Şart

184 34 34
                                    

selamoo

dicek bisey olmadigi icin hadi baslayakk
___________________________________

JİSUNGUN GÖZÜNDEN

"HAYIR HAYIR MİNHO!"

Göz yaşlarım gözlerimden sel gibi akıyordu. Boğazım yanmaya başlamıştı. Ellerim, tüm vücudum ve sesim titrerken sayıklıyordum.

"Minho minho MİNHO uyan söz vermiştin MİNHO UYAN" ben sayıklarken Seungmin gelip bana sarıldı.

Ben kafasını tuttuğum bedeni yavaşça yere bırakırken etrafıma baktım. Gözleri dolmuş bir şekilde kenarda duran Miyeon, sessizce ağlayan Minho'nun ailesi, yerde ölü yatan çizer ve.. sırıtarak bakan San..

Hızla ayağa kalkıp San'a doğru ilerlemeye başladım. İki elimle San'ın yakasını tutarak bağırmaya başladım.

"SENİN YÜZÜNDE.N M.MİNHO Ö.LDÜ! ŞE.REFSİZ!" hıçkırdığım için sözüm kesilerek bağırıyordum. Gözlerim bulanık görüyordu göz yaşlarım yüzünden.

San bana hala sırıtarak bakarken onu sert bir şekilde ittirdim.

Her ne kadar benden çok daha güçlü olsa da şuan içimden ne gelirse onu yapıyordum.

O yere düşüp bana bakmaya devam ederken aklıma bir şey geldi..

O gün Minho ile San sinema çıkışında tartışırken onları dinlemiştim. O sırada Minho San'a bu kadar uzun süre nasıl yaşadığını sormuştu. O da onunda bir çözümü olduğunu söylemişti. EVET EVET ÇÖZÜMÜ VAR! Sadece San pisliğini ikna etmem lazım. Ayrıca öğleye kadar vaktim var. Sonra Minho tamamen.. Bunu düşünmek bile istemiyorum..

Miyeon gelip beni kolumdan tutacakken kolumu hızla çektim ve San'ın karşısında durup çömeldim.

"Bir ara Minho'ya bir aydan fazla yaşayabilmeninde çözümü var demiştin.. O çözüm ne?! Söyle lütfen"

San üstünü silkeleyerek ayağa kalktı ve alaycı bir kıkırdamayla konuştu.

"Sana söylemeyeceğimi biliyorsun değil mi?"

"Lütfen söyle LÜTFEN MİNHONUN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUM!"

"Hah ama ben onun ölmesini zevkle izliyorum."

"Lütfen! Lütfen yalvarırım söyle!"

Miyeon ve benimkiler hiçbir şey yapmadan beni izliyorlardı. Çünkü onlarda biliyor ki şuan gurur yapmanın sırası değildi..

"Neyseki çok kalpsiz biri değilim.." dedi San. Şuan ona cevap vermek isterdim ama sustum.

".. bu yüzden sana söyliycem" dedi.

Gözlerim parlarken ona baktığımda yine konuştu.

"Ama bir şartım var" bunu dedikten sonra gözlerimdeki parıltının kaybolduğunu hissettim.

"Şartın ne" dedim titreyen sesimle. Ağlamaktan titriyordu.

Bana yaklaştı. Aramızda az bir mesafe vardı. Hafifçe kulağıma doğru eğilip şartını söyledi.

Söylediği anda gözlerim büyüdü

"N.NE!" yavaşça yüzümden çekilip geriye doğru bir kaç adım attı ve gülümsedi.

Asla kabul etmeyeceğim bir şey olsa da mecburdum. Lee Know için.. Onun yaşaması için her şeyi yapmaya hazırım. Onun için bu şartı bile kabul edebilirim.

"Kabul ediyorum" dedim yere bakarak. Sesim kısık çıkmıştı.

"Harika o zaman. Şartı yerine getirmek için ilk önce buluşmamız lazım. Şuan saat çok geç. Saat 8 buçukta evime gel. Adresi yazdığım kağıt cebinde" son dediği şeyi söylediğinde hızla elimi cebime attım. Cidden bir kağıt vardı.

Want So Bad ~ MİNSUNGWhere stories live. Discover now