5. Bölüm

114 13 3
                                    

Suyun soğukluğunu her tarafımda hissediyordum. Onun sıcaklığı ise suyun soğukluğuyla savaşmak ister gibi çevremi sımsıkı sarmalamıştı. Beni her şeyden korumak ister gibi.

Tamamen ona bulanmış gibiydim.

Bir süre sessiz bir şekilde suyun derinliklerine süzülürken suya düşen kaya parçalarından korunmak için biraz daha ileriye doğru yüzmeye devam ettik.

Kıyıya yaklaşmamıza az kaldığında buna bir son vermek ister gibi bileğime sardığı dövmeli parmaklarıyla bizi yukarı doğru çekti. Bu süre boyunca hiç konuşmamıştık. Açıkçası ne diyeceğimi bilmiyordum.

Şey ben seni patlatmak istemiştim de kime niyet kime kısmet? Falan mı demeliydim...

Bileğimdeki elleriyle vücuduma sıcaklık aşılarken eskisi gibi üşümediğimi hissediyordum. Damarlarımda gezinen ateş kırıntıları sıcaklığıyla beni sarmalamaya başlamıştı. Parmakları vücuduma etki etmek konusunda oldukça tecrübeliydi. Gerçekten işe yarıyor muydu yoksa bu sadece benim kuruntularımdan mı ibaretti bilmiyordum. Etli alanına girmemek konusunda ona karşı oldukça savunmasızdım.

Suyun yüzeyine çıktığımızda bana karşı bakışlarının değiştiğini görüyordum. Acaba benden mi korkmuştu bu koca adam?

Gözlerindeki parıltılar ne düşündüğünü deli gibi merak etmemi sağlıyordu. Sırıtmamak için zor dururken onun benim hakkındaki düşüncelerine olan merakımı bir süreliğine bastırdım.

Siyah uzun saçları alnına yapışmıştı. Su damlaları saçlarından ve vücudundan süzülürken ne kadar etkileyici göründüğünü fark ettim. Hiçbir çaba göstermeden bile beni büyülemesini kendime açıklayamıyordum.

Dudağındaki metal parçanın ıslak görünümü başka isteklerimi uyandırırken onun hakkındaki düşüncelerim yüzünden utanarak gözlerimi ondan kaçırdım. Neler düşündüğümü kesinlikle bilmemeliydi!

Onun hakkında böyle düşündüğümü duysa kim bilir benim hakkımda ne düşünürdü?

Bunun cevabını onun vermesine ne dersin. Kes sesini derim.

Tişörtünün sardığı vücudu bütün kaslarını ortaya sererken gözlerimi daha aşağılara indirmeden onun gözlerine çıkardım.

O da beni izliyordu. Büyük bir dikkatle.

Gözleri bir süre yüzümde oyalansa da gereğinden fazla saçlarımda oyalanması dikkatimi çekmişti.

Bunun üzerinde fazla durmasam da onun durduğunu görebiliyordum. Bakışlarının derinleşmesine engel olamamıştı.

Boğazımı temizler gibi yapıp dikkatini saçlarımdan bana vermesini sağladım. "İyi misin?"

Kıstığı gözleriyle başını aşağı yukarı salladı. Atlarken dilini mi yuttuğunu düşünürken onunla zaten fazla bir konuşma içerisinde bulunmadığımı düşündüm. Belki de konuşmakla arası yoktu ya da benimle konuşmakla.

"Böyle bir şey yapacağından bana bahsetmeliydin." Sakin çıkan sesiyle derin bir nefes verdim.

"Sana açıklayacak zamanım yoktu ve sanırım konuşmamız gereken şeyler var." Omuzlarımı kaldırıp indirdim. Su yüzünden ne kadar ona yetişmiş olsam da alttan bakışlarımla üstten karşılık vermeye devam ediyordu.

Kısık gözleriyle söylediklerimi dinleyip dinlemediğini anlamadım. Bu sırada beni süzmekle meşguldü.

Acaba kötü mü gözüküyordum. Bu kadar dikkatle baktığı için artık bir şeyim var sanacaktım. Elimi yüzümde gezdirip düşerken bir yere falan çarptığımı düşünüyordum. Hatırladığıma göre çarpmamıştım. Hem o benim üzerimdeyken bir yere çarpsak bile bana hasar almayacağım bir şekilde sarılıyordu. Acaba o mu bir şeye çarpmıştı? Bunu kontrol edeceğimi bir kenara yazdım. Şuan ki yüz ifadesinden hiçbir şey anlamıyordum.

Reflections | TaekookWhere stories live. Discover now