Nanon sabah kalkar kalkmaz hemen baş ucunda ki telefonunu kontrol etti. Mesajlar okunmuş fakat cevap verilmemişti. Dün onunla vakit geçiremediği için trip yaptığını düşünüp, gönlünü almak için arama tuşuna bastı. Telefon çalıyor, çalıyor fakat kimse açmıyordu. Nanon bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı artık, sevgilisi ona ne kadar kızgın da olsa kırgın da olsa aradığında açmamazlık yapmazdı. Birkaç tane daha cevapsız aramadan sonra, telefonu eski yerine bırakıp hazırlanmaya başladı. Ohm'un evine gidecekti. 'Kesin bir şey oldu' diye diye üstünü giyinirken annesi odasına dalmıştı.
"Güna- Oğlum, nereye böyle sabah sabah?"
"Bir arkadaşımla buluşacağım anne sana haber vermeyi unuttum dün." dedi karşısında ki kadını geçiştirerek Nanon.
"Kahvaltı yapmayacak mısın?" meraklı gözlerle cevabı bekledi annesi.
"Hayır hemen çıkmam lazım geç bile kaldım, seni seviyorum!" dedi hızla odadan çıkarken çocuk.
Koşar adımlarla apartmandan da çıkmış, ara sokaklardan hızlıca Ohm'un yanına koşuyordu. İşte şimdi o emin olamadığı duygulardan emindi. Nanon sadece hoşlanmıyor, aynı zamanda aşık oluyordu Ohm'a. Ve kendini kaptırmak istememişti başlarda evet. Ama çoktan kaptırdığı kısma gelmişti. Sonunda binanın önünde durduğunda, iki üç dakika nefes nefese kalmış bir şekilde dinlendi. Kendine geldiğinde saçını başını düzeltip zile bastı. Açılan kapı ile koşarak merdivenleri çıktı, açık olan kapıdan kendisine bakan Ohm'un annesini gördüğünde hemen eğilip selam verdi.
"Merhaba, Ohm evde mi acaba?"
kadın içeriye baktı ve tekrar oğlana döndü, ona doğru yaklaşıp üzgün bir sıratla fısıldayarak konuştu.
"Evde, ama şimdi göremezsin oğlum. Başka zaman gel olur mu?" Kadının dolmuş gözlerinden anladığı kadarıyla, dün bir şeyler olmuştu ve Ohm kesinlikle iyi durumda değildi.
"Onun için çok endişelendim. Bir beş dakika yüzünü görsem?" yalvaran bakışlarını sundu karşısında ki kadına. Ohm'un annesi dayanamayıp kapıyı iyice açtı ve içeri girmesi için işaret etti.
"Dün gece babasıyla biraz tartıştılar, durdurmaya çalıştım ama.." ağlamaya başlayan kadınla, Nanon iyice gerginleşmişti. İçeriye girip kapıyı kapadıktan sonra hemen kadına yaklaştı ve elini omzuna koydu.
"İyi misiniz? bana anlatmak zorunda değilsiniz, isterseniz size su getireyim." Tam mutfağa gidecekken, kolundan tutup durdurdu Nanon'u kadın.
"durdurmaya çalıştım ama üvey babası bana vurdu, Ohm'da sinirlenip ona vurdu. Birbirlerine girdiler, koca adam küçücük çocuğa el kaldırdı. Ayırdığımda da anında kovdum evden, ama Ohm.. Oğlum, beni savunacak diye resmen dayak yedi.." ağlayarak anlattıklarıyla Nanon, hemen kadına bir bardak su getirdi ve biraz yanında kalıp ona sarıldı.
"Sizin bir suçunuz yok ki, hepsi o adi herifin suçu. Onun böyle biri çıkacağını bilemezsiniz lütfen üzülmeyin." biraz daha kadının içini rahatlattıktan sonra izin isteyip Ohm'un odasına ilerledi. Karşılaşacağı manzaradan çok korkuyordu, sevgilisi dün gece berbat şeyler yaşamış ve dayak yemişti hem de üvey babasından. Yavaş adımlarla, kapalı olan kapıyı sessizce açıp yatağında uyuyan bir Ohm ile karşılaşmıştı. Hemen yatağının yanında olan sandalyeye oturup sevgilisin patlayan dudağına, moraran gözüne baktı.
"Şerefsiz herif.." diye söylendi sessizce, kendisi fark etmese de gözyaşları çoktan yanaklarına düşmüştü. Ohm'u böyle görmek onu derinden yaralamıştı, sanki dayağı yiyen oymuş gibiydi. Sessizce ağlayarak saçlarını okşadı Ohm'un, tüm her şey şuan için durmuştu. Nanon'un aklında olan sadece Ohm ve Ohm'un nasıl hissettiği vardı. Burun çekme seslerine uyanan Ohm, yavaşça gözlerini açarken Nanon hemen ellerini çekip göz yaşlarını sildi.
"Nanon, sen.. neden geldin?" dedi uyku sersemi, gözlerini ovalarken.
"Merak ettim seni, hem şu haline baksana.. Ne oldu, neden kavga ettiniz annende içeride perişan olmuş." Ohm, başını önüne eğip bir süre sessiz kalmayı tercih etmişti. Nanon biraz beklese de, konuşmayacağını anladığında Ohm'un elini tutup okşadı.
"Sevgiline anlatabilirsin, biliyorsun değil mi?" Ohm hemen başını kaldırıp, sanki senelerdir görmediği bir yüze bakar gibi özlemle baktı Nanon'un güzel yüzüne.
"Bizden şüpheleniyordu, ben de eşcinsel olduğumu ve sevgili olduğumuzu söyledim."
