52

562 115 55
                                    

Bir süre hiçbir şey söylemeyerek sadece yüzüne bakıyorum. Burada olmasına o kadar şaşırıyorum ki dengem bozuluyor. Hani haftaya geleceklerdi? Ben, kendimi bu karşılaşmaya hazırlamadım ki! Ne diyeceğim? Ona kızmalı mıyım yoksa bir şey olmamış gibi mi davranmalıyım?

Derin nefesler alıyorum. Sakin olmam gerek. Duygularımı belli etmemeliyim. Beni ne kadar incittiğini öğrenmesini istemiyorum. Bana acımasını istemiyorum. Her ne sebeple benden uzak durduysa önce onu öğrenmeliyim. O, bir şeyler öğrenecekse bundan sonra olmalı.

-İyi akşamlar Uğur.

Sesimi güçlükle çıkarıyorum. Onun aksine ben buruk da olsa gülümseyemiyorum.

-Nasılsın?

-İyiyim, teşekkürler. Sen?

-Ben de iyiyim. Biraz konuşabilir miyiz? Vaktin var mı?

-Hım...

-Seni çok tutmamaya çalışırım.

-Hım...

Uğur dudaklarını sağa doğru kıvırıyor:

-Yoksa benimle konuşmak istemiyor musun?

Gözlerimi kaçırıyorum:

-Beni gafil avladın. Birden seni karşımda görmeyi beklemiyordum.

-Doğru, özür dilerim. Normalde haftaya cuma yola çıkacaktık ama ben daha erken dönmek istedim. Babam da ricamı kırmadı.

-Hım...

-Rüya, bana bakar mısın?

Gözlerimi yavaşça onunkilere çeviriyorum. Beyaz tişörtü, kot pantolonu, küpeleri, yüzükleri ve bileklikleriyle sanki hiçbir şey değişmemiş gibi görünüyor. Saçlarının tuhaf siyahlığı bir parça daha normalleşmiş. Gri değil ama yine de aşina olduğum bir görüntü... Böyle görünüyor olsa da çok şey değiştiğinde ona bakmak kalbimi kırıyor. Neden bana böyle bir şey yaptı ki? Onu uzaklaştırmak için ne yapmıştım?

-Özür dilerim. Eğer gerçekten benimle konuşmak istemiyorsan gideceğim. Sadece sana bir an önce açıklama yapmak istedim. Samsun'dan sırf seninle yüz yüze konuşabilelim diye erken döndüm. Eve vardığımızda da bir duş alıp direkt buraya geldim.

Hayretle gözlerim irileşiyor.

-Tamam, seni dinleyeceğim.

-Teşekkür ederim. Bir yerde oturmak ister misin?

-Aslında pek istemiyorum. Şu an kalabalık bir ortama girmek içimden gelmiyor.

Ya ağlarsam? Herkese rezil oluruz. Bunu düşünmek bile beni strese sokuyor.

-Anlıyorum. Burada mı konuşalım?

-Belki... Ya da bizim eve gelebilirsin. Balkonda konuşabiliriz.

Uğur dudaklarını ısırarak beni süzüyor.

-Ailenin yanında?

-Yok, onlar içeride olurlar.

-Hım... Tamam, sen öyle istiyorsan öyle yapalım.

Aslında öyle istemesem de aklıma bir tek bu çözüm geliyor. Uğur'un konuşması beni çok üzerse o gittiğinde hemen odama da kapanabilirim.

Yukarı çıkmadan önce annemi aramak için izin istiyorum. Uğur benden uzaklaşarak konuşmayı duyamayacağı bir mesafeye geçtiğinde iç çekerek anneme durumu açıklıyorum. Şaşırsa da sorun olmadığını belirtiyor. Babamla uğraşma işini de ona bırakmamı söylüyor. Böylece gerçekten rahatlayarak anahtarımı çıkarıyorum.

Peri Masalları Gerçek DeğildirWhere stories live. Discover now