3

25.9K 2.3K 1.6K
                                    

meraba

-

taehyung:
lanet adam
yeter artık
işkence mi ediyorsun
o çığlıklar ne (23.47)

jeongguk (00.50)

yemin ederim yöneticiyi
arayacağım şimdi
bu kaçıncı posta (01.20)

jeongguk:
mesaj sesinden
bıktım taehyung

taehyung:
ben de senin
inlemelerinden bıktım
beni rahatsız edemezsin

jeongguk:
katılabilirsin güzelim
hatta senin için
kucağımdakini gönderirim

taehyung:
iğrendiriyorsun beni
kes artık sesini
homo olsaydım bile
seninle ilişkim olmazdı
korkunç bir geçmişin var

jeongguk:
mesajlarının doğru olan
tek tarafı son cümlen
seni iğrendirmiyorum, homosun
benimle kesinlikle ilişkin olur

taehyung:
tanrım|
ne anlatıyorsun yine
sonunda sesin kesildi
yatıyorum ben

jeongguk:
gönderdim çünkü
sen de kaçmasan
keşke fıstık

taehyung:
ne kaçması

jeongguk:
balkona çık

taehyung:
ne?

-

taehyung son mesajı attıktan sonra bir dakika boyunca jeonggukʼtan mesaj beklemiş, yanıt alamayınca hemen yatağından çıkıp yanaklarını tokatlamıştı birkaç kez. kendine gelmesi lazımdı. yatağının ucunda duran kalçasını kapatan hırkayı üstüne geçirdi. altında jeonggukʼun giydiğini söylediği siyah kadife mini şortu vardı. üstünde de bol bir tişört. taehyung birkaç saniye değiştirmeli miyim diye düşündükten sonra omuz silkmiş, sırıtarak balkona ilerlemişti. kapıyı açar açmaz yüzüne vuran soğukla dilini dudaklarında gezdirip tamamen dışarı çıktı. gözlerinin ilk odak yeri jeonggukʼun balkonu olmuştu.

üstü her zamanki gibi tamamen çıplaktı. dövmeli ve kaslı kolu, geniş sırtı ve omuzları, six packleri ortadaydı. altında gri bir eşofman vardı. önündeki korkuluklara dirseklerini dayamış, parmaklarının arasındaki sigarayı içiyordu. gözleri az da olsa görünen deniz manzarasındaydı. daha taehyungʼu görmemişti jeongguk. "pişt, jeon!" taehyung daha fazla sessiz kalmanın bir anlamı olmadığını anlamış ve komşularını rahatsız etmemek amacıyla sessizce seslenmişti jeonggukʼa.

jeongguk ise duyduğu ince tonla dışarı çıkmasını beklediği çocuğa dönmüş, baştan aşağı süzmüştü onu. sarı saçlarından ayak parmaklarına inene kadar gözlerini gezdirmiş, dudaklarının arasındaki sigaradan bir nefes daha alarak göz kırpmıştı jeongguk, taehyungʼa.

taehyung itiraf edemese de jeonggukʼun bu hareketleri içini titretiyordu. deli gibi hoşuna gidiyordu jeonggukʼun onu istediğini bilmek. sadece tek bir adım atsa ona doğru, jeongguk her şeyi bırakır yanına gelirdi. adından daha çok emindi buna. inanılmaz arzuluyorlardı birbirlerini. "şort yakışmış, sarışın" taehyung, jeonggukʼun bu cümlesinden sonra alışık olduğu şekilde gözlerini devirmiş, gülmüştü. alışmıştı bu imalarına artık. deli gibi de hoşuna gidiyordu tabii.

"sesleriniz kesildi sonunda, şu saate bak" taehyung kaşları çatık bir şekilde bunu söyledikten sonra jeongguk sessizce gülmüş, dilini dudaklarında gezdirip biraz daha yaklaşmıştı taehyungʼun balkonuna. gözlerini ağır ağır hayranı olduğu çocuğun üstünde biraz daha gezdirdi. "seni şikayet edemeyeceğin bir konuma getireceğim taehyung" taehyung, jeonggukʼun ne demek istediğini anlamaya çalışırken gözleri taehyungʼun bacağında duran jeongguk devam etti sözlerine. "altımda öylece ağlayacaksın ki, kendi seslerinden şikayet edemeyecek durumda olacaksın."

neighbours | taekook Where stories live. Discover now