3. BÖLÜM

588 22 8
                                    


"Ulan Selim, ulan dingil senin ben dilinin ayarını sikeyim oğlum!"

"Lan bana niye sövüyorsun? Ben mi dedim 4 buçuk saat nizamiyede koşalım diye komutana mal Erdem. Sadece ne zaman başlarız Komutanım dedim adam da bu anı bekliyormuş demek ki ne bileyim ben. Nefes nefese kaldım zaten burada konuşturma şimdi beni."

"Nefes nefese kalmışmış ulan benim böbreğim düştü burda 1 saattir yerlere bakıyorum nereye yuvarlanmış diye hain evlat!"

"Abartma lan susta koş işte! Senin yüzünden 50 tur daha yersek seni böbreğinle beraber bu betona gömerim Erdem."

"Susun lan sizi mi dinleyeceğiz!? yarım saattir bir susmadınız be. Herkes koşuyor sizin gibi ses çıkaran var mı lan?"

"Ama Tekin Komutanım, şu tek hücreli ibne yüzünden 4 buçuk saat 8 dakikadır koşuyoruz bu reva mı bize ya?"

"Reva koçum reva sen şu çeneni tutmadığın sürece her şey reva sana. O yüzden sus ve koş Erdem."

"Emredersiniz Komutanım."
 
______________________________________

Neredeyse 5 saattir koşan timin ayak sesleri tüm nizamiyede duyuluyordu. Bu kadar saat aynı tempoda durmadan koşabilmek ancak bir özel kuvvet timinin dayanabileceği bir durumdu. Helal olsundu valla.

En sonunda dayanamayıp odamdan çıkarak nizamiye kapısına yürüdüm. Bahçeye vardığımda koşmaktan nefes nefese kalmış tim tam karşımdaydı. Hepsi Bitap düşmüş durumdaydı. Bir kişi hariç.

Timin en önünde koşan Yüzbaşıda tek bir yorgunluk belirtisi yoktu. Hatta bıraksan iki gün daha koşabilecek durumdaydı.

Ben şaşkın şaşkın onu izlerken Yüzbaşı'nın gözleri beni bulmuştu. Kısa bir duraksamanın ardından toparlanarak kendime geldim.
Hazır ol vaziyetinde beklerken Yüzbaşı koşmayı bırakarak timine döndü.

"Bugünlük bu kadar ısınma yeterli tim. Dinlenebilirsiniz."

Tim rahatlarken hala söylenmeye devam edenler vardı.

"Ne ısınması Komutanım elektrikli sobaya döndük burada. biraz daha koşsaydık ben burdan direkt Avrupa olimpiyat Elemelerine kayıt yaptırmaya gidecektim.

Yüzbaşı Erdem'e nasıl baktıysa çocuk 1.90 boyuyla 180 derecede yıkanmış çamaşır gibi yerinde büzülmüştü.

Timi az çok tanıyordum artık Selim ve Erdem timin zevzekleriydi. Tekin Üsteğmen Yüzbaşı'dan sonra timin en rütbelisiydi ve anladığım kadarıyla timin abisi konumundaydı. Savaş pek konuşmuyordu, timin sessizi oydu. Faruk, Hakan ve Özgür'ü pek tanıyamamıştım ama onlar da kendi hallerindeydi.

Time arkasını dönüp bana doğru yürüyen Yüzbaşıyla duruşumu düzelttim. Bana yönelen adımlarıyla tam önümde durup yüzüme baktı.
Ne yapacağımı bilemezken ben de sadece onun yüzüne bakıyordum.

"Üsteğmenim hayırdır bir problem mi vardı?"

"Hayır Komutanım."

Gerilmiştim.

KALBİMİN ORTASINDAWhere stories live. Discover now