ediyordu. "Merhaba Historia."

"Minik nasıl?"

"Hissediyor olsa gerek bana hiç zorluk çıkartmıyor. Nazlı bebeğim usluca duruyor." Elini karnının üzerine koyup doğuma az kalan karnının üzerinden onu okşadın. Bu temasa hemen bir ayakla karşılık almıştın bile. Sana dokunmak ister gibi ayağını itmişti.

"Olan şeyler onu da üzüyor olmalı." Historia tepsiyle birlikte yanına oturdu ve tepsiyi önüne koydu. "Evet... Her gece uyumadan önce babasıyla sohbet ederdi. Ama bu durumda pek mümkün olmuyor..."

"En yakın sürede geri dönmeni ben de istiyorum ama elimden gelen bir şey yok, üzgünüm Yn." Historia, abisinin yaptıkları yüzünden mahcubiyetle başını eğdi. "Sana karşı bir öfkem yok, için rahat olsun. Eminim, bu misafirlik uzun sürmeyecek."

"Umarım."

Tepsideki yemekleri pek iştahlı olmasan da yemek için kendini zorladın. Sağlığından olmak için en kötü zamandı o yüzden dikkatli olmalıydın.

"Dışarıda neler döndüğünü biliyor musun Historia?" Historia'nın yüzü düştü. "Pek iyi şeyler değil… Savaşa çok az kaldı ve kimsenin bir diğerine acımayacağı ortada. Aynı şekilde sarayın da ne kadar karışık olduğunu tahmin edebildiğini biliyorum." Annie ve Armin arasında yaşananları tahmin edebiliyordun. "Aynı şeyin sizin hanedanda da olduğuna eminim. Bir hain ve Levi'ın güvenini kaybeden kardeşler." Haklıydı. Şu anda onlar arasında ne yaşanıyor merak ediyordun. Mikasa'nın epey kötü bir durumda olduğundan emindin. "Ne yapıp edip bu durumdan kurtulmalıyım."

"Eğer gidersen savaşın biraz da olsa durma ihtimali var. Böylesine kanlı bir savaşa şahitlik yapmak istemiyorum."

"Hepsi benim suçum..." Historia yanlış konuştuğu için dilini ısırdı. "Hayır! Öyle demek istemedim. Suçlu olacak en son kişi bile değilsin Yn."

"Bunu durdurmam lazım."

"Her şey yoluna girecek bana güven." Elini tutup samimi bir şekilde gülümsedi. Sen de samimiyetine aynı şekilde karşılık verdin.

Ne yapıp edip kurtulmanın bir yolunu bulmalıydın.

•°•★

"Konuşmayacaksın yani…" Bağlı olduğu sincirler sayesinde ayakta durabilen kapı askeri konuşamayacak haldeydi. Şansına karşısına Levi gelmiş ve onunla epey güzel ilgilenmişti (!) "Ailenle tehdit edilmiş olman sence ne kadar umuruzda?" Atum neşe kaynağı maskesini bir kenara bırakmış ve gerçek yüzünü gösteriyordu. O soğuk, kibirli ve yargılayıcı bakışlar... "Affedin beni nolur." Adam ağlamaya başlayınca Atum'un üst dudağı tiksintiyle kasıldı. Ağlayan aptallardan nefret ederdi.

"Eğer şimdi konuşmazsan aileni ben parçalayacağım." Atum adamın saçlarından tutup kendisine çekti. "Yeterli Atum. Bu böyle olmayacak." Atum tiksinti ile elini, işkence aletlerinin olduğu masadaki bezle sildi. "Yarın bugün savaş başlayacak biliyorsun. Ordunun başında olmalıyım." Levi diken üstündeydi. Stres, endişe, korku ve kimseye güvenememek sinirlerini zorluyordu.

"Mikasa ne olacak?" Atum odasından çıkmamakta ısrarcı olan kardeşinin durumu için endişeleniyordu. "Ne istiyorsa onu yapsın."

Levi ayağa kalktı ve Seth'in ona verdiği kılıcı ile mahkumun boynundan karnına kadar derin bir kesik attı. Üzerine sıçrayan kanları umursamayarak zindandan çıktı. Atum da peşinden ilerledi ona göz kulak olabilmek için. "Zindanı ateşe ver." Atum duyduğu şeyle durdu. "Ne?"

"Daha fazla aptalla uğraşamam hepsinin yanarak ölmesini istiyorum. Derileri eriyerek..." Atum, Levi'ın öfkesine şaşırsa da bir şey demeyerek dediğini yaptı.

Firavun (Levi X Yn)Where stories live. Discover now