Bölüm 196: Rahatlatıcı Zamanlar[2]

123 11 4
                                    

Tren istasyonundan çıktıktan sonra Remolan caddesine vardık. Ashton şehrinin merkezi bölgesinde yer alan oldukça ünlü bir alışveriş bölgesi.

Remolan sokağına adım attığımda şaşkınlık içinde kaldım.

İnsanlar her yerde, devasa binalar, dev çeşmeler, gösterişli restoranlar, devasa mağazalar ve hatta pasajlar. Burası her şeye sahipti.

Kalabalık caddelere göz atarak kendime bir söz verdim.

Takım elbise aldıktan hemen sonra eğer hâlâ böbreklerimi satmamış olursam kendime şık bir şeyler ısmarlayacağım.

Benzer şekilde sokaklara bakan Kevin, "Ben buraya yalnızca bir kez geldim, yani sen rehber olacak mısın?" diye sordu.

Kevin'in sesini duyan Emma gururla başını salladı, "Tabii ki çocukluğumdan beri buraya geliyorum. Burayı evimin arkası gibi biliyorum. Sadece çoğu mağazanın nerede olduğunu bilmekle kalmıyorum.Kim olduklarını da biliyorum..."

Kalabalık caddelerde yürürken Kevin ve Emma sohbet etmeye devam ettiler. Zaman zaman Amanda da sohbete katılıyor, Emma da onu zorla içine çekiyordu.

Kevin defalarca beni sohbete dahil etmeye çalıştı ve bunu yaptığında ben de gönülsüzce cevap verdim.

"Ren, daha önce buraya hiç gelmemiştin değil mi?"

"Hayır gelmedim"

"Pekala, buraya yalnızca bir kez geldim o yüzden sanırım ben de senin kadar bilgisizim"

"Sanırım öyle..."

Kevin ve ben konuşurken Emma'nın adımları durdu. Onun örneğini takip ederek ben de Kevin ve Amanda ile birlikte durduk.

Başımı kaldırıp baktığımda büyük, şeffaf bir kapının önünde durduğumuzu fark ettim. Arkasında farklı kıyafetler giyen sayısız manken vardı.

Takım elbiselerden normal gömleklere kadar mankenler, birbirini mükemmel şekilde tamamlayan farklı kıyafet takımları giyiyordu.

Gözlerimi mankenlerden ayırıp önümüzdeki mağazaya daha yakından baktığımda ilk fark ettiğim şey, üzerinde [Shiplen terzi&giyim] yazan büyük bir tabelaydı.

"Burası mı?"

"Evet, buradaki müdürü tanıyorum, o yüzden kıyafet konusunda sana yardımcı olabilir, Üstelik..."

Amanda'ya bakan Emma heyecanla şöyle dedi:

"...burası sadece takım elbise satmıyor, aynı zamanda kadınlar içinde kıyafet satıyor"

"Kadınlar da mı?"

Onaylayarak başını sallayan Emma, elini kapı koluna koydu ve kayıtsızca kapıyı itti.

"...Tamam, hadi içeri girelim"

Çok geçmeden dükkanın içi herkesin görebileceği hale geldi.

Tıpkı Emma'nın dediği gibi mağaza pek çok bölüme ayrılmıştı; kadın bölümü, erkek bölümü ve çocuk bölümü vardı.

Her bölümde farklı fiyatlara sahip farklı kıyafet türleri vardı.

"Kıyafetler nerede?"

Mağazaya girdiğimde biraz çitlerin üzerindeydim.

Mağaza takım elbise üreten bir mağazaya benzemiyordu. Her ne kadar mankenler de bazı takım elbiseleri görsem de, ne süslü ne de kaliteliydiler.

Eminim Emma beni buraya sebepsiz yere getirmez.

Emma mağazaya kayıtsızca bakarak cevap verdi.

"Sana bir takım elbise almadan önce neden birkaç kıyafet seçmiyorsun?"

The Author's POV /Novel Çeviri Where stories live. Discover now