Bölüm 3

31.3K 1.5K 364
                                    


Merhaba..

Hikaye Alef gibi yarı texting ilerleyecek bununla ilgili Alef'te eleştiri almıştım. İlk bölümlerden belirtmek istedim.

Birazdan bir bölüm daha gelecek muhtemelen beklemede kalalım 💕

Başka bi' evrende, en güzel hâlinleSen hayata karış, ben daha da biteceğim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Başka bi' evrende, en güzel hâlinle
Sen hayata karış, ben daha da biteceğim



BÖLÜM ÜÇ

"Merhaba," dedi Sena hepimizin adına.

Eren bizi daha doğrusu Sena'yı fark ettiği gibi ayağa kalktı. Gözlerine sıçrayan ışıltılarla genişçe gülümsedi. "Hoş geldin..hoş geldiniz." Sena'nın elini tutarak kendi sandalyesinin yanındaki sandalyeyi çekti geriye oturması için. Daha sonra karşı taraftaki boştaki iki sandalyeyi işaret etti bizim için. "Böyle geçin isterseniz."

Nihayet hepimiz yerleştiğimizde ben tam istediğim gibi masanın en köşesinde kalmıştım. Yanımdaki Poyraz'ın diğer yanında oturan kız ona elini uzattı. "Hoş geldin,Tuğçe ben."

Poyraz başıyla cebindeki elini gösterdi. "Çıkarmaya üşendim, Poyraz işte yetmez mi?"

Göründüğü üzere arkadaşım benden daha arkadaş canlısıydı. Sena masanın altından ayağıma vurunca ikimize de ölümcül bakışlar attığını fark ederek kızın havada kalan eline uzandım. "Laçin bende,"

Tuğçe rahatsızca gülümsemeye çalıştı. Poyraz'ın tavrına sinirlenmiş görünüyordu. Ben olsam delirirdim sanırım, hak veriyordum.

Masadakilere baştan sona göz gezdirdim. Erenin yanında esmer uzun boylu bir kız oturuyordu. Onun yanında ise Doruk vardı. Doruk göz göze geldiğimiz ilk an "Gökçe gelmeyecek mi ?" diye sordu. Benden önce karşısında oturan Kartal cevap verdi. "Onlar Burçinle alışverişe gittiler."

Sena ile anlamlı bir bakışma yaşadık. Poyraz ise seslice ofladı. "Her neyse" dedi sarışın kız. "Hepiniz dansçısınız değil mi?"

"Yok" dedi Poyraz kızın gülüşünü taklit ederek. "Dans okuluna bahis oynamaya gidiyoruz."

Karşımda oturan ve en başından beri bakmamak için direndiğim Yaman'ın alaylı sesini duydum. "Arkadaş güzel kıvırtıyor Çiğdem," Sarışın kızın adı demek Çiğdem'di. "Dansçı olduğu bariz değil mi ?"

Niye durduk yere Poyraz'ı kışkırtmak istediğini bilmesem de Poyraz'ın anında sinirleneceğini bildiğim için kolunu tuttum. "İzlemeyi seviyorsun anlaşılan beni ?" diye sorguladı sakin tutmaya çalıştığı sesiyle.

"Seni değil," Bakışı saniyelik Poyraz'ın tuttuğum koluna çevrildi. "Sen daha çok seyir zevkime gölge oluyorsun."

Sohbet Eren'in açtığı konuyla dağıldı. Aslında sohbetleri sarıyordu, birbirleriyle uyumlu bir arkadaş grubuydu. Yaman pek konuşmuyordu. Bir kolu bacağında diğeri Çiğdem'in sandalyesinin üzerindeydi. Bacağında duran elinde tuttuğu telefona bakıyordu yalnızca.

Hepsini az çok tanımıştım. Basketbol takımının kaptanı Yaman'dı. Kartal ve Eren takımdalardı. Doruk ve isminin Nehir olduğunu öğrendiğim esmer kız yüzme takımındaydı. Çiğdem ise voleybolcuydu. Hepsi fit görünüyordu, sporcu oldukları her hallerinden belliydi.

Beklemediğim bir anda telefonum çalmaya başladı ve gördüğüm isimle kalakaldım. Kucağımdaki ekrandan yazan ismi gören Poyraz sesli bir küfür ederek telefonu aldı birden. Ayağa kalkıp çıkışa ilerleyince bende ayağa kalktım. Sena soru soran gözlerle yüzüme bakarken Çiğdem "Bir sorun mu var ?" diye sordu. "O senin telefonun değil miydi? "

"Öyle evet ama.." Yaman'ın dik bakışlarını hissedince ona baktım istemsizce. "Ortak bir tanıdık."

"Sanki sinirlendi gibi" diye tahmin yürüttü Kartal.

"Poyraz bu, her zaman sinirlidir." diyerek olayı toparlamaya çalışan Sena'ydı. Ben hala gözlerini çekmeden ifademi süzen çocuğa bakıyordum.

"Ben Poyraz'a bakacağım," Sena'ya çevirdim başımı. "Canım tatlı bir şeyler çekti sipariş etsene biz gelene kadar." Koşar adımlarla yetiştim Poyraz'a. "Bir daha sakın" dedi barut gibi öfkesiyle, telefonda konuşuyordu hala. "Ne şekilde yaşıyorsan yaşa pişmanlığını ama bu kızı bir daha sakın arama."

Beni gördüğü an telefonu kulağından çekip yüzüne kapattı. Gözlerinde; gördüğüm öfke gitti ve beni izleyen şefkatli bakışlar yer etti.

"Bu kadar abartı tepki verme." Sesim istediğim kadar güçlü değildi. "Masadaki herkes bir sorun olduğunu anladı." Gözüm dolduğu için başımı önüme eğdim ama bir adım atarak bana sarıldı. Başımı bir çocuğa sarılır gibi eliyle göğsüne yasladı.

"Tamam, sen endişe etme tamam mı ? Kimse bir şey anlamaz."

Anlamazlardı evet ama sorgulamaları bile benim için katlanılamazdı. Eğer ki şu hayat bana bir seçim şansı sunsaydı hiç düşünmeden bir buçuk sene öncesinde olanları unutmayı seçerdim.

Tamamen unutmak.

"Adını duymak bile delirtiyor. Sen benim kardeşimsin kızım. Abin değilim ama annem seni doğursa ancak bu kadar böyle hissederdim." Saçlarımı karıştırdı. "Napayım görünce delirdim işte?"

"Yapma ya" diye vurdum eline ama beni güldürene kadar devam etti. Az önceki keyifsizliğim kaybolduğunda beni uyuz ederek aklımı dağıtan çocuğa sarıldım tekrar.

Geri çekildiğim ve arkamı döndüğümde sırtını duvara yaslamış sigarasından çektiği nefesi bırakırken bizi izleyen bir çift kara gözün odağında olduğumuzu fark ettim. Sigarasını bitirmeden duvarda söndürüp yere attı izmariti.

Biz içeri geçecekken o bizden tarafa ilerleyerek bir şey demeden yanımızdan geçti ve arabasına bindi.

"İnsan bir görüşürüz der."

"Havasına baksana piçin" dedi Poyraz yüzünü buruşturarak. "Küçük dağları ben yarattım diye geziyor herif. Salonda ne zaman selam verdi de şimdi verecek ?"

"Doğru" diye akıl yürüttüm. Dikkatimi çektiği bir gerçekti ama o tekinsiz duruyordu. Hayatıma artık gerçekten kibar ve düşünceli insanlar alacağıma dair kendime verdiğim sözü hatırlatarak bakışlarımı ondan çektim. "Boşversene, Sena için geldik zaten. Onunla bir daha aynı ortama girecek değiliz ya."

"O kadar emin olma." Poyraz telefonunda neyi okuyorsa kaşları çatılmıştı. "Grup kurmuşlar," dedi tadı kaçmış gibi. "İçerideki herkes var."

Panduf | TextingWhere stories live. Discover now