15. Bölüm

192 14 11
                                    

-Her kaybediş, yeni bir başlangıç değildir. Her kaybediş, bitişin ta kendisidir

-Anonim

-Anonim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

~

2005, Rusya

(Konuşmalar Rusça geçiyor.)

"Çocuklar, koşmayın. Bir yerinizi inciteceksiniz." Sâre endişeli bir şekilde küçük çocukların arkasından bakıyordu. Oğlunun düşebileceği düşüncesi onu delirtiyordu.

"Elena, biraz sakin ol." Smirnov ailesine mensup olan herkes, belirli isimler kullanmak zorundaydı. Rus olmayan ve bu aileye gelin olarak gelen biri, kendi ismini asla kullanamazdı.

Elena bu aileye dayanamayıp kendini iyice çocuğuna adamıştı, bu onun delirmesine neden olmuştu. Oğlu için gerekirse ölmeye bile razıydı.

"Ya düşer bir yerini incitirse? Ya canı yanarsa, ne yapacağım ben Sofia?" Sofia kafasını iki yana salladı. Yıllardır bu aileye hizmet sunuyordu. Bu kadın kadar korkağını daha öncesinde görmemişti. Kendisine hanımefendi, efendim denilmesini bile istemiyordu Elena.

"Çocuk bunlar canım, olacak o kadar." Elena bu sözleri Sofia gibi mükemmelliyetçi bir kadından duymayı kesinlikle beklemiyordu. "Bunu sen mi söylüyorsun?" Bu sözleri söylerken sesinde ki kibir Sofia'nın içini titretmişti.

Ne kadar yabancı bir gelin olsa da, o Smirnov ailesinin üyesiydi.

"Bana ne emrediliyorsa onu yapıyorum Elena. Sende kafanı bu kadar yorma." İki kadın sohbet ede ede çocukların peşinden ilerliyordu. O sırada çocuklar sohbet ederek oyun oynuyorlardı.

Etraf karanlıktı. Sadece bahçeyi aydınlatan zayıf bir aydınlatma vardı. Pera dışarı çıkacağı için sevinmişti, bu sevinci uzun sürmedi. Güneş yine yoktu çünkü. Alex'in neden ondan güneşi esirgediğini bilmiyordu. Hiç bir zamanda bilemedi.

"Sen çok kalıplısın ama çok büyüksün, ben seni yere deviremem ki..." Pera bunu çok zayıf bir sesle söylemişti. Karşısında ki çocuk çok iri yapılıydı. Tabi çocuğu gördüğü ilk an çok ısınmıştı. Abisi olduğu için sevinmişti belkide. Alex ona 'Bak bu senin büyüğün, abin.' demişti.

Pera beraber oyunlar oynayacaklarını, beraber uyuyacaklarını, yemek yiyeceklerini, o siyah odaya belki biraz olsun renk katacaklarını düşünmüştü. İlk ve son kez o çocuğu gördüğünden haberi yoktu.

"Sadece vücudum diğer çocuklara göre olgun, sende çok küçüksün." Nedense küçük kelimesi Pera'nın çok komiğine gitmişti. Küçük ellerini ağzına atıp gülmeyr başladı. Duyduğu gülme sesleri ise Elena'yı rahatlatıyordu.

Çocuğun yüzünde ise belli belirsiz bir gülümseme oldu. Kızın gözüne gelen kısacık saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve cebinden bir toka çıkardı.

Gri Asker Where stories live. Discover now