19.BÖLÜM: KÜLLERİNDEN YENİDEN

117 28 13
                                    

Herkese merhabaaaaa!

Nasılsınız? Umarım her biriniz iyisinizdir.

Uzun bir aradan sonra kaldığımız yerden devam ediyoruzz.

O zaman sizi bölümle baş başa bırakıyorum...

Lütfen ve lütfen emeğimin karşılığı olarak oy vermeyi ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın. Bu benim için çok önemli. 🙏🏻🫶🏻

Yazım hatam olursa da affola... 🙏🏻

İYİ OKUMALAR! ❤️

.
.
.
.

1 Hafta Sonra...

"Anne! Salondaki eşyaları topladım, benim odama geçiyorum!"

"Tamam kızım!"

Önümde duran ve içinde çerçevelerin, fotoğrafların, tabloların, albümlerin olduğu son kutuyu da bantladıktan sonra çömeldiğim yerden kalktım. Acaba unuttuğum bir şey var mı diye etrafa şöyle bir baktığımda gördüğüm şeyler sadece büyük eşyalardı. Evi ev yapan ve beni evimdeymişim gibi hissettiren her şeyi toplamıştık. Artık bu evde kalmayacaktık, kalamazdık.

Annem hastaneden tabucu olduktan sonra oturup saatlerce konuşmuş ve artık bu evde kalmamamız gerektiğine karar vermiştik. Bu hem benim için hem de annemin ruhsal sağlığı için doğru olan ve en önemli şeylerden biriydi. Annem burada yaşamaya devam ettikçe iyi veya kötü babamla olan anılarını hatırlayacak ve sağlığı kötü etkilenecekti. Böyle bir riski göze alamadığımız için apar topar yeni bir ev bulmuş ve eşyaları toplamaya koyulmuştuk.

Babamda bizden farksızdı. O da ev arayışına geçmiş hatta bizim tuttuğumuz evin sırasında küçük bir ev tutmuştu. İki oda, bir salon evinin bir odasını ise benim için hazırlayacağını, orasının benim odam olacağını söylemiş ve bu yüzden eşyalarımın bazılarını onun evine götürmem için seçmemi rica etmişti. Halbuki benim bırakın evinde kalmayı yüzünü görecek, sesini duyacak tahammülüm kalmamıştı. Her ne kadar onu anınca bile yüreğim sızlasa da onu hayatımda, hayatımızda istemiyordum. Eğer o evde yalnız yaşamak istemiyor ve kendine ev arkadaşı arıyorsa Doğa'yı çağırabilirdi değil mi? Doğa'dan ona çok güzel arkadaş, eş, sırdaş, dost olurdu aslında. Ama onca şeyden sonra hâlâ onunla görüşecek yüzü var mıydı tartışılırdı.

Odamın kapısını aralayıp içeri girdikten sonra kapıyı kapattım. Bunu yaparken yüzüm odama dönük bir biçimde, her şeyin yerli yerinde olduğu son dakikalarda odamı izliyordum. Birazdan yeri geldiğinde ağladığım, yeri geldiğinde güldüğüm, sevindiğim, belki de aşık olduğum, hayal kırıklığına uğradığım kısacası her duyguyu yaşadığım, her anımı paylaştığım odam boşalacak ve anlamını yitirecekti. Ama belki de benden sonra gelecek kişi bu odayı yaşanmışlıklarla daha anlamlı kılacaktı, kim bilir...

Odamı toplamaya nereden başlayacağımı bilememezlikle beraber etrafa baktığımda dikkatimi ilk çeken şey çalışma masamın ve yanındaki şifonyerin üzerinde duran Gökhan' ın bana aldığı hediyeler ve çekildiğimiz fotoğraflardı.

Hepsinde mutluydum, mutluyduk. Gülüyordum, gülüyorduk. Seviyordum, onun sevdiğini sanıyordum.

Bir fotoğrafımızda lunaparktaydık. Gondola binmiştik. Ben deliler gibi hem çığlık atıp hem gülerken Gökhan sakince ikimizin fotoğrafını çekmişti.

Bir fotoğrafımızda okuldaydık ve bütün arkadaşlarımız yanımızdaydı. Gökhan ve ben yan yana oturmuş kadraja bakıp gülümsüyorduk. Sanem benim arkamdaydı ve kolunu omzuma atmıştı. Yiğit, Sanem'in sağındaydı ve kollarını önünde birleştirmiş, yüzüne ciddi bir ifade takınmıştı. Onun tüm ciddiyetini bozan arkada sıranın üzerine çıkan ve Yiğit'in yanaklarını sıkan Buket'ti. Onların hemen yanında ise yüzünde manidar bir gülümseme ile Buket'e bakan Barış vardı. Çınar ise yoktu. O zamanlar bu kadar yakın değildik.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 10 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GÖLGENİN İNTİKAMI (ARA VERİLDİ)Where stories live. Discover now