unutulmayan dünler.

233 18 19
                                    

Hoşgeldinizzzz!!! Bölümün sonunda sınırdan ve ufak detaylardan bahsettim, okumayı, oy atmayı(yıldıza basmayı) ve duyurulardan haberdar olmak için buradan(wattpadden) beni takip etmeyi unutmayın.

Bu arada yeni kapağımızı beğendiniz mi???

Şu ufak bilgiyi de geçeyim. Şu anki bölğmü diper bölümlerle karşılaştırmayın. Bölümleri düzenliyorum. Azra ve Kuzey'in asıl ilk tanışmasını şu an okuyor olacaksınız! Öpğyorum ve sizi tutmadan iyi okumalar dilemek istiyorum.

Kuzey;

İki yıl önce;
(10. Sınıfın Nisan'ı)

"Oğlum bak pişman olacağınız iddialara girmeyin." dedi alaylı bakışlarının ardından Savaş.

"Ya ne pişman olacakmışız. Siz pişman olursunuz asıl. Sonra gelip de ağlamayın bende para yok diye." Ona karşılık veren Toygarla beraber bende bir anda gazlandım ve lafa girdim.

"Galatasaraylıların sonu bu oğlum, hep pişmanlık.
Hep yas hep hüzün. Yapacak bir şey yok bu da onların kaderi." Toygar bana dönüp elini omzuma attığında karşımızdaki ikilinin hırslı suratlarına gülerek bakıyorduk. Aynı suratın bizde de olduğunuysa onlar bilmiyorlardı çünkü biz hep rahat takılan taraf olurduk mevzubahis Galatasaray olduğunda.

Fenerbahçe Ali Koç geldiğinden beri bir türlü gülmemişti ama sorun kesinlikle bu değildi. Yani bizim sorunumuz bu değildi ya da herhangi bir durum. Galatasaraylıların üstünde hep geçmeyen bir ezicilik kurmuştuk ve psikolojik bir üstünlüğe sahiptik onlara karşı. Hem bu ülkede hem de tarihte.

Bizi yenebilecek olduklarını bilsek de geri durmazdık anlayacağınız. Bam bam bam.

"Oğlum biz kaç maça beraber gittik seninle, ödediğin hesaplar yetmedi mi ne bu üstten bakışlar filan? Ne çabuk unuttun eski günleri Yenilmiş ha?" Doğu'nun gözlerindeki haylaz parıltılar ve ellerini dudağının kenarında gezdirerek gülüşünü saklamaya çalışması beni o kadar irite etmişti ki bir anda psikolojik üstünlüğü filan bir kenara bıraktım.

"Oğlum bak kaşınma gelirsem alırım ayağımım altına. Adam gibi kabul ediyor musunuz onu söyleyin, biz dünden hazırız." Asla değildik. Param falan yoktu benim. Üç beş bir şey vardı onu da biriktirmeye çalışıyordum kulüp için.

"Ediyoruz amınakoyayım." Doğu dönüp Savaş'a baktığında Savaş da onu kafasıyla onaylamıştı.

"Neyi kabul ediyormuşsunuz bakalım?" Efsun'un yanına gelmesiyle Doğu'nun onu kolunun altına alıp saçlarına kafasını yaslaması bir olmuştu.

Ne ayak olduklarını asla çaktırmıyorlardı ama bence hepimiz farkındaydık.

"Fener Galatasaray derbisi var bu akşam. Maçı izlemeye güzel bir yere yemeğe gidelim dedik kızıl kafa. Kaybedenler bütün masayı ödeyecek. Yani anlayacağın bu akşam bize ziyafet var."
Doğu konuşurken Efsun'un saçlarına yasladığı başını biraz indirerek derin bir nefes çekti ve sesi boğuklaştı.

Bu çocukla bu akşam bunu konuşmamız gerekiyordu artık.

Arkadaşım da olsa kardeşim de olsa kızla böyle aralarında adı konulmuş bir şey yokken kıza yakınlığı bana saçma geliyordu. Seviyorsa söylemeliydi ve kızı oyalamamalı, bir şeyleri en baştan berbat etmemeliydi. Yani ben olsam böyle yapardım. Ona da tavsiyemi verip kenara çekilecektim. Gerisi onun seçimleri ve yanlışları olurdu ve bana yine götünü toparlamak düşerdi.

"Biz de gelelim mi?" Efsun'un arkasından gelen Ayperi Toygar'ın yanında durmuştu ama bakışları Savaş'ın üstündeydi.

"Kızım bu akşam biz bizeyiz. Konuşulacak bazı şeyler var, siz bir sonrakine gelirsiniz. Nasıl olsa fenerlilere hep ziyafet var." Gülerek söylediklerim Savaş'ın kaşlarını kaldırmasına Doğu'nun ise alayla gülmesine sebep olmuştu ama ikisi de bir şey söylemediler.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜNAHKÂRLAR: MAHZEN(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin