2:; one more note

66 16 14
                                    

"Delireceğim şimdi gerçekten!" dedi Minho çantasından çıkardığı kitaplarını sertçe masaya çarparken. Yerleştikleri çalışma odasında kendileri dışında kimsenin olmamasından faydalanarak bağıra çağıra konuşuyordu.

"Resmen 'Ben hiçbir şey almadım' dedi ve gitti.. İnanamıyorum."

Jisung'un düşünceli bir şekilde kaşları çatılırken "Ya acaba yanlış kitaba mı koydun notu?" dedi.

Minho bu sefer öfkeyle Jisung'a döndü, "O kadar aptal mı duruyorum karşıdan? Onun kitabıydı, eminim. Sadece beni görmezden geliyor."

"Bence yol yakınken vazgeç." dedi Chan önündeki testin çoktan yedinci sorusunu çözerken.

Minho'nun kaşları çatılmıştı. "Niyeymiş o?"

Hyunjin de Chan'a hak vererek "Bence de." dedi. Yeji'nin kendisini fark etmediği, görmediği gibi Jisu da Minho'yu görmüyordu, görmezden geliyordu.

Hoş, Hyunjin hiç adım atmamıştı şu ana kadar. Sadece uzaktan izlemişti Yeji'yi. Ama yine de insan üstündeki bakışları bir ufak sezmeliydi ona göre. Yeji'de ise tık yoktu. Minho'nun da kendisi gibi bir kıza takılıp kalmasını istemiyordu.

"Jisu belli ki seni umursamayacak bile Minho." diye devam etti Hyunjin. "Tek düşündüğü şey ders ve olan sana olacak. Senin duygularını bile görmezden geliyor bu kız. Neden uğraşacaksın ki?"

Hyunjin'in laflarıyla Minho'nun gözleri dolmuştu. Gerçekten böyleydi değil mi? Jisu onun duygularını bile görmezden geliyordu. Ama hayır, Minho'nun kolay kolay pes etmeye niyeti yoktu.

Beşli kız grubu; odanın komple cam olan duvarından göründüğü üzere, koridorda yavaş adımlarla yürüyerek boş bir yer arıyorlardı. Bulundukları katın tamamı çalışma odalarıyla doluydu. Her odada dört kişilik dört masa vardı ve çoğunda da bireysel ya da ikili çalışmaya gelenler parçalar hâlinde oturduğundan toplu gelen gruplar genelde yer bulamıyorlardı.

Oğlanların yer bulması büyük bir şanstı o yüzden.

Kendileri, sekiz kişi, iki masayı boydan boya kaplamıştı ve iki tane, birbirine değecek şekilde konumlandırılmış, boş masa kalmıştı odada.

Yeji kaş göz hareketleriyle oğlanların bulunduğu odayı işret ederken Minho ve Hyunjin her şeyi izliyordu. Onların yaptıkları işi bırakıp koridora kitlenmelerine sebep olan şeyi merak eden Jisung, Felix ve Changbin de o tarafa dönmüştü.

Chan, Seungmin ve Jeongin diğerlerinden bağımsız, bir köşede soru çözüyorlardı. Arkadaşlarının bu tip aşk meşk olaylarıyla fazla kafayı bozmalarını saçma buluyorlardı. Ama bunu dillendirirlerse büyük ihtimalle kavga ederlerdi. Bunca zamanlık arkadaşlıklarının hatırına susup test çözüyorlardı.

Yuna ve Yeji çalışma odasına gireceklerdi ki Jisu onlara bir şey dedi. Büyük ihtimalle başka bir yere oturmalarını. Çünkü kızlar durmuşlardı. Ama Chaeryeong da Yeji ve Yuna'ya katılınca Jisu üçe bir kalmıştı. Ryujin ağzını açmamayı seçiyordu.

Usulca odaya girdiler ve masaya yerleştiler. Oğlanlara sırtı dönük olacak şekilde, cam kenarından itibaren Jisu ve Yuna yan yana, onların hemen karşısına da sırasıyla Yeji, Chaeryeong ve Ryujin oturmuştu.

Jisu diken üstünde hissediyordu.

Kızlardan notu bilen tek kişinin Ryujin olması ve kalanların da sırf masum aşık Yeji mutlu olsun diye böyle şeyler yapması ağlamak istemesine sebep oluyordu.

Minho gözünü bile kırpmadan karşı masaya oturan kızlara, daha doğrusu kızlardan birine bakıyordu.

"Beni görecek." dedi Minho kararlılıkla. "Beni görmek zorunda kalacak. Benim duygularımı umursayacak. Öyle olmasını sağlayacağım."

Library | choi jisu, lee minhoWhere stories live. Discover now