üçüncü bölüm.

943 115 44
                                    









-








Eskiden, yetimhaneye verilmiş bir çocukken yalnızlığın ne olduğunu bilmiyordum. Yani, tam olarak bilmiyordum denebilirdi. Kocaman odalarda ikili, hatta üçlü ranzalar vardı ve haliyle biz de o ranzalarda uyurduk. Oradaki çocuklarla birbirimizin yatak arkadaşları olur, aklımızın yettiğince pijama partileri yapardık. Akşam yemeğinde bize verilen tatlıları ve atıştırmalıkları o sıra yemez, gece yatmadan evvel çocuk aklıyla edilen sohbetleri ederken; bir yandan da atıştırmalıkları yerdik. Fakat şimdi dönüp baktığımda, o gecelerin bana ve oradaki çocuklara verdikleri keyifi şu an hiçbir şey veremezdi.

Yalnızlık. Aslında sadece kelimeden ibaret olan bir sözcüğün büyük anlamlar taşıması gibi. Az önce anlattığım, söylediğim gibi ben yalnızlığın içindeyken yalnızlığın ne olduğunu bilmeden yaşadım. Bizler öyle kalabalıktık ki, bazen herhangi birimizin gözünde bir aileyi anımsatıyorduk. Benden yaşça büyük olan, ergenliğe girmiş abla ve abilerim vardı. Ara sıra onlar bize masallar okurlar, eski oyuncaklarını hediye ederlerdi. Çocuk aklı, biz de heyecanlanır bir o kadar da sevinirdik.

Demem o ki, epey geniş bir aileyle büyüdüm. Kaldığım yetimhaneye bir daha ne ben döndüm, ne de onlar beni arayıp sordular veyahut buldular. Şimdi halime dönüp baktığımda yalnızlığın ne olduğunu anlayabiliyorum. Bir başıma yaşadığım küçük evimde ihtiyaçlarımdan başka bir şey düşünemiyorum. Üniversiteden öyle veya böyle derken mezun olmuştum. İyi bir üniversitenin biyoloji bölümünü kazanmıştım ve canlılar hakkında pek çok bilgi sahibiydim.

Bu yüzden yaşadığım yerde öğretmenlik mesleği ile uğraşıyordum. Kısacası kazandığım tüm para öğretmenlikten geliyordu. Seneler önce burada epey çocuk okulsuz kalmış, bunun üzerine birkaç okul inşaa etmişler. Küçüklerin, lise çağına kadar gidebileceği okullar. Eh, evlerde misliyle çocuk olduğu için de, işten iyi para çıkıyor. Ben ise, kendi bilgilerim üzerine olan her bir derse girer ve anlatımımı sağlarım.

Önceden girdiğim sürülerin, beraberinde getirdiği bilgilerden biyoloji dalında bayağı işime yaramıştı. Birçok cins hakkında edindiğim bilgiler sürülerden gelirdi. Sahiden kendime uygun bir sürü bulmam uzun sürecek gibiydi. Bazen mevsim değişikliklerinde kendime küçük süprizler yaparak, farklı kesimlerde dinleniyordum.

Yirmi dördümün ilk sabahı, fark edileceği gibi zangır zangır baş dönmesiyle başlamıştı. Bardak bardak içtiğimi bilmesem hamileyim diyerekten, dört bir yana haber salardım. Elbette dün gece mideme aniden indirdiğim shotlardan ve kokteyllerden kaynaklanıyordu. Melez adamın tekini gör, tam eve gidecekken dön geri içeriye, öyle bir dans et ki elalem hayran kalsın, sonra da eve dönerken gel gör ki melez adam peşinden koşa koşa gelmiş, “seni eve bırakayım” teklifini sunuyor. Ne geceydi ama.

On sekizimden sonra sadece doğum günlerimi kendime tatil ettiğimden, en az bir sene sonraya o adam kalırsa düşünebilirim. Gerçi, onun yarı vampir-kurt melezi olması? Gerçekten olağanüstü bir olay. Aslında bakarsanız dinlemek isterdim, yani cinsinin nasıl böyle olduğunu herhalde ailesi illa anlatmıştır.

Yatağımın yanıbaşında duran su bardağımı alarak güne başlıyorum. Birkaç yudum aldıktan sonra tekrar yerine bırakarak yataktan kalkıyorum. Ayaklandığım anda başım öyle bir dönüyor ki, tutunacak yer arıyorum. En sonunda iyi olduğuma kanaat getirerek lavaboya giriyorum. Birtakım işlerimi hallettikten sonra üzerimi giyinerek hazırlanmaya başlıyorum. Kahvaltımı yapıyor, dağınıklıkları topluyorum. Her günüm aynı geçtiğinden, her bir detaya hakim olduğum söylenebilir.

Bilgisayarımı açıyor, yanına bir fincan kahve ve de ders kitaplarım. Bugün özel ders günümdü, bir yandan yüz yüze öğretmenlik yapıyor diğer yandan ise uzaktan öğretmenlik yapıyordum. İlk dersimin bitmesiyle birlikte koltuktan kalkıp, boş kupamı mutfağa bırakıyordum. Tam mutfağın kapısından içeri girdiğimde zil sesi duyuldu. Elimdeki kupayı tezgaha bıraktıktan sonra alelacele kapıya koştum. Evimin zili en son mart ayında kargocu tarafından çalındığından elbet şaşırmıştım.

boundary. |taekookМесто, где живут истории. Откройте их для себя