3. Bölüm

115 15 11
                                    

İKİ AY SONRA

Karanlık havayı aydınlatan tek şey motorumun ışığıydı. Ayarlamalarını yaptığım motoru son bir kez daha kontrol edip emin olduktan sonra kalçamı oturduğum yere yasladım.

Elimdeki çakmağın kapağını açıp yüzüme yaklaştırdım. Bu gece ateşe bu kadar yaklaşmış olacak ve sıcaklığını hissedecektim. Çakmağın kapağını kapattım.

Olacakları düşünmek bile içimde büyümeyi sürdüren koru daha da alevlendirirken nefesimin havada bir toz bulutu gibi önümde kaybolmasına izin verdim.

Bir süredir çalan telefonumu en sonunda cevap vermek için açtığımda çıkan yüksek ve ince sesin kulaklarımda çınlaması aynı anda olmuştu.

"Taehyung. Sana ulaşamayınca başına bir şey geldi sandım. Daha bu gece başlamamışken direkt nakavt olduğumuzu hissettim bir an. Sen neden bakmıyorsun mesajlarıma ve aramalarıma?" kızgın sesiyle olduğum yere sinmiştim.

"Yapmam gereken son şeyi yapıyordum, ona dalmışım. Bu gece için aylarımı verdim. O yüzden hiçbir aksilik olmasını istemiyorum."

"Her şey yolunda değil mi?" tedirgin çıkan sesiyle nefesimi sesli bir şekilde alıp verdim.

Bu gece için uzun bir süredir uğraştığım için planıma hiçbir şeyin gölge düşürmesini istemiyordum sadece.

"Merak etme şuan her şey kontrolüm altında. Bu gecenin sorunsuz bir şekilde geçmesi için elimden geleni yapacağım ve tam da istediğim bir şekilde sonlanacak. Endişelenme Jim. Senden sadece bunu istiyorum ve kendine dikkat et olur mu?"

"Kendine dikkat edecek kişi sensin Taehyung. Eve gelirken en sevdiğim şarabı almayı ve kendini getirmeyi de unutma yeter. Uzun bir süre aksiyondan uzak bir hayat istiyorum." Onu onaylayan mırıltılar çıkarttım.

Kolumdaki saati çevirdiğimde planımın gerçekleşeceği saat dilimine az kaldığını görünce Jimin ile vedalaşıp telefonun hattını çıkartıp kırmıştım. Kullan at telefonu da kırıp çöp kutusuna attım.

Kalbimdeki ağırlığa kurdum bir yenisini daha eklemişti bu plana başlamadan önce. Bana bunu yapmamam gerektiğini ne kadar söylese de onu dinlememiştim. Aramız kötü olduğu için ara ara bana sataşmak dışında benimle eskisi gibi konuşmuyordu. Bu konuda zıtlaştığımıza inanamıyordum. Elimden gelen şeyler kısıtlıydı ve benim bazı gerçekleri öğrenmem gerekiyordu.

İçimdeki sıkıntıyla derin bir nefes verdim. Motora binip yarışın olacağı alana sürmeye başladım.

Kısa bir süre içerisinde alana ulaştığımda ortamı aydınlatan ışıkların göz alıcı bir şekilde düzenlediği ortamda kendimi yabancı gibi hissediyordum. Uzun bir süredir geldiğim motor yarışlarının düzenlendiği bu yere oldukça aşinaydım oysaki.

Motorumu durdurup park ettiğim yerden girişe adımladığımda sahte kimliğimi okutup geçiş yaptığımda üzerimde yapacaklarımın ağırlığını taşıyordum.

Derin bir nefes aldım ve yüzüme kondurduğum etkileyici gülümsememle ilerlemeye başladım.

Hemen ileride motorların sıralandığı alana gittiğimde ortamın dikkatini hemen üzerime çekmiştim. Sanırım fazla ışığa sahip olmak böyle ortamlarda kolaylıkla dikkatleri üzerime çekmek için kullandığım avantajlardan biriydi.

Beni gördüğü gibi kollarını bana saran Sophie hemen bana bilgi aktarımı yapmak için eğilmişti. Ben de ona kollarımı aramızda mesafe bırakacak bir şekilde doladım.

Reflections | TaekookTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon