6. Bölüm

104 12 2
                                    

selamlaar, iyi okumalar dilerim.
bölüm şarkısı Arctic Monkeys, Do I Wanna Know?

_______

Yatağıma uzanmış bir şekilde uzun bir süredir tavanı izliyordum. Buraya ne zaman gelmiştim onu dahi hatırlamıyordum. Jungkook'un son dediklerinden sonra kendimi odaya atmıştım ve düşüncelerimi toplamakta güçlük çekiyordum.

Onu orada tek bırakmak belki ona karşı saygısızlık olmuştu fakat kendime gelmem gerekiyordu. Düşüncelerim inci taneleri gibi etrafa saçılmışlardı.

Jungkook o gece oraya bir arkadaşının davetiyle katılmıştı. Chang'ın ona karşı yaptığı bir iyilikle tanıştıklarından ve onun ricasını kıramadığı için maça katılmaya karar verdiğinden bahsetmişti.

Uyuşturucu alıp kendi ölümünün sebebini Jungkook'a bağlamasının bir sebebi olmalıydı. Bunu öğrenmek için Jungkook ile teklif ettiği iş birliğini yapacak ve bunun peşini bırakmayacaktım. Ortalıkta neler döndüğünü merak ediyordum.

Bu durumda Chang'ı nasıl bir kefeye koyacağımı bilmiyordum. O benim çocukluk arkadaşımdı. Kendisi bir alfaydı. Yıllarca görüşmemiş de olsak bağlantımıza sahip çıkmış ve çocukluk bağlarımızın kopmasına izin vermemiştik. Beni ara ara maçlarına davet etse de uzun bir aradan sonra o gece yeniden davet etmişti. Bunların hepsi planlı mıydı?

Yanaklarım uyuşurken gözyaşlarımın aktıkları yerde kuruduklarını yeni fark ediyordum. Ne zamandır ağlıyordum ya da ne zamandır ağlamayı kesmiştim?

Biri buraya doğru geliyor. Kurdumun beni uyarmasıyla yatağımda toparlanıp yüzümdeki gözyaşlarımı silmeye başladım. Islak kirpiklerimi ellerimle silip havlumdan kurtulup odanın kapısına doğru ilerledim.

Kapıyı açtığımda eli kapıya doğru uzanmış Jungkook ile karşılaşmayı beklemiyordum. Ona doğru kafamı kaldırdığımda üstünü hâlâ çıkarmadığını fark ettim. Elimle kafama vurmamak için kendimi tuttum. Ona kıyafet vermezsem nasıl değiştirebilirdi ki? Benim kıyafetlerim ona olur muydu ki? Hem o buraya neden gelmişti ki?

Eliyle siyah saçlarını geriye doğru attıktan sonra parmakları ensesini bulmuştu. Her bir hareketini dikkatle neden izliyordum bilmiyordum.

"İyi misin? Uzun bir süredir içeridesin." sorgulayıcı sesiyle o gün gördüğüm adamın yerini alan adam bambaşkaydı.

Elimle alnımı ovuşturdum. "Özür dilerim seni de orada yalnız bıraktım. Kafamı toplamam gerekiyordu." elimle içeriyi gösterdim girmesi için.

O ise kapı eşiğinde durmaya devam etti. Gözleri birkaç saniye yüzümde oyalanırken son durağı göz altlarım oldu. Üzerime doğru hafif bir açıyla eğilmesiyle burnuma o güzel kokusunun dolması bir olmuştu. Ne kokusuydu bu? Tek bildiğim şey bir insanı bağımlılığa sevk edeceği bir koku olduğu kesin oluşuydu.

Bir adım geriye gitmemek için kendimle savaşırken bütün alanım kısıtlanmış gibi hissediyordum. Beni bu kadar etkisi altına alması kesinlikle gerçek dışı bir şeydi. Üzerimde gerçekleştirdiği bir büyü olup olmadığını merak ettim. Sadece bir büyü benim ona bu kadar kısa bir süre içerisinde çekilmemi sağlayacakmış gibi hissettiriyordu.

Üzerime düşen gölgesiyle onun yanında kendimi küçücük kalmış gibi hissediyordum.

"Topladın mı?" ne dediğini düşünürken aklım bulanmıştı. Neyden bahsediyorduk? Kokusu beni etkisi altına alırken bütün düşüncelerimi dışarıya mahkûm etmişti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 12 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Reflections | TaekookWhere stories live. Discover now