2

229 29 16
                                    

Yine etrafı düzenler iken suga yı gördüm, kütüphaneye girdiğinde peşinden girdim.

Etrafa baktığımda göremedim, masalara giderek kitapları aldım ve tek tek yerleştirmeye başladım, ofladığımda rafın arkasından biri çıktı.

Adım sesleri yaklaştığında arkama baktım, suga yanıma gelerek güldü.

"Yardım ister misin?"

"Hayır, oyalanıyorum"

"Namjoon' a söylemem gerek, tembel insanları sevmez"

"Yah, sakın söyleme, lütfen"

Gözlerine baktığımda güldü.

"Eh söylemeyeyim o zaman"

Gülerek rafa döndüm, yukarı uzanamadım,suga ya döndüm ve kitabı uzattım.

"Yukarı koyar mısın?"

Kitabı alarak yerine koyduğunda güldüm.

"Teşekkür ederim"

"Rica ederim hoseok"

Kitaplara baktı.

"Kitap okur musun?"

"İlgimi çekenleri okuyorum"

"İlgini hangi tür çekiyor?"

"Fantastik olanlar, hayali dünya, güçler falan, güzel oluyor"

"O türde fazla kitap yok diye biliyorum"

"Evet, bulması çok zor, ben sadece iki tane bulabildim ve çok pahalılar dı, almak için iki hafta durmadan çalıştım"

"Bu kadar çok mu seviyorsun cidden"

"Evet, gerçek dünya dan kaçmak için güzel bir yöntem, en azından canımı yakmıyor"

Elimde olan kitabın yaprakları ile oynayarak konuştuğumda kafasını salladı.

"Anladım, hadi burayı bitirelim, sana yardım edeceğim"

"Gerek yok ki, yorma kendini"

"Ama yardım etmek istiyorum, hadi başlayalım"

Masalara giderek kitapları aldığında güldüm, tek tek yerlerine yerleştirdik, yüksek raflarda bana yardım da etti ve kısa sürede bitirdik, ona dönerek güldüm.

"Teşekkür ederim"

"Rica ederim, şimdi nereye gidiyorsun?"

"Aslında burası son du, acıktım biraz, mutfaktan bir şeyler almaya çalışacağım, aşçı çok gaddar, kendisi çok yiyor ama başkası istese asla vermiyor. Kral için getirilen özel etleri taşıyordum, sonuncusunu koyduğumda o etlerden keserek kendine yemek yaptı ve hepsini yedi, kokusuda çok güzeldi, pislik"

Suga kahkaha atarak kafasını eğdi.

"Hoseok, ciddi misin?"

"Evet, gülme bak, ben asla haksızlığa gelemem, çok ağırıma gitti, orada olan herkesin canını çektirmişti. Hepsinin gözünün önünde yedi ve tek lokma vermedi, galiba burada zengin olup paran varsa değere biniyorsun. Oysa olduğum köyde kim evine et alırsa bütün köye yemek yapar dağıtırlardı, köyümüz küçüktü ama aile gibiydik"

Sustu ve kafasını salladı.

"Hadi mutfağa gidelim, eminim bir kaç şey atıştıracaksın"

Ellerimi karnıma koyarak ovdum.

"Umarım, kahvaltıda çok az yiyebildim"

Kütüphane den çıktık ve mutfağa gittik, önden içeri girdim, herkes şaşkınca baksada sonra dan işlerine devam ediyorlardı, belkide suga yı ilk defa görmüşlerdi.

Aşçı bize baktığında şaşkınca kaldı, daha sonra kafasını sallayarak güldü.

"Efendim"

"Biraz yiyecek alabilir miyiz? Acıktık"

"Siz oturun, hazırlıyorum hemen"

Kafamı salladığımda köşeye oturduk, suga ya eğildim.

"Bu gün iyi tarafından kalktı galiba"

"Olabilir, şanslısın"

Gülerek kafamı salladım, aşçı sebze çorbası ve et tabağı getirdiğinde yemeye başladım, suga çorbasını yavaşça içiyordu, eti önüme koydu.

"Ben yemiycem"

"Cidden mi?"

Kafasını salladığında eti aldım.

"Teşekkür ederim"

Gülerek çorbaya döndüğünde bende önüme döndüm, doyduğumda geri yaslanarak karnımı ovdum.

"Doydum, hayatım boyunca yediğim en güzel yemekti"

"Oo afiyet olsun o zaman"

Güldüğümüzde kalktık ve mutfaktan çıktık, namjoon yanımıza geldi ve bana baktı.

"İşleri bitirdin mi?"

"Evet, dolaşa bilir miyim lütfen"

Gözleri yanımda ki suga ya döndü ve geri bana baktı.

"Dolaş madem, sorun çıkartma ama"

"Tamam tamam"

Gittiğinde bahçeye çıktık, ileride jimin'i görünce güldüm, suga bana baktı.

"Ne oldu?"

"Şurada olan sarı saçlı yı görüyor musun? İri adam ile konuşuyor"

"Evet, ne olmuş ona?"

"Buraya geldiğimde kavga ettik, bana nefesini keserim dedi"

"Ee"

"Bende kes dedim, elini kaldırdığında aletine vurdum, onun nefesi kesildi"

Güldüğümde oda güldü.

"Çok enteresan birisin hoseok"

"Enteresan değil de sinirlenince kendimi tutamıyorum diyelim"

"Jimin çok tatlı biridir, o zaman sinirli haline denk gelmiş olmalısın"

"Olabilir, bilmiyorum ama o zaman eğlenmiştim, yanında olan adam kim acaba"

"O jungkook, en iyi askerlerden biri"

"Küçük iken hep asker olmak isterdim ama ailemi öldürdüklerinde onlardan ölesiye nefret ettim"

Sessiz kalarak kafasını eğdiğinde gülerek omuz silktim.

"Neyse, dolaşalım hadi"

Kafasını salladı ğında dolaşmaya başladık, ellerini arkasında bağlamış yürürken konuştu.

"Hiç kraliyet ailesini gördün mü?"

"Hayır ama merak ediyorum, prens lerin isimlerini duymuştum sadece, taehyung ve yoongi, çok zıtlarmış bir birlerine, yoongi olan savaşmayı ve kan dökmeyi çok seviyormuş, acımasız bir katilmiş"

"Böyle mi diyorlar cidden? Hiç merhametli değil mi yani?"

"Hayır, ondan canavar diye bahsediyorlar, ama taehyung olan çok sakin ve sessiz,melek gibiymiş, bende onları görmek isterdim doğrusu, merak ediyorum"

"Belki bir gün"

Kafamı salladım ve sessiz kaldık, fazla konuşmadık.

/

Sope: sol göz Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz