SAU. RAW.

104 65 52
                                    


Koca bir dünya ve  koca bir şehir. İçinde yaşayan insanlardı Ölümüne insafsız olan. Her biri birer insanken Hiç birinin kalbi bir insana ait değildi. Hiç birisi merhametin ve vicdanın ne olduğunu bilmezdi. Onlar için güçsüzler öldürülmeliydi. Zayıflat acı çekmeliydi. Yanlızlıklarına derman gaddar ve acımasız yollar sunulmuş. Her birinin ismi kehanette lanetli geçerken. onlara liderlik edenlerin ismi kül diye geçerdi.

Mevsimler küstü onların şehrine. Karlar hüküm sürdü tüm mevsimlerin yerine. her mevsim onları terkederken. onları terletmeyen soğuk bir kışla lanetlendiler  Lanetli mevsim. kimin kalbini soğuttu. Kiminin ruhunu öldürdü. Kimin ise güneşin kapısına kilit vurdurup sonsuza kadar o kapıları kapalı tuttu. Gaddar ve kuralsız oynadıkları kanlı oyunun çığlıkları yüksekti sessiz şehir'de. Yağmura ihtiyaç vardı. Çünkü artık kirlilikten pas tutan kalplerinin arınması gerekiyordu. Ölüler vardı. Ama mezarları yoktu onlara ait bedenleri yoktu. onların sadece üşüyen ruhları vardı. Ama ölümsüzler üşümezdi. Çünkü kötülük onların kalbi haricinde bedenlerini hırs ve öfkeyle ısıtıyordu. Kimi gözlerinde ateşinim.

kıvılcımlarını tutuşturuyordu. Kimi ise o ateşin başında durup durmaksızın harlıyordu. Kimi ise o lavları etrafına püskürtüp dokunduğunu kül ediyordu.  Ve o acımasızlığıyla bahsedilen aynı zamanda kusursuz yaratılışıyla tüm gözlerin ulaşılmaz hayali olmuştu.

Ona kül derlerdi. Onun ateşi yakmaz veya yanmazdı. O dokunmadan gözleriyle yakardı. Sau raw denildiğinde. Tüm canlıların duydukça ürkütü o isim gelirdi. Nerde bir yangın nerde bir kar görselerdi. Onu hatırlarlardı. Onu yanlızca zarar veren ve öldürenlerin adı anılınca hatırlanırdı. çünkü sau raw ölümü sevmezdi. ölüm onun şehri için onun kurallarına göre sadece kurtulustu.

Ve bir an geldi dengeler Altus oldu. bir kadın geldi. gelişiyle yüz yıllardır küskün Yağmurlar yağdı. O öyle bir geldi ki. Ağlamayı bilmeyen kral ağlamayı öğrendi.

Dökülmeyen yaşlar yağmurlarla veda etti. onun ölümsuz zamanında eskiler yenilendi. ve tüm gerçekler gizledikleri kapıların ardından çıktı. lakin onların  bilmediği bir şey vardı ki. Hayaller ve rüyaların asla gerçek olmadığı. Ve sau raw'ın da en az kendisi kadar acımasız olduğuydu. Kehanet yalanla süslenmiş bir düştü gerçekse. sadece bir yalanın hikayesi oldu.

"

Sayfalarımı eksik verdin. Çünkü hikayemde ki kadının mutlu olduğu sayfası bulunmadı. Sanırım onu benden hatıra olarak aldın. Peki  söyler misin. Bana senden ne kaldı?" kelimeleri ruhumu kasvet gibi sararken. gözlerimin içine veda eder gibi baktı.

"Yokluğunda tek teselyem bana bıraktığın anılarındı. şimdi benden onlarıda aldın söyler misin senden geride bana ne kaldı?"

______________________________________

Bazen hayal kurarsın ve o hayalin hep gerçek olmasını dilersin. tıpkı kitaplarda ki karakterlerde kendini bulduğun gibi. ve onlara kendi hayatını paylaşırsın. yazdığımız hikayeler bazen bizim hayalimiz oldular bazen ise gerceğimiz.

Ve ben gerek olsun gerçekten gerek olsun hayallerden bir hikaye yazdım çok güzel bir hikaye oldu. dilerim ki sizi memnun ederim.

Bu kurguda hem aşk hemde bir baba ve oğlunun birbirlerine olan savaşlarını okuyacaksınız. umarım beğenirsiniz.

Tanıtımı beğendiniz mi? ve fikirleriniz nelerdir? lütfen benimle paylaşın.

Oy atıp yorumlayın sizi seviyorum.

SAU RAWES (SERİSİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin