3:; organization

64 13 5
                                    

"Tüm bunlar da neyin nesi Jisu! Yeji'ye böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Bu notlar ne demek oluyor?"

Yuna'nın bağırışına ve gözünün önünde buruşturulmuş iki küçük not kağıdı sallamasına karşılık koridordaki birkaç bakış kendilerine dönünce Jisu, Yuna'nın kollarından tutarak sakinleştirmeye çalışmıştı. Kalem kutusunu karıştırıp notları okuması hoşuna gitmese de yapabilecek bir şeyi yoktu. Buradaki haksız konumda olan kendisiydi.

"Yuna lütfen sakin ol! Tahmin ettiğin gibi değil hiçbir şey."

"Jisu.." dedi ve kaldı Yuna. Ne diyeceğini bilmiyordu.

"Gel kafeteryaya inelim. Her şeyi anlatıyım sana! Lütfen Yeji'ye bir şey söylemeden önce beni dinle." Jisu resmen Yuna'ya yalvarıyordu.

Yuna iki yakın arkadaşı arasında kalmış gibi hissediyordu. Yeji yaklaşık iki yıldır Minho'dan hoşlanıyordu ve Jisu'yla Minho arasında bir şeyler olduğu kesin gibi görünüyordu. Ama Jisu böyle bir insan değildi. Yuna kendi düşüncelerinden korkmaya başlamıştı.

Sertçe yutkunurken "Tamam." dedi. "Gidelim, anlat her şeyi."

Jisu minnettarca gülümsedi. Asansöre binip aşağı indiler.

Jisu, Yuna'yla kendisine birer kahve aldı ve bir masaya geçip oturdular. Hava karardığı için pek fazla kimse yoktu kafeteryada, sakindi.

Jisu derin bir nefes aldı, "Nasıl göründüğünün farkındayım. Ama yemin ederim, Yeji'ye böyle bir şey yapmam. O benim arkadaşım."

Yuna kafasını salladı, aşağı yukarı. "Biliyorum yapmayacağını. Bir an için notları görünce ve Minho'yla konuşmalarını duyunca.. Ben özür dilerim Jisu, bunu düşünmem bile hataydı."

"Önemli değil." dedi Jisu. "Dün akşam Ryujin'le biraz daha çalıştık siz gittikten sonra. 8'e doğru Ryujin gitmeye karar verdi. O giderken ben de ara veririm diye çıktım, kafeteryaya indim. Oturdum azıcık. Sonra tekrar çıktım. Mnho, Hyunjin ve Jisung gitmişti. Kitabı bi' açtım, içinde bir not. Çok hoş kızsın, tanışabilir miyiz falan yazıyordu. Bir de instagram hesabını yazmış. Hesap adını görünce kan beynime sıçradı resmen. Ne yapacağımı bilemedim."

Jisu durdu ve derin bir nefes aldı. Dillendirirken bile kendinden utanıyordu. "Ryujin'e anlattım. Yeji'ye hiçbir şey söylememesini söyledim. Konuyu orada kapatmıştım ben. Ama sonra bugün, okul sonrası bir şeyler içerken lavaboya gittim ya; Minho geldi. Konuşmaya çalıştı. Herhangi bir not almadığımı söyleyip onu tersledim. Ama onlarla aynı odaya oturunca yüz buldu herhalde, yine bir not yazdı. İşte okudun zaten, lavaboya gel demiş. Yemin ederim sadece benden uzak durmasını söylemek için gittim. Başka bir amacım yoktu. Ama saçma sapan konuştu."

Jisu'nun sinirden gözleri dolmuşken Yuna onun masanın üstündeki elini tuttu. "Biliyorum, üzülme lütfen.. Niye gelip bize söylemedin ki? Ben ve Chaeryeong'a."

"Yeji'yle aynı sınıftasınız." diyerek iç çekti Jisu. "Yanlışlıkla ağzınızdan kaçar diye korktum. Ve ne kadar az kişi bilirse o kadar çabuk kapanır mevzu diye düşündüm. Ne biliyim Minho'nun takıntı yapacağını."

"Sen de haklısın." dedi Yuna. Diyecek bir şey bulamamıştı. Jisu en doğrusunu yapmıştı. Yeji'ye hiçbir şey söylemeyip Minho'yu görmezden gelmek. Ama Minho sınırları aşmaya başlamıştı.

Onlar sessizce soğumaya başlamış kahvelerini yudumlarken kafeteryadan içeri kızlar girdi. Yeji minik adımlarla gelip Jisu'nun tam yanındaki sandalyeye oturdu ve kafasını Jisu'nun omzuna yasladı. "Aşk olsun, niye haber vermediniz?"

Jisu az önce lavaboların orada yaşananlar yüzünden sertçe yutkunurken Yuna "Telefonlarımızı yanımıza almamışız." dedi. "Ve Jisu'nun bir anda başı dönünce bir şeyler yemeye gelmiştik de canı istemedi." gibi bir yalan uydurdu bir çırpıda.

Library | choi jisu, lee minhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin