7. Bölüm

389 27 2
                                    

O kadar gece ki, neredeyse sabah sevgilim...

-Sonat

-Sonat

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

~

Alex derin bir nefes aldı. Elinde ki sigaranın dumanı bir anlığına midesini bulandırdı. Sigarayı hemen attı.

Başını içeride uyuyan minik sevgilisine çevirdi. Bazen farklı farklı mevzulara sinirlenip ondan acısını çıkarıyor, ona işkence ediyordu. Bunu yapmak istemiyor, aynı zamanda kendine engel olamıyordu.

Çok kızıyordu bu yanına. Pera’nın her saçı uzadığında içinden bir dürtü onun saçlarını kesmesi gerektiğini düşündürüyordu. Buna engel olmaya çalışsada kafasında ki o sesi Pera’nın saçlarını kesmeden susturamıyordu.

Her ay onu uyuşturmak için bazı ilaçlar veriyordu. Hatta Pera bunların farkına neredeyse varmak üzereydi. Oda bundan korkuyordu. Aslında Alex’te içten içe kücük sevgilisinin bu evden kurtulmasını istiyordu. Çünkü ne Alex iyiydi, ne de bu evin içindekiler...

Annesine gitti aklı Alex’in. Annesinin de sarı, uzun, rapunzel gibi saçları vardı. Kız kardeşi de aynı annesine benziyordu. Annesi zamanında Alex’i ve kardeşini Türkiye’ye kaçırmış, orada bir köye yerleşmişlerdi.

Çünkü babası onlara sürekli zulüm yapıyor, annesine işkence ediyordu. Alex hem buna engel olamıyor hem de katlanamıyordu. Annesinin verdiği bu kararı anında onaylamıştı zaten.

Ayrıca yardım etti annesine. Annesi o zamanlar öte ki kız kardeşine hamileydi. Alex buna dikkat ederek hareket ediyordu.

Türkiye’ye geldiklerinde bir Türk askeri Alex’in annesine aşık olmuş, onları iyi bir niyetle güvenli bir yere yerleştirmiş ve saklamıştı. Alex bu durumda Türk insanlarına çok ısınmış, yardımsever olmalarını örnek almaya çalışmıştı.

Fakat bir gün köyde bir katliam çıktı. Alex’in hatırladığı tek şey ise Türk askeri üniformasında ki askerler, annesi ve kardeşiydi...

~

Evden çıkıp askeriyeye gelmiştik. Bana tekrar bir sorgu yapmışlar daha sonrasında bırakmışlardı. Dediklerine göre Alex ve Tarık’ın anlattığı şeylerle benim anlattıklarım birbirlerine çok çelişkiliydi. Tek umudum burda ki herkesin beni biliyor olmasıydı. Çektiklerimi biliyor olmalarıydı.

"Kuzey nerede? İzinli olduğunu biliyorum ama bu olayın peşini bırakmazdı." Kafamı kaldırıp babama baktım. Bana doğru konuşmuştu.

"Eve gitti sanırım. Zaten pekte iyi değildi. Biraz dinlense iyi olur." Babam kafasını salladı. Bana çok düşünceli bakıyordu. "Eve gelecek misin?" İşte beklediğim o soru... "Sanmıyorum. Ben böyle iyiyim." Kafasını salladı. Üzerime pek gelmek istemese de içinde bir yerlerde derin bir hüzün olduğunun farkındaydım.

Gri Asker Where stories live. Discover now