~8.BÖLÜM~

171 6 2
                                    

Lavinia'dan

kalan derslere girmedim ve hava kararmaya başladıktan sonra odaya gitmeye karar vererek saate baktım saat 20:00 dı ve o an aklıma tolandı geldi mattheonun yanına gitmem gerektiğini hatırladım ama suratını görmek istemedeğim içim tom'un orada olmasını umarak astronumi kulesine gittim merdivenlerden yukarıya doğru çıkarken konuşma seslerini duyabiliyordum

"nerede bu kız ya" "en son kara gölün oradaydı" dedi mattheo dracoya cevap olarak bu sonunda tom'un sesi geldi ve "nasıl yani kızı orada mı bıraktın deli misin sen" yukarı çıktım ve mattheonun cevap vermesine gerek kalmadan "evet ben istedim" dedim draco bana baktığında gülümsedi ve bana sarıldı kulağıma doğru yaklaştı ve "neredesin sen korkuttun beni aptal kıvırcık" dedi korkmak? benim için? draco? nasıl yani ben hayatım boyunca bunu ilk defa duymuştum "hadi gtimemiz lazım artık" dedi tom cisimlenerek gitmemiz gerekiryordu ancak ben daha bunu yapamadığım için birisinin elini tutmam ve onunla gitmem gerekiyordu mattheo bunun için bana doğru yaklaştı ama ben yüzüne bakmadan draconun elini tuttum ve "hadi gidelim" dedim mattheo bana şok içinde "ciddi misin sen vinia" gülümsedim " gayet ciddiyim ne bekliyordun" kafasını önüne eğdi ve sinirle yumruklarını sıkarak toma doğru "gidelim artık" dedi

. ve lordun şatosuna cisimlendik orada anne ve babamı gördüm toplantı daha başlamamıştı anlaşılan annem beni gördüğünde şefkat ile gülümsedi ve bir anlığına korkularım gitmiş gibi hissettim taa bi babam olacak aptalı görene kadar ondan ölümüne nefret ediyorum onunla göz göze geldiğimde kafamı önüme çevirdim tom ve draconun burada olmadığını fark ettim mattheoya hala sinirliyim ama şuan yanımda kimse yok en azından bu gece bitene kadar bunu bir kenara bırakmaya karar verdim "ne yapıcam ben içeride daha önce böyle bir ortama hiç girmedim" mattheo yere bakan gözlerini bana çevirdi ve "zaten sandalyelerden birinin üstünde adın yazack muhtemelen ailenin yanında olacaktır sandalye ona oturcaksın o masada en dikkat etmen gereken şey dik ve kendinden emin oturman unutma sanki kimse sana zarar veremezmiş gibi dur" "korktuğunu belli etme diyorsun" "aynen öyle unutma o masada biz olduğumuz sürece sana kimse zarar veremez " kafamı tamam anlamında salladım " bu arada draco ve tom nerede" etrafına baktı ve "bilmem birazdan toplantı başlayacak ama orada görürüz zaten" o sırada kreacher geldi ve "TOPLANTI BAŞLIYOR HERKES SALONA" diye bağırdı

mattheo elimi tutarak önden yürüdü salona girerken elimi bıraktı sandalyelere baktığımda benimki hemen draconun yanındaydı karşıma mattheo draconun karşısına ise tom oturdu mattheonun dediği gibi olabildiğinde kendimden emin ve dik oturmaya çalıştım en son lord geldiğinde herkes ayağa kalktı saygı geleneğiymiş bu olaylar bana her zaman saçma geliyordu ama mecburen uyuyorum işte o sırada zihimin içinde mattheonun sesini duydum "ilk defa gelmiyorsun bu arada söylemeyi unuttum" nasıl yani diye düşünürken gözümün önüne bir görüntü geldiğinde bunu nasıl unurturum diye düşündüm küçükken bir kaç kez babam beni bu toplantılara getirmişti o zaman lordun çocuklarıyla konuşmamı hep yasaklardı bir saygısızlık edersin başımı belaya sokarsın diyordu bana çok gergin ortamlar oluyordu ben babamın yanındaki ufak sandalyeye oturuyordum mattheo ve tom ise birisi babasının sağına diğeride soluna oturuyordu mattheo genelde beni tarafımda oturuyordu ben çok gergin olduğum için bana gülümsüyor bazenleri komik suratlar yapıyor ve beni eğlendiriyordu en azında o gerginli ve korkumu atmama yardım ediyordu ancak ben belli bir yaşa geldikten sonra babam bu toplantılara gelmemin yanlış olduğunu söyleyerek dracoyu götürmeye başlamıştı ama benim bunu untumam saçmaydı matteho o zamanlar yaptığı gibi bana gülümsedi ve lordun dediklerini dinlemeye devam etti gereksin şelerden konuşuyordu benim çaprazımda bellatrix oturuyordu dik dik bana baktığını gülümsedim ama bakışlarında guru ve mutluluk vardı gözgöze geldiğimizde nazikçe gülümseyerek önüme döndüm ve sonunda lordun söykediklerinden bir şey dikkatimi çekti ve onu dinlemeye başladım "bu arada bir konuyu daha açıklığa kavuşturalım sirius blackin ölümü" bu cümle sertçe yutkunmama sebep oldu mattheoya baktım o da şaşırmıştı ve bana bakıyordu lordun sözüne devam etmesini bekledik " bu ölümden dolayı suçlu olarak bilinen kişi oğlum mattheo oldu ancak gerçekler bu değildi şimdi burada herkesin gerçekleri öğrenmesi gerektiğine karar verdim artık" babama baktım ve çok stresli görünüyordu "asıl öldüren kişi Lucius Malfoydu" dediğinde masada oluşan gürültü kulaklarımı uğuldatmaya başlamıştı bile nasıl yani ben bunca yıldır bunun için mattheoyu suçlarken onunla konuşmazken bunu yapan kişi o değilmiydi bunu yapan kişinin babam olması umrumda bile değildi lord direk bana seslendiğinde biraz olsun kendime geldim ve dinlemeye başladım "ve lavinia sen benim elimde büyüdün seni kendi çocuklarımdan ayırmam biliyorsun ama bu yalanın en çok seni üzdüğünü ve yıprattığını farkındayım üzgünüm" ister istemez gözlerim doldu ve lorda dönüp "ben kalkabilirmiyim" diye sordum ve bu davranışımın masadaki herks tarafından saygısızlık olarak gördüğünü farkındaydım ama bu çokta umrumda değildi lord kimsenin eklemediği birşey yaparak "tabiki kalkabilirsin kızım" dedi

hızlıca kalktım şatonun içinde nereye gidebileceğimi düşünürken kreackera denk geldim ve ona mattheonun odasının nerede olsuğunu sordum bana yolu gösterdi içeriye girdiğimde yatağın üstüne yatarak ağlamaya başladım mattheoya karşı ne olduğunu bilmesemde hala birşeyler hissettiğim kesindi ama o zamanlar bana kendini inandırmak için ne kadar uğraştığını ve nasıl yalvardığını hatırladım bu daha da sesli ağlamama sebep oldu ben ağlamaya devam ederken kapı açıldı ve içeriye bellatrix girdi kafamı kaldırdım benim halimi görünce gülümsedi yanıma oturdu ve yüzümdeki yaşları sildi "ne için ağlıyorsun mattheo için mi" diye sordu kafamı evet anlamında salladığımda kahkaha attı ve bana dedi ki "bak kızım ben bir zamanlar kardeşim gibi birinin beraber olduğu adama aşık oldum lord ile evli olmama rağmen hemde ve o adamda bana aşık oldu gizli bir ilişkimiz vardı hatta bir çocuğumuz oldu ancak lord bunu öğrenirse çocuğumu yaşatmayacağı için ben çocuğumu sevdiğim adamın ve karısının eline bıraktım ancak o adamın benim çocuğuma çektirdiklerini tahmin edemezsin kendi çocuğu olmamasına rağmen kardeşim olnu öyle güzel korudu öyle güzel annelik yaptı ki ona babası olacak o adamdan artık nefret ederim ama hala yüzyüze gelmek ve görüşmek zorundayım biliyor musun şimdi nu anlattıklarımı biraz düşün ve kendi durummunla karşılaştır o çocuk hala benim annesi olduğumu bilmeden gözümün önünde büyüyp gidiyor ve beni sevse bile gün geçtikçe benden uzaklaşmaya devam ediyor ama bennim için çok geç bu saatten sonra ben ona gerçekleri söylesem bile beni annesi yarine koymaz o koysa bile lord ve beni ne onu ne kardeşimi ne de babasını yaşatır anladın mı birde senle mattheoya bak mattheo sana hala deli gibi aşık sen ona bir adım atsan sana koşarak gelecek o sarı çocuğu bir kenara at artık da mattheo ile mutlu ol burda ağlayacağına onun yanına git ve özür dile çünkü ona çok büyük bir özür borçlusun sen" bellatrixin anlattıklarına şok oldum anlattığı şey cidden çok korkunçtu şimdi neden bu kadar mutsuz ve kötü bir cadı olduğunu anlamıştım ama o lordun karısıydı onunla evli iken başkasıyla olması çok büyük cezalara sebep olabilecek şeylerdi ve bu ölümden bilekötü sonuçlarda biteceği kesindi

" bellatrix bu çok kötü" dediğimde sadece güldü ve gözleri doluyken bana sarıldı "peki çocuğun kız mı erkek mı" diye sordum "kız. hemde çok güzel çok akıllı bir kız" dedi omzumun ıslandığını hissettiğimde sessizce ağladığını fark ettim "olsun bak sen benim teyzemsin bende senin kızın sayılırım" bu sözümle ağlamas biraz daha arttı ve öylesin evet dedi beni bıraktı ve oadan hızla çıktı ben se mattheoyu bulmam gerektiğini düşünüp ayağa kalktım ama yere düşdüm ve ayağım burkuldu sonra mattheonun bu gece burada kalacağını hatırladım ve odadan çıkmamaya karar verdim ama ayağa kalkamadım ve ayağım çok acıyordu acıdan ağlamaya başladım bir iki dakika dizlerimi kendime çektim ağlamaya devam ettim ayağa kalmaya çalışırken ayağımı daha çok incitmiştim buna sinirlendiğim için ağlamam daha da şiddetlendi ben ağlamaya devam ederken odaya mattheo geldi beni ayağımı tutaak ağlarken görünce "noldu iyimisin" diye sordu bende "ayağımı burktum çok acıyoor"

"tamam gel bakalım" dedi ve beni kucağına alıp yatağın üstüne bıraktı ayağıma bakmaya başladıktan sonra birine seslendi hemşire ve ya sağlık görevlisi gibi biri geldi ve ayağımı kontrol etti ama çok şişmişti "ayağını biraz incitmişsin şimdi saracağım ayağını sıcak tutman gerek ve bir 10-15 gün boyunca üstüne basmaman gerek" dedi ayağımı sargı beziyle sıkıca sardı ve sonrasında mattheonun önünde eğildi ve gitti ben kafamı kaldırıp yüzüne bakamadım ve yine başımı dizlerime gömerek ağlamaya devam ettim "yüzüme bak"

Enemies Or Lovers ♧~MATTHEO RİDDLE~Où les histoires vivent. Découvrez maintenant