11: "Avcısını Avlayan Av"

4K 299 1.1K
                                    




Sonunda gelebildik.

Bu bölüm yaklaşık 14 bin kelime. 5 bini önceden hazırdı, önceki bölümden arta kalan kısımdı. Sınır geçen perşembe günü geçildi ama ben bütün hafta şehir dışında olduğumdan hiç yazamadım. Hasta olan arkadaşımı hatırlıyor musunuz? Hah işte onun yanındaydım. Eve pazartesi döner dönmez yazmaya başladım ama, 8000 kelimeyi iki günde yazamadığım, üç gün daha uzadığı için sizden özür dilerim. Keşke makina olsaydım da iki günde 8000 kelime yazabilseydim. Ama değilim. İnsanım. Ve bir hayatım var. O yüzden böyle gecikmeler yaşanabiliyor. Kusura bakmayın.

Bu kimi yerde ağlayarak, kimi yerde gülmekten ölerek yazdığım bir bölüm oldu ama yetiştirme telaşına girdiğimden ve üzerimdeki baskıdan çok içime sinmeyen bazı yerler oldu. Olsun, düzenlemeye alırsam baştan yazarım. Umarım bunu da beğenirsiniz.

İyi okumalar🫶🏻




BU KURGU, HER SANİYE VE DAKİKA KENDİNİ TEHLİKEYE ATARAK BİZİM GECE YATAĞIMIZDA RAHAT UYUMAMIZI SAĞLAYAN KAHRAMAN TÜRK ASKERİ VE VATANI HER ŞEY PAHASINA KORUYAN ŞANLI TÜRK ORDUSUNUN ŞEREFİNE YAZILMIŞTIR. KURGUDA GEÇEN OLAY, KİŞİ VE YERLER GERÇEK HAYATTAN BAĞIMSIZDIR. BU BAĞLAMDA KURGU GERÇEĞİ BÜTÜNÜYLE YANSITMAMAKTA, SADECE GERÇEKLE BAĞLANTILI ÖĞELER KULLANMAKTADIR. YAZIDA KONU GEÇEN HER ŞEY KURGU AMAÇLIDIR, AKSİ HİÇBİR AMAÇ GÜDÜLMEMEKTEDİR.












🌙🌟






11. BÖLÜM
"Avcısını Avlayan Av"




Vay, Sezen Aksu
Eski Bir Dosta Rastladım, Ümit Besen
Batsın Bu Dünya, Orhan Gencebay
Yalnızlık Senfonisi, Model








Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi asla affetmeyiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi asla affetmeyiniz.
-Hz. Ali (r.a)






Bizi hedefimize götürecek olan sokağa döndüğümüzde, içinde bulunduğumuz araba yavaşladı ve ben derin bir nefes çektim içime. Sabah bana adresini kısa mesaj olarak attıkları eve yaklaştıkça ben daha da çok geriliyordum, gerildikçe de içimdeki yangın harlanarak daha da yakıcı bir hâle bürünüyordu.

"Sakin ol, ay parçası," diye soludu yanımdaki adam, hâlâ her bakışında tenimden dumanlar çıkarttığını hissettiğim sarımsı kehribar rengi gözleriyle bana yandan bir bakış atarken. "Geç kalmadık. Sana seni yetiştireceğimi söylemiştim ve ben sözlerimi tutarım."

Sesindeki ince alayla karışık flörtöz ton, gözlerimi yuvalarından çıkartırcasına devirmek istememe sebep oluyordu. Allah'ın salağı, gerginliğimin sebebinin geç kalmak üzere oluşumuz olduğunu sanıyordu. O beni almaya geldiğinde arabasına binip bu küçücük alanda aynı ortama girdiğimizden beri on dakika belki geçmiş geçmemişti, ancak şimdiden bana onu yanımda gezdirme kararımı sorgulatmaya başlamıştı bile. Biz ilk tanıştığımızda yarınlar yokmuş gibi bana Allah ne verdiyse yürürken bu kadar salak değildi sanki bu çocuk. Ya da belki de o da gergindi ama gerginliğinin üstünü böyle örtmeye çalışıyordu. İçimde ona karşı olumlu yaklaşan tarafımı silkeleyerek kendisine getirmek istedim, ama söyleyebilecek bir şeyim yoktu çünkü haklıydı.

İZMİHLÂLWhere stories live. Discover now