Kurtulmayı bekleyen dört hayat vardı. Dört enkaz vardı.her biri bir çukurda çıkışı arıyordu kimi acımasız kalbine merhametin kırıntılarını koyup geçmişin yanık küllerinden bir ateş yakıp harladı.ve o harlanan ateş.saplantılı bir aşkın sembolüydü elleri kirli.kalbi acımasızlığın kendine bir ruh yarattığı bir dünya gibiydi.bedeni ulaşılmaz bir dağ gibi yıkılmaz ve dikti.onun bedeni eşsizdi.ama ruhu eşkiydi onun tek kurtuluşu aşktı. Kimi ise gecelerini sabahladığı sokaklarında ruhunun tek ilacı olan sevgiye bağlanıp mutluluğun kapısını açmadığı güneşin sırtını döndüğü hayatına yeni bir umut koyup.o umutla yeniden yaşayıp ayağa kalktı.ve o umut sevgiydi. Bir günah gibi.güzeldi.bir rüya olmayacak kadar eşsizdi . gerçekleşmeyen hayal gibiydi mavi gözleri.cezasız yargısız infaz ediliyordu bedeni.bir bedel yoktu.ama kurban giden iki beden vardı.iki suçsuz kadın..iki çıkışı arayan çaresiz adam. Dört hayattan biri dedi ki" masallara inanma çünkü ben gerçekler de saklıyım" Bir diğeri dönüp."bana bir geçmiş borçlusun.çünkü benden koca bir hayat aldın" Diğeri başını eğip çaresizce fısıldadı." Bir ölüye aşık olunmaz.ama ben aşık oldum yaşayan ölü bir adama". Diğeri uzun bir sessizliğin ardından." Dediler ki aşk kusurlarıyla sevilirken güzeldir.ama bilmiyorlar ki aşk'ta kusur yoktur.aşkta kaçış vardır direniş vardır.aşk kırmızıdır.kan rengini taşır kan akıtmayı sever.aşk bir çok şeydir keşfedlmek istenilen bir duygudur.çözülmez bir ağdır. "Yokluğunda en iyi teselli eden fotoğraflarındı.yüzünü unutmak için yılların geçmesini bekleyen zihnimi her gün fotoğrafına bir göz yaşı konduran gözlerimdi.
7 parts