24

11.9K 1.2K 460
                                    

arabanın buğulanan camında parmağımla birkaç şekil çizdiğimde, diğer elim taehyung tarafından hapsedilmiş, dizlerimin üzerinde duruyordu. arabaya bindiğim gibi beni sersemletecek kadar güzel öpmüştü ve sonra da elimi tutup yol boyu, trafik akmazken ve küfürler ederken bile bırakmamıştı. etkileyici gözüküyordu. direksiyonu tek eliyle kullanıp bakışlarını ileri dikmişken ve- ve üstünde siyah boğazlı bir kazak, aynı renk bir ceket, ufak bir kolye varken, inanılmaz etkileyici gözüküyordu.

onu çok sık böyle görmüyordum, daha çok günlük kıyafetler, deri ceketler ve bazen- kemikli gözlükleriyle. bu yüzden şimdi bakışlarımı onun üzerinden çekemiyordum, onun sevgilisi olarak davette bulunacak olmak kanımı kaynatıyordu.

"öyle bakmaya devam edersen arabayı sağa çekeceğim."

sesini duymamla gözlerimi kırpıştırdım ama bakışlarımı ondan çekmedim, böyle gözükürken benden bunu bekleyemezdi.

biraz sonra, kırmızı ışıkta durduğumuzdan dolayı, bana doğru dönüp hafif bi makyaj yaptığım gözlerim arasında gidip gidip geliyordu. en sonunda derin bir nefes alıp, beklemeden yaklaşarak alt dudağımı dudakları arasına aldı ama bu uzun sürmedi çünkü elimi ensesine atıp dudaklarımı aralayacağım sırada arkadan yükselen korna sesleri bir anda artmıştı. taehyung tekrar bir küfür savurarak geri çekildi.

çok geçmeden göz kamaştırıcı ışıklandırmaları olan bir binanın önündeydik. büyük ve cidden yüksek gelirli insanlara göre olduğu belli olan bir yerdi. yine de orada sırıtmayacağımı biliyordum. kemerimi çözüp arabadan inecekken, taehyung'un elime tutunan eli buna engel oldu.

"sadece eğlenmene bak, tamam mı? hiçbir zorunluluk hissetmeni istemiyorum, içecekler süper ve insanların kıyafetlerini içinden değil de bana yorumlayabilirsin. sıkıldığın an da gideriz bebeğim, biliyorsun."

saydıklarıyla yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. zorunluluk falan hissetmiyordum ve burda onunla bulunmaktan mutluydum.

"bebeğin olabilirim ama bebek değilim taehyung, beni eğlendirmek için çabalamana gerek yok. keyfime bakacağım zaten endişelenme."

"bebek değil misin?" dedi şaşırmış gibi. "yanaklarını şişir bakayım bebek değil miymişsin gerçekten,"

gülerek "git başımdan." dedim arabadan inmeden önce.

biraz... çok az gerilmiştim çünkü bu davetin yaşıtlarımız arasında değil de, iş hayatına sahip insanlar arasında olması gericiydi işte. ben yalnızca bir üniversite öğrencisiydim- taehyung da öyleydi ama koca bir şirketin varisi olarak bu konudaki çoğu şeye hakim olduğunu, okulla beraber bu işleri de yürüttüğünü biliyordum. tüm bunların arasında bir de benim için vakit yaratması beni mutlu ediyordu.

büyük kapıdan girerken eli yönlendirmek adına belimi buldu ve kapının yanında bekleyen birkaç kişiye bir şeyler söyledi, muhtemelen davetli listesinde adı olup olmadığını kontrol ettiklerindendi. ardından tekrar yanıma ulaştı ve ben büyük, taşlı avizeleri, her masada bulunan koca çiçekleri ve ortalıkta elinde tepsiyle dolaşan çalışanları izlerken "masamız şu tarafta," diyerek bizi ilerletti.

vardığımız yuvarlak masada bulunan küçük şişedeki suyu tek dikişte içmem taehyung'u güldürdü. "hani gergin değildin?" ona yan bir bakış attığımda "değilim, su içmeyi seviyorum sadece." demiştim. bir süre öylece beni izledi, sonra her zaman yaptığı gibi saçlarımı kulağımın ardına itti ve uzanıp yanağıma ufak bir öpücük bıraktı.

"gerçekten çok güzel gözüküyorsun."

"bugün kendinin farkında değilsin herhalde," dedim. sahiden, girdiğimizden beri kaç bakışın ona doğru döndüğünün farkında değildi- belki de farkındaydı ama, işte, o bana bakıyordu. taehyung'un gözleri hep benim üzerimdeydi.

blue flame | tkWhere stories live. Discover now