3 Bataklığa Attığın İlk Adım; Son Adım.

614 32 10
                                    

Okumadan önce, lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım olur mu?

Bölümümüz yine dört buçuk bin kelime civarında. Dört beş bin kelime aralığında yazıyorum bölümleri umarım bu şekilde okumayı seviyorsunuzdur.
Sınav haftasına gireceğim o yüzden önümüzdeki hafta bölüm gelmeyebilir ama ondan sonraki hafta, bunu telafi edebileceğimi düşünüyorum.
Şimdi, sizi bölüme alalım aşkitoperellalarım.

*Bu bölüm uygunsuz ve tehlikeli davranışlar içermektedir. Okuyup etkilenecek olduğunuzu düşünüyoriseniz okumayın. Yanlış örnek teşkil edecek davranışları güzelleme yapmıyor sadece buna değiniyorum. Dikkate alarak okuyunuz.*


3| Bataklığa Attığın İlk Adım; Son Adım.

Aynı gün,
Doğu Atalay;

Bataklığa attığınız ilk adım, son adımdır.
Çünkü bataklığa attığınız ilk adımdan sonra, ileriye de geriye de attığınız adımlar faydasızdır.

Çünkü bataklığa bir kez girmişseniz; attığınız her adımda daha da, daha da dibe çekilirsiniz.

Bir bok yemiştim. Kibar bir şekilde bunu söylemem mümkün değildi artık.

Bir ay kadar önce, lunaparkataydım.
Tek başıma lunaparka gitmiştim. On sekiz yaşında, sınav öğrencisi ve yarı zamanlı bir işte çalışan bir çocuğun lunaparkta ne işi vardı ki, hem de tek başına!

Ailem, beni sevmemişti diyemezdim.
Ama bana sırtlarını dönmüşlerdi, bana gözlerini kapatmış, kulaklarını tıkamışlardı. Elbet kalplerinde bir yerlerde beni sevmişlerdi ama sevgi tek başına bir hiçti.

Ve ben bunu çok erken yaşta öğrenmek zorunda kalmıştım. Babam kazandığı parayı kumarda yediği zaman, annem başka bir adamla evlenmek zorunda kaldığı zaman. Babama bakmaya başladığım zaman.
Abim bizi terk ettiği zaman ve beni tamamen yapayalnız bıraktığı zaman.

O evde, sürekli içen, her eve kuponları yatmış bir şekilde geldiğinde anneme el kaldırmaya çalışan, ben önüne geçtiğimde beni döven babam ve ben kalmıştık. Annem kendini kurtarmak için bir boşanma davası açmıştı güç bela, beni de alacaktı yanına.

Çekişmeli bir şekilde boşandılar, annemle gizli gizli buluşmaya başlamıştık, kurtulacağımı hissediyordum, bitecekti artık, kendim için yaşamak istiyordum sadece, fazlasını değil.

Sonra annem yavaş yavaş meşgul olmaya başladı, buluşacağımız günler işleri çıkıyordu, ve sonra bir gün buluştuğumuzda bir adamla tanıştığını söyledi. 

Gözleri parlıyordu, mutluydu, o adam onu gerçekten mutlu ediyordu.

Adamla beni tanıştırdı bir gün, gerçekten yakışıklı bir adamdı, hoş, sıcakkanlı. Ve anneme sevgi dolu parlayan gözlerle bakıyordu.

Hiçbir şey diyemedim, demezdim de zaten.

Hızlı bir şekilde evlendiler basit bir nikahla, beraber yaşamaya başladılar.

Sonrasıysa benim için kabustu.
Annem yeni ve mutlu bir hayata adım atmıştı, bense eski korkunç hayatını ona hatırlatan, onu üzen ve görmekten rahatsız olduğu öylesine biri haline gelmiştim onun gözünde.

Eğer velayet davası falan açarsa babamla yeniden muhattap olmak zorunda kalacaktı, belki de daha fazlası. Bir kavgaya tutuşabilirlerdi, darp olabilirdi, veya herhangi bir basit laf dalaşı.

GÜNAHKÂRLAR: MAHZEN(Düzenleniyor)Where stories live. Discover now