62

401 88 30
                                    


Güzel sohbetimiz, annemle beraber hazırladığımız harika sofraya taşınıyor ve ilk kez babamın, Uğur'a hafiften hayranlıkla baktığına şahit olarak gerçekten rahat bir nefes almaya başlıyorum. Uğur'un nezaketi, becerikliliği ve rahat bir şekilde sizi kendine alıştırması sonunda onu da ele geçirmeye başlıyor. Annem normalde de ona karşı sıcakkanlı olsa da şimdi daha çok hoşlandığını görebiliyorum.

Güzel bir yemeğin ardından Uğur sofrayı toplamama yardım etmek istiyor. Üstelik bunu öyle doğal bir şekilde yapıyor ki ailem şaşkınca onun ortalığı toplayışını izlerken yalakalık mı yapıyor, diye düşünmeye fırsatları olmuyor. Uğur Tarlan böyledir işte sevgili ailem, ağzınızı açık bırakır!

-Sen inanılmazsın, diyorum bulaşıkları makineye dizmesine yardım ederken.

Ceketini çıkarıp kollarını sıvadığı ve mutfak önlüğümü üzerine geçirip bir de eldivenlerimizi taktığı için belki onu itici bulmam gerekirdi ama nedense gözüme daha da sevilesi geliyor.

-Neden?

Bana bakmadan tabakları düzgünce makineye diziyor.

-Annemle babamı bile etkiledin!

-Arkadaşın olarak belki etkilemiş olabilirim ama henüz esas konuya gelemedik.

Fısıltıyla konuşması beni güldürüyor. Annemlerin etrafımızda olmadığını sırf onu germemek için kontrol ettikten sonra gidip boynuna sıkıca sarılıyorum.

-Bugün için teşekkür ederim.

-Rüya, lütfen.

-Ama sana sarılmak istiyorum.

-Biliyorum, ben daha çok istiyorum ama baban ödümü koparıyor.

Kıkırdayarak geri çekilip hızlıca yanağını öpüyorum.

-Tamam, duruyorum.

Bana üzgün bir bakış atarken yutkunuyor:

-Teşekkürler.

Sözlerinin aksine sesi hiç de teşekkür ediyormuş gibi çıkmıyor. Derin bir nefes alıp başını iki yana salladıktan sonra işine devam ediyor.

-Kahveleri yapmaya başlasam mı?

-Çay yapmayacak mıyız?

-Neden?

-Siz daha çok çay seviyorsunuz?

-Doğru. O zaman senin verdiğin çaydan yapayım.

Uğur elbette köyden gelirken beni ve ailemi de unutmamış, bize bir sürü doğal lezzet getirerek annemin gönlünde taht kurmuştu bile ama babam bunlardan elbette etkilenmemiş gibi davranıyordu. Ta ki bugün hepsinin nasıl emeklerle ortaya çıktığını duyana dek!

-Çayı sevdiniz mi?

-Evet, gerçekten Tirebolu çayı efsaneymiş.

-Biz de akrabamızdan alıyoruz aslında...

-Olsun, beni düşündüğün için teşekkür ederim.

-Afiyet olsun.

İşimiz bittiğinde çayı demlemek için suyun kaynamasını beklerken hazırladığımız ev usulü pastayı dolaptan çıkarıyorum. Uğur maharetli elleriyle tatlıyı düzgün kare dilimlere bölerek tabaklara yerleştiriyor. Kenarlarını da çikolata sosuyla süslemeye başlıyor. O odaklanmış bir şekilde tabakları hazırlarken annem mutfağa girip onun ciddiyetle yaptığı sunum işine şahit oluyor. Kadın o kadar şaşırıyor ki ağzı tıpkı benim ilk zamanlarımızdaki hâlim gibi açık kalıyor. Kirpiklerini kırpıştırıp dururken bir bana bir Uğur'a bakıyor.

Peri Masalları Gerçek DeğildirWhere stories live. Discover now